KÖK HARFLER: ج ث و
(ج ث و – ج ث ي)
ANLAM:
جَثَا : Dizleri üzerine oturmak; eğilmek; diz üstü düşmek; parmak ucuna kalkmak; yere diz çöküp kalçasını yukarı doğru kaldırmak.
AÇIKLAMA:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama |
جِثِيٌّ | isim | 2 | Diz üstü oturmak (diz çökmek) | 19/68 |
|
جَاثِيَةٌ | isim | 1 | Diz üstü oturan (diz çöken) (Müennes) | 45/28 | Müzekker: جَاثٍ |
| Toplam | 3 |
|
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Yok
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
İcsâ | إِجْثَاء | Dizüstü getirme. Çökertme. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
جِثِيٌّ : İsim. Masdar.
19:68 | فَوَرَبِّكَ لَنَحْشُرَنَّهُمْ وَالشَّيَاطِينَ ثُمَّ لَنُحْضِرَنَّهُمْ حَوْلَ جَهَنَّمَ جِثِيًّا |
Diyanet Meali: | Rabbine andolsun, onları şeytanlarla beraber mutlaka haşredeceğiz. Sonra onları kesinlikle cehennemin çevresinde diz üstü hazır edeceğiz. * |
19:72 | ثُمَّ نُنَجِّي الَّذِينَ اتَّقَوْا وَنَذَرُ الظَّالِمِينَ فِيهَا جِثِيًّا |
Diyanet Meali: | Sonra Allah’a karşı gelmekten sakınanları kurtarırız da zalimleri orada diz üstü çökmüş hâlde bırakırız. * |
جَاثِيَةٌ : İsim. İsm-i Fâil. Müennes. Müzekkeri: جَاثٍ
45:28 | وَتَرَىٰ كُلَّ أُمَّةٍ جَاثِيَةً كُلُّ أُمَّةٍ تُدْعَىٰ إِلَىٰ كِتَابِهَا |
Diyanet Meali: | O gün her ümmeti diz çökmüş görürsün. Her ümmet kendi kitabına çağrılır. |