ج ن ن

KÖK HARFLER:  ج ن ن

ANLAM: 

جَنَّ : Örtmek, bürümek. Korumak, etrafını çitle çevirmek.

AÇIKLAMA:

Cenne kökünden türetilen kelimelerin ortak bir manada buluştuğunu görüyoruz ki, bu da “bir şeyin duyu organlarına saklı kalması, örtülü olması”dır.

Cennet, ağaçları her yeri kaplayan bahçeye denir. Öyle ki ağaçların sıklığı nedeniyle yukarıdan bakan birisi, bu bahçenin içini göremez. Dolayısı ile gözlerden ıraktır, bakışlardan gizlenmiştir. Ahiret yurduna ait olan cennete bu ismin verilme sebebi iki türlü açıklanabilir. Birincisi, aralarında büyük farklar olmasına rağmen cennetin bahçeye benzetilmesidir. İkincisi ise, cennet nimetlerinin bizden gizlenmesidir (Müfredât). Cennet, bugün Müslümanlar için örtülü olan (görmedikleri) bir mükafattır (Mekâyıs).

Cenin, “anne karnında gizlenen veya örtülü olan çocuk, embriyon” demektir.

Cin, duyulardan gizlenmiş, saklanmış olan ruhani varlıkların ismidir. Bunların insanlık türünün karşısında yer aldığı düşünülürse, meleklerin ve şeytanların da bu gruba dahil olduğu söylenebilir.

Cinnet kelimesi, “bilinç örtünmesi, delilik” anlamındadır. Bu, nefs ile akıl arasına bir perde girmesi, bundan dolayı aklın karışması durumudur. 

Mecnun kelimesi de bu anlamdan türemiştir.

Cunne ve micenne kelimeleri “kalkan” anlamındadır, sahibini tehlikelere karşı korur (Müfredât), silaha karşı onunla gizlenilir (Mekâyıs 201).

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Açıklama
جَنَّ fiil-I 1 Örttü, bürüdü 6/76
مَجْنُونٌ isim 11 Akılsız, deli, mecnun 81/22
أَجِنَّةٌ isim 1 Örtülü olan, cenin (çoğul) 53/32 Tekili: جَنِينٌ
جِنٌّ isim 22 Cin, görülmeyen canlı 72/1
جَانٌّ isim 7 Cin, bir tür yılan 27/10
جِنَّةٌ isim 10 Cin, cinnet, delilik 114/6
جُنَّةٌ isim 2 Kalkan 63/2
جَنَّةٌ isim 147 Cennet 79/41

Toplam 201


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Benzer Manada Kelimeler

  • جَنَّ
  • جَنَّةٌَ
  • جِنَّةٌ
    • جُنُونٌ > bu kök
    • سَفَاهَةٌ > bak: س ف ه
    • عَتَهٌ
    • بَلَاهَةٌ
    • خَبَلٌ > bak: خ ب ل
  • جُنَّةٌ
    • وِقَايَةٌ > bak: و ق ي
    • سِتْرٌ > bak: س ت ر
    • دَرِيئَةٌ > bak: د ر أ
    • دِرْعٌ
    • مِجَنٌّ
  • مَجْنُونٌ
    • مَخْبُولٌ > bak: خ ب ل
    • مَعْتُوهٌ
    • مَمْسُوسٌ > bak: م س س
    • مَأْفُونٌ
    • مَمْرُورٌ > bak: م ر ر

Zıt Manada Kelimeler

  • جَنَّ
    • اِنْقَشَعَ
    • تَبَدَّدَ
  • جَنَّةٌ
  • جِنَّةٌ
  • مَجْنُونٌ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Can ——— İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık.
Cânn جَانّ *Ateşten mahluk, cinlerin babası olan. Cin taifesi.
Cinn جِنّ Göze görünmeyen, türlü biçimlere girebilen, iyilik de kötülük de yapabilen, ateşten yaratılmış yaratık.
Cinân جِنَان Cennetler, yedi göğün üstünde ve arş ile kürsi’nin altındaki sekiz cennet.
Cünûn جُنُون Delilik.
Cinnî جِنِّي *Cin taifesinden olan.
Cinnet جِنَّة Delilik.
Ecinnî أَجِنِّيّ Cin.
Cünnet جُنَّة Örtü, kadın başörtüsü.
Mecnûn مَجـنُون 1. Cin tutmuş, cinlenmiş. 2. Delice seven, tutkun.
Cenîn جَنِين Gelişmenin erken dönemindeki embriyoya verilen ad. Çoğul: Ecinne
Cennet جَنَّة 1: Dini inanışına göre, iyilik yapanların, günahsızların, öldükten sonra sonsuz mutluluğa kavuşacakları yer, uçmak. 2: Çok güzel, ferah yer, bahçe. Çoğul: Cennât
İcnân إِجْنَان Deli etme, divane eyleme.
Tecennün تَجَنُّن Çıldırma, delirme, aklını oynatma.
Mütecennin مُتَجَنِّن Delirmiş, çıldırmış. Mecnun.
Tecânün تَجَانُن Delirmek.
İctinân اِجْتِنَان Gizlenmek.
Micenn(e) مِجَنَّة Kalkan, siper.
Mecenn(e) مَجَنَّة Kalkan, siper.

Cin gibi deyimi: Cin çarpması insan gözünün fıldır fıldır dönmesine neden olacağı için, hiperaktif veya çok zeki kişiler cine benzetilir. Latince genius kelimesi de bu kökten alıntı olabilir. (Nişanyan Sözlük)

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

جَنَّ : Fiil-I.

6:76فَلَمَّا جَنَّ عَلَيْهِ اللَّيْلُ رَأَىٰ كَوْكَبًا قَالَ هَٰذَا رَبِّي
Diyanet Meali:Üzerine gece karanlığı basınca, bir yıldız gördü. “İşte Rabbim!” dedi.

مَجْنُونٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl. 

15:6وَقَالُوا يَا أَيُّهَا الَّذِي نُزِّلَ عَلَيْهِ الذِّكْرُ إِنَّكَ لَمَجْنُونٌ
Diyanet Meali:Dediler ki: “Ey kendisine Zikir (Kur’an) indirilen kimse! Sen mutlaka delisin!” *
26:27قَالَ إِنَّ رَسُولَكُمُ الَّذِي أُرْسِلَ إِلَيْكُمْ لَمَجْنُونٌ
Diyanet Meali:Firavun, “Bu size gönderilen peygamberiniz, şüphesiz delidir” dedi. *
37:36وَيَقُولُونَ أَئِنَّا لَتَارِكُو آلِهَتِنَا لِشَاعِرٍ مَجْنُونٍ
Diyanet Meali:“Biz, deli bir şair için ilâhlarımızı mı terk edeceğiz?” diyorlardı. *
44:14ثُمَّ تَوَلَّوْا عَنْهُ وَقَالُوا مُعَلَّمٌ مَجْنُونٌ
Diyanet Meali:Sonra ondan yüz çevirdiler ve “Bu bir öğretilmiş, bu bir deli!” dediler. *
51:39فَتَوَلَّىٰ بِرُكْنِهِ وَقَالَ سَاحِرٌ أَوْ مَجْنُونٌ
Diyanet Meali:O ise kuvvetine güvenerek yüz çevirdi ve “Bu bir büyücü veya delidir” dedi. *
51:52كَذَٰلِكَ مَا أَتَى الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ مِنْ رَسُولٍ إِلَّا قَالُوا سَاحِرٌ أَوْ مَجْنُونٌ
Diyanet Meali:İşte böyle! Onlardan öncekilere hiçbir peygamber gelmemişti ki, “O bir büyücüdür” yahut “bir delidir” demiş olmasınlar. *
52:29فَذَكِّرْ فَمَا أَنْتَ بِنِعْمَتِ رَبِّكَ بِكَاهِنٍ وَلَا مَجْنُونٍ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) O hâlde, sen öğüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde, sen ne bir kâhinsin, ne de bir deli. *
54:9كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ فَكَذَّبُوا عَبْدَنَا وَقَالُوا مَجْنُونٌ وَازْدُجِرَ
Diyanet Meali:Onlardan önce Nuh’un kavmi de yalanlamıştı. Onlar kulumuzu yalanlayıp “Bu bir delidir” dediler ve kulumuz (tebliğ görevinden) alıkonuldu. *
68:2مَا أَنْتَ بِنِعْمَةِ رَبِّكَ بِمَجْنُونٍ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed, Andolsun kaleme ve satır satır yazdıklarına ki), sen Rabbinin nimeti sayesinde, bir deli değilsin. *
68:51وَيَقُولُونَ إِنَّهُ لَمَجْنُونٌ
Diyanet Meali:(Senin için,) “Hiç şüphe yok o bir delidir” diyorlar.
81:22وَمَا صَاحِبُكُمْ بِمَجْنُونٍ
Diyanet Meali:(Ey Kureyşliler!) Sizin arkadaşınız (Muhammed) bir deli değildir. *

أَجِنَّةٌ : İsim. Çoğul. Tekili: جَنِينٌ

53:32هُوَ أَعْلَمُ بِكُمْ إِذْ أَنْشَأَكُمْ مِنَ الْأَرْضِ وَإِذْ أَنْتُمْ أَجِنَّةٌ فِي بُطُونِ أُمَّهَاتِكُمْ
Diyanet Meali:Sizi, topraktan yarattığında da ve analarınızın karnında ceninler iken de, en iyi bilendir.

جِنٌّ : İsim.

6:100وَجَعَلُوا لِلَّهِ شُرَكَاءَ الْجِنَّ وَخَلَقَهُمْ وَخَرَقُوا لَهُ بَنِينَ وَبَنَاتٍ بِغَيْرِ عِلْمٍ
Diyanet Meali:Bir de cinleri Allah’a birtakım ortaklar yaptılar. Oysa onları O yarattı. Bilgisizce Allah’a oğullar ve kızlar da uydurdular.
6:112وَكَذَٰلِكَ جَعَلْنَا لِكُلِّ نَبِيٍّ عَدُوًّا شَيَاطِينَ الْإِنْسِ وَالْجِنِّ
Diyanet Meali:İşte böylece biz her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık.
6:128وَيَوْمَ يَحْشُرُهُمْ جَمِيعًا يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ قَدِ اسْتَكْثَرْتُمْ مِنَ الْإِنْسِ
Diyanet Meali:Onların hepsini bir araya toplayacağı gün şöyle diyecektir: “Ey cin topluluğu! İnsanlardan pek çoğunu saptırıp aranıza kattınız.”
6:130يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ أَلَمْ يَأْتِكُمْ رُسُلٌ مِنْكُمْ يَقُصُّونَ عَلَيْكُمْ آيَاتِي
Diyanet Meali:(O gün Allah, şöyle diyecektir:) “Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size âyetlerimi anlatan peygamberler gelmedi mi?”
7:38قَالَ ادْخُلُوا فِي أُمَمٍ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِكُمْ مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ فِي النَّارِ
Diyanet Meali:Allah, şöyle der: “Sizden önce gelip geçmiş cin ve insan toplulukları ile birlikte ateşe girin.”
7:179وَلَقَدْ ذَرَأْنَا لِجَهَنَّمَ كَثِيرًا مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ
Diyanet Meali:Andolsun biz, cinler ve insanlardan birçoklarını cehennem için var ettik.
17:88قُلْ لَئِنِ اجْتَمَعَتِ الْإِنْسُ وَالْجِنُّ عَلَىٰ أَنْ يَأْتُوا بِمِثْلِ هَٰذَا الْقُرْآنِ لَا يَأْتُونَ بِمِثْلِهِ
Diyanet Meali:De ki: “Andolsun, insanlar ve cinler bu Kur’an’ın bir benzerini getirmek üzere toplansalar (ve birbirlerine de destek olsalar), yine onun benzerini getiremezler.”
18:50فَسَجَدُوا إِلَّا إِبْلِيسَ كَانَ مِنَ الْجِنِّ فَفَسَقَ عَنْ أَمْرِ رَبِّهِ
Diyanet Meali:İblis’ten başka hepsi saygı ile eğilmişlerdi. İblis ise cinlerdendi de Rabbinin emri dışına çıktı.
27:17وَحُشِرَ لِسُلَيْمَانَ جُنُودُهُ مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ وَالطَّيْرِ فَهُمْ يُوزَعُونَ
Diyanet Meali:Süleyman’ın, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan meydana gelen orduları onun önünde toplandı. Hep birlikte düzenli olarak sevk ediliyorlardı. *
27:39قَالَ عِفْرِيتٌ مِنَ الْجِنِّ أَنَا آتِيكَ بِهِ قَبْلَ أَنْ تَقُومَ مِنْ مَقَامِكَ
Diyanet Meali:Cinlerden bir ifrit , “Sen yerinden kalkmadan ben onu sana getiririm.” dedi.
34:12وَمِنَ الْجِنِّ مَنْ يَعْمَلُ بَيْنَ يَدَيْهِ بِإِذْنِ رَبِّهِ
Diyanet Meali:Cinlerden de Rabbinin izniyle onun önünde çalışanlar vardı.
34:14فَلَمَّا خَرَّ تَبَيَّنَتِ الْجِنُّ أَنْ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ الْغَيْبَ مَا لَبِثُوا فِي الْعَذَابِ الْمُهِينِ
Diyanet Meali:Süleyman’ın cesedi yıkılınca cinler anladılar ki, eğer gaybı bilmiş olsalardı aşağılayıcı azap içinde kalmamış olacaklardı.
34:41قَالُوا سُبْحَانَكَ أَنْتَ وَلِيُّنَا مِنْ دُونِهِمْ بَلْ كَانُوا يَعْبُدُونَ الْجِنَّ
Diyanet Meali:(Melekler) derler ki: “Seni eksikliklerden uzak tutarız. Onlar değil, sen bizim dostumuzsun. Hayır, onlar cinlere ibadet ediyorlardı.”
41:25وَحَقَّ عَلَيْهِمُ الْقَوْلُ فِي أُمَمٍ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهِمْ مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ
Diyanet Meali:Böylece kendilerinden önce gelip geçmiş olan cin ve insan toplulukları ile ilgili o söz (azap), onlar için de gerçekleşti.
41:29أَرِنَا اللَّذَيْنِ أَضَلَّانَا مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ نَجْعَلْهُمَا تَحْتَ أَقْدَامِنَا
Diyanet Meali:“Cinlerden ve insanlardan bizi saptıranları bize göster de onları ayaklarımızın altına alalım.”
46:18أُولَٰئِكَ الَّذِينَ حَقَّ عَلَيْهِمُ الْقَوْلُ فِي أُمَمٍ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهِمْ مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ
Diyanet Meali:İşte onlar, kendilerinden önce cinlerden ve insanlardan gelip geçmiş topluluklar içinde, haklarında o sözün (azabın) gerçekleştiği kimselerdir.
46:29وَإِذْ صَرَفْنَا إِلَيْكَ نَفَرًا مِنَ الْجِنِّ يَسْتَمِعُونَ الْقُرْآنَ
Diyanet Meali:Hani Kur’an’ı dinlemek üzere cinlerden bir grubu sana yöneltmiştik.
51:56وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنْسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
Diyanet Meali:Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. *
55:33يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ إِنِ اسْتَطَعْتُمْ أَنْ تَنْفُذُوا مِنْ أَقْطَارِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ فَانْفُذُوا
Diyanet Meali:Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin uçlarından bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yeterse geçip gidin.
72:1قُلْ أُوحِيَ إِلَيَّ أَنَّهُ اسْتَمَعَ نَفَرٌ مِنَ الْجِنِّ فَقَالُوا إِنَّا سَمِعْنَا قُرْآنًا عَجَبًا
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) De ki: “Bana cinlerden bir topluluğun (Kur’an’ı) dinleyip şöyle dedikleri vahyedildi: “Şüphesiz biz hayranlık verici bir Kur’an dinledik.” *
72:5وَأَنَّا ظَنَنَّا أَنْ لَنْ تَقُولَ الْإِنْسُ وَالْجِنُّ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا
Diyanet Meali:“Şüphesiz biz, insanların ve cinlerin Allah hakkında asla yalan söylemeyeceklerini sanıyorduk.” *
72:6وَأَنَّهُ كَانَ رِجَالٌ مِنَ الْإِنْسِ يَعُوذُونَ بِرِجَالٍ مِنَ الْجِنِّ فَزَادُوهُمْ رَهَقًا
Diyanet Meali:“Doğrusu insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazılarına sığınırlardı da, cinler onların taşkınlıklarını artırırlardı.” *

جَانٌّ : İsim.

15:27وَالْجَانَّ خَلَقْنَاهُ مِنْ قَبْلُ مِنْ نَارِ السَّمُومِ
Diyanet Meali:Cinleri de daha önce dumansız ateşten yaratmıştık. *
27:10فَلَمَّا رَآهَا تَهْتَزُّ كَأَنَّهَا جَانٌّ وَلَّىٰ مُدْبِرًا وَلَمْ يُعَقِّبْ
Diyanet Meali:Onu yılanmış gibi hareket eder görünce, dönüp ardına bakmadan kaçtı.
28:31فَلَمَّا رَآهَا تَهْتَزُّ كَأَنَّهَا جَانٌّ وَلَّىٰ مُدْبِرًا وَلَمْ يُعَقِّبْ
Diyanet Meali:Onu bir yılanmış gibi süratle hareket eder görünce, arkasına bakmadan dönüp kaçtı.
55:15وَخَلَقَ الْجَانَّ مِنْ مَارِجٍ مِنْ نَارٍ
Diyanet Meali:“Cin”i de yalın bir ateşten yarattı. *
55:39فَيَوْمَئِذٍ لَا يُسْأَلُ عَنْ ذَنْبِهِ إِنْسٌ وَلَا جَانٌّ
Diyanet Meali:İşte o gün ne insana, ne cine günahı sorulmayacak. *
55:56فِيهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ
Diyanet Meali:Oralarda bakışlarını sadece eşlerine çevirmiş dilberler vardır. Onlara eşlerinden önce ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur. *
55:74لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ
Diyanet Meali:Onlara, eşlerinden önce ne bir insan ne bir cin dokunmuştur. *

جِنَّةٌ : İsim.

7:184أَوَلَمْ يَتَفَكَّرُوا مَا بِصَاحِبِهِمْ مِنْ جِنَّةٍ إِنْ هُوَ إِلَّا نَذِيرٌ مُبِينٌ
Diyanet Meali:Onlar düşünmediler mi ki (çok iyi tanıdıkları, kendileriyle iç içe yaşamış olan) arkadaşlarında (Peygamber’de) delilikten eser yoktur. O, ancak apaçık bir uyarıcıdır. *
11:119وَتَمَّتْ كَلِمَةُ رَبِّكَ لَأَمْلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ
Diyanet Meali:Rabbinin, “Andolsun ki cehennemi hem cinlerden, hem insanlardan (suçlularla) dolduracağım” sözü kesinleşti.
23:25إِنْ هُوَ إِلَّا رَجُلٌ بِهِ جِنَّةٌ فَتَرَبَّصُوا بِهِ حَتَّىٰ حِينٍ
Diyanet Meali:“Bu, ancak cinnet getirmiş bir adamdır. Öyle ise bir müddet onu gözetleyiniz.” *
23:70أَمْ يَقُولُونَ بِهِ جِنَّةٌ بَلْ جَاءَهُمْ بِالْحَقِّ وَأَكْثَرُهُمْ لِلْحَقِّ كَارِهُونَ
Diyanet Meali:Yoksa “O cinnet getirmiş” mi diyorlar? Hayır o, onlara hakkı getirdi. Hâlbuki onların pek çoğu haktan hoşlanmamaktadırlar. *
32:13وَلَٰكِنْ حَقَّ الْقَوْلُ مِنِّي لَأَمْلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ
Diyanet Meali:Fakat benim, “Andolsun, cehennemi hem cinlerden hem de insanlardan dolduracağım” sözüm gerçekleşecektir.
34:8أَفْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَمْ بِهِ جِنَّةٌ
Diyanet Meali:“Allah’a karşı yalan mı uydurdu, yoksa onda delilik mi var?”
34:46مَا بِصَاحِبِكُمْ مِنْ جِنَّةٍ إِنْ هُوَ إِلَّا نَذِيرٌ لَكُمْ
Diyanet Meali:“Arkadaşınız Muhammed’de cinnetten eser yoktur. O, şiddetli bir azaptan önce sizin için ancak bir uyarıcıdır.”
37:158وَجَعَلُوا بَيْنَهُ وَبَيْنَ الْجِنَّةِ نَسَبًا
Diyanet Meali:Allah ile cinler arasında da nesep bağı kurdular.
37:158وَلَقَدْ عَلِمَتِ الْجِنَّةُ إِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَ
Diyanet Meali:Oysa cinler de kendilerinin Allah’ın huzuruna getirileceklerini bilirler.
114:6مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ
Diyanet Meali:“Cinlerden ve insanlardan…” *

جُنَّةٌ : İsim.

58:16اتَّخَذُوا أَيْمَانَهُمْ جُنَّةً فَصَدُّوا عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ فَلَهُمْ عَذَابٌ مُهِينٌ
Diyanet Meali:Onlar yeminlerini kalkan yapıp (insanları) Allah’ın dininden alıkoydular. Bunun için onlara alçaltıcı bir azap vardır. *
63:2اتَّخَذُوا أَيْمَانَهُمْ جُنَّةً فَصَدُّوا عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ إِنَّهُمْ سَاءَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Diyanet Meali:Yeminlerini kalkan yaptılar da insanları Allah’ın yolundan çevirdiler. Gerçekten onların yaptıkları şey ne kötüdür! *

جَنَّةٌ : İsim.

2:25وَبَشِّرِ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele.
2:265كَمَثَلِ جَنَّةٍ بِرَبْوَةٍ أَصَابَهَا وَابِلٌ فَآتَتْ أُكُلَهَا ضِعْفَيْنِ
Diyanet Meali:(Allah’ın rızasını kazanmak arzusuyla ve kalben mutmain olarak mallarını Allah yolunda harcayanların durumu), yüksekçe bir yerdeki güzel bir bahçenin durumu gibidir ki, bol yağmur alınca iki kat ürün verir.
2:266أَيَوَدُّ أَحَدُكُمْ أَنْ تَكُونَ لَهُ جَنَّةٌ مِنْ نَخِيلٍ وَأَعْنَابٍ
Diyanet Meali:Herhangi biriniz ister mi ki, … hurma ve üzüm ağaçlarından oluşan bir bahçesi olsun…
3:15لِلَّذِينَ اتَّقَوْا عِنْدَ رَبِّهِمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:“Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için Rableri katında, içinden ırmaklar akan cennetler vardır.”
3:133وَسَارِعُوا إِلَىٰ مَغْفِرَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا السَّمَاوَاتُ وَالْأَرْضُ
Diyanet Meali:Rabbinizin bağışına, genişliği göklerle yer arası kadar olan cennete koşun.
3:136أُولَٰئِكَ جَزَاؤُهُمْ مَغْفِرَةٌ مِنْ رَبِّهِمْ وَجَنَّاتٌ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:İşte onların mükâfatı Rab’leri tarafından bağışlanma ve içinden ırmaklar akan cennetlerdir…
3:195وَلَأُدْخِلَنَّهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ثَوَابًا مِنْ عِنْدِ اللَّهِ
Diyanet Meali:“Allah katından bir mükâfat olmak üzere, onları içinden ırmaklar akan cennetlere koyacağım.”
3:198لَٰكِنِ الَّذِينَ اتَّقَوْا رَبَّهُمْ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:Fakat Rablerine karşı gelmekten sakınanlar için, içinden ırmaklar akan cennetler vardır.
4:13وَمَنْ يُطِعِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içinden ırmaklar akan cennetlere sokar.
4:57وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَنُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenleri ise, içinden ırmaklar akan cennetlere koyacağız.
4:122وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَنُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenleri de, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacağız.
5:12وَلَأُدْخِلَنَّكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:“Ve andolsun sizi, içinden ırmaklar akan cennetlere koyarım.”
5:65لَكَفَّرْنَا عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ وَلَأَدْخَلْنَاهُمْ جَنَّاتِ النَّعِيمِ
Diyanet Meali:(Eğer kitap ehli iman etseler ve Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı), muhakkak onların kötülüklerini örterdik ve onları Naim cennetlerine koyardık.
5:85فَأَثَابَهُمُ اللَّهُ بِمَا قَالُوا جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:Dedikleri bu söze karşılık Allah onlara, içinden ırmaklar akan cennetleri mükâfat olarak verdi. 
5:119لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا
Diyanet Meali:Onlara içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler vardır.
6:99وَمِنَ النَّخْلِ مِنْ طَلْعِهَا قِنْوَانٌ دَانِيَةٌ وَجَنَّاتٍ مِنْ أَعْنَابٍ
Diyanet Meali:Hurma ağacının tomurcuğunda da aşağıya sarkmış salkımlar, üzüm bahçeleri…
6:141وَهُوَ الَّذِي أَنْشَأَ جَنَّاتٍ مَعْرُوشَاتٍ وَغَيْرَ مَعْرُوشَاتٍ
Diyanet Meali:O, çardaklı-çardaksız olarak bahçeleri … yaratandır.
9:21يُبَشِّرُهُمْ رَبُّهُمْ بِرَحْمَةٍ مِنْهُ وَرِضْوَانٍ وَجَنَّاتٍ لَهُمْ فِيهَا نَعِيمٌ مُقِيمٌ
Diyanet Meali:Rableri onlara, kendi katından bir rahmet, bir hoşnutluk ve kendilerine içinde tükenmez nimetler bulunan cennetler müjdelemektedir. *
9:72وَعَدَ اللَّهُ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:Allah, mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, içinden ırmaklar akan cennetler va’detti.
9:72خَالِدِينَ فِيهَا وَمَسَاكِنَ طَيِّبَةً فِي جَنَّاتِ عَدْنٍ
Diyanet Meali:(Allah, mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara), ebedî olarak kalacakları, (içinden ırmaklar akan cennetler) ve Adn cennetlerinde çok güzel köşkler (va’detti).
9:89أَعَدَّ اللَّهُ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا
Diyanet Meali:Allah onlara, içinde ebedî kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır.
9:100وَأَعَدَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي تَحْتَهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا
Diyanet Meali:Allah, onlara içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler hazırlamıştır.
10:9تَجْرِي مِنْ تَحْتِهِمُ الْأَنْهَارُ فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ
Diyanet Meali:Nimetlerle dolu cennetlerde altlarından ırmaklar akar.
13:4وَفِي الْأَرْضِ قِطَعٌ مُتَجَاوِرَاتٌ وَجَنَّاتٌ مِنْ أَعْنَابٍ
Diyanet Meali:Yeryüzünde birbirine komşu kara parçaları, üzüm bağları…
13:23جَنَّاتُ عَدْنٍ يَدْخُلُونَهَا وَمَنْ صَلَحَ مِنْ آبَائِهِمْ وَأَزْوَاجِهِمْ وَذُرِّيَّاتِهِ
Diyanet Meali:Bu sonuç da Adn cennetleridir. Atalarından, eşlerinden ve çocuklarından iyi olanlarla beraber oraya girerler.
14:23وَأُدْخِلَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:İnanan ve salih ameller işleyenler, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokulacaklardır.
15:45إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
Diyanet Meali:Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, cennetler içinde ve pınarlar başındadır. *
16:31جَنَّاتُ عَدْنٍ يَدْخُلُونَهَا تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ لَهُمْ فِيهَا مَا يَشَاءُونَ
Diyanet Meali:İçinden nehirler akan Adn cennetlerine gireceklerdir. Kendileri için orada diledikleri her şey vardır.
17:91أَوْ تَكُونَ لَكَ جَنَّةٌ مِنْ نَخِيلٍ وَعِنَبٍ
Diyanet Meali:“Yahut senin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olup…”
18:31أُولَٰئِكَ لَهُمْ جَنَّاتُ عَدْنٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهِمُ الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:İşte onlar için içlerinden ırmaklar akan Adn cennetleri vardır.
18:32وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلًا رَجُلَيْنِ جَعَلْنَا لِأَحَدِهِمَا جَنَّتَيْنِ مِنْ أَعْنَابٍ
Diyanet Meali:Onlara şu iki adamı örnek ver: Onlardan birine iki üzüm bağı vermiştik…
18:33كِلْتَا الْجَنَّتَيْنِ آتَتْ أُكُلَهَا وَلَمْ تَظْلِمْ مِنْهُ شَيْئًا
Diyanet Meali:Her iki bağ da meyvelerini vermiş ve ürünlerinden hiçbir şeyi eksik bırakmamıştı.
18:35وَدَخَلَ جَنَّتَهُ وَهُوَ ظَالِمٌ لِنَفْسِهِ قَالَ مَا أَظُنُّ أَنْ تَبِيدَ هَٰذِهِ أَبَدًا
Diyanet Meali:Derken kendine zulmederek bağına girdi. Şöyle dedi: “Bunun sonsuza değin yok olacağını sanmıyorum.” *
18:39وَلَوْلَا إِذْ دَخَلْتَ جَنَّتَكَ قُلْتَ مَا شَاءَ اللَّهُ لَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللَّهِ
Diyanet Meali:“Bağına girdiğinde ‘Mâşaallah! Kuvvet yalnız Allah’ındır’ deseydin ya!
18:40فَعَسَىٰ رَبِّي أَنْ يُؤْتِيَنِ خَيْرًا مِنْ جَنَّتِكَ
Diyanet Meali:Belki Rabbim bana, senin bağından daha iyisini verir.
18:107إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ كَانَتْ لَهُمْ جَنَّاتُ الْفِرْدَوْسِ نُزُلًا
Diyanet Meali:Şüphesiz, inanıp yararlı işler yapanlara gelince, onlar için Firdevs cennetleri bir konaktır. *
19:61جَنَّاتِ عَدْنٍ الَّتِي وَعَدَ الرَّحْمَٰنُ عِبَادَهُ بِالْغَيْبِ
Diyanet Meali:(Onlar cennete), Rahmân’ın, kullarına gıyaben vaad ettiği “Adn” cennetlerine (girecekler)…
20:76جَنَّاتُ عَدْنٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا
Diyanet Meali:İçinden ırmaklar akan, içinde ebediyyen kalacakları Adn cennetleri…
22:14إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:Muhakkak ki Allah, iman edip salih ameller işleyenleri içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır.
22:23إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:Şüphesiz Allah, iman edip salih ameller işleyenleri içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacak…
22:56فَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ
Diyanet Meali:Artık iman edip salih ameller işlemiş olanlar Naîm Cennetleri’ndedirler.
23:19فَأَنْشَأْنَا لَكُمْ بِهِ جَنَّاتٍ مِنْ نَخِيلٍ وَأَعْنَابٍ
Diyanet Meali:Onunla sizin için hurma bahçeleri ve üzüm bağları meydana getirdik.
25:8أَوْ يُلْقَىٰ إِلَيْهِ كَنْزٌ أَوْ تَكُونُ لَهُ جَنَّةٌ يَأْكُلُ مِنْهَا
Diyanet Meali:“Yahut kendisine bir hazine verilseydi veya ürününden yiyeceği bir bahçesi olsaydı ya!”
25:10تَبَارَكَ الَّذِي إِنْ شَاءَ جَعَلَ لَكَ خَيْرًا مِنْ ذَٰلِكَ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:Dilerse sana bundan daha güzelini, içinden ırmaklar akan cennetleri verebilecek olan Allah’ın şanı yücedir.
25:15قُلْ أَذَٰلِكَ خَيْرٌ أَمْ جَنَّةُ الْخُلْدِ الَّتِي وُعِدَ الْمُتَّقُونَ
Diyanet Meali:De ki: “Bu mu daha hayırlıdır, yoksa Allah’a karşı gelmekten sakınanlara va’dedilen ebedîlik cenneti mi?”
26:57فَأَخْرَجْنَاهُمْ مِنْ جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
Diyanet Meali:Biz de (Firavun’un kavmini) bahçelerden, pınar başlarından, (servetlerden ve iyi bir konumdan) çıkardık. *
26:85وَاجْعَلْنِي مِنْ وَرَثَةِ جَنَّةِ النَّعِيمِ
Diyanet Meali:“Beni Naîm cennetinin varislerinden eyle.” *
26:134وَجَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
Diyanet Meali:Bahçeler ve pınarlar…*
26:147فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
Diyanet Meali:Bahçelerde, pınar başlarında…
31:8إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتُ النَّعِيمِ
Diyanet Meali:Şüphesiz, iman edip salih amel işleyenler için Naîm cennetleri vardır.
32:19أَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَلَهُمْ جَنَّاتُ الْمَأْوَىٰ
Diyanet Meali:İman edip salih amel işleyenlere gelince, onlar için Me’vâ cennetleri vardır.
34:15لَقَدْ كَانَ لِسَبَإٍ فِي مَسْكَنِهِمْ آيَةٌ جَنَّتَانِ عَنْ يَمِينٍ وَشِمَالٍ
Diyanet Meali:Andolsun, Sebe’ halkı için kendi yurtlarında bir ibret vardı: Biri sağda biri solda iki bahçe bulunuyordu.
34:16وَبَدَّلْنَاهُمْ بِجَنَّتَيْهِمْ جَنَّتَيْنِ ذَوَاتَيْ أُكُلٍ خَمْطٍ
Diyanet Meali:Onların bahçelerini ekşi meyveli ağaçlar, (acı ılgın ve biraz da sedir ağacı) bulunan iki bahçeye çevirdik.
34:16وَبَدَّلْنَاهُمْ بِجَنَّتَيْهِمْ جَنَّتَيْنِ ذَوَاتَيْ أُكُلٍ خَمْطٍ
Diyanet Meali:Onların bahçelerini ekşi meyveli ağaçlar, (acı ılgın ve biraz da sedir ağacı) bulunan iki bahçeye çevirdik.
35:33جَنَّاتُ عَدْنٍ يَدْخُلُونَهَا يُحَلَّوْنَ فِيهَا مِنْ أَسَاوِرَ مِنْ ذَهَبٍ وَلُؤْلُؤًا
Diyanet Meali:Onlar, Adn cennetlerine girerler. Orada altın bilezikler ve incilerle süslenirler.
36:34وَجَعَلْنَا فِيهَا جَنَّاتٍ مِنْ نَخِيلٍ وَأَعْنَابٍ وَفَجَّرْنَا فِيهَا مِنَ الْعُيُونِ
Diyanet Meali:Biz orada hurmalıklar, üzüm bağları var ettik ve içlerinde pınarlar fışkırttık. *
37:43فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ
Diyanet Meali:Onlar Naîm cennetlerindedirler. *
38:50جَنَّاتِ عَدْنٍ مُفَتَّحَةً لَهُمُ الْأَبْوَابُ
Diyanet Meali:Kapıları kendilerine açılmış olarak Adn cennetleri vardır. *
40:8رَبَّنَا وَأَدْخِلْهُمْ جَنَّاتِ عَدْنٍ الَّتِي وَعَدْتَهُمْ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Onları kendilerine vaad ettiğin Adn cennetlerine koy.”
42:22وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فِي رَوْضَاتِ الْجَنَّاتِ
Diyanet Meali:İnanıp yararlı işler yapanlar da cennet bahçelerindedirler.
44:25كَمْ تَرَكُوا مِنْ جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
Diyanet Meali:Onlar geride nice bahçeler, nice pınarlar bıraktılar. *
44:52فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
Diyanet Meali:Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. *
47:12إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:Şüphesiz Allah, inanıp salih ameller işleyenleri, içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır.
48:5لِيُدْخِلَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:Bütün bunlar Allah’ın; inanan erkek ve kadınları, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyması içindir.
48:17وَمَنْ يُطِعِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar.
50:9وَنَزَّلْنَا مِنَ السَّمَاءِ مَاءً مُبَارَكًا فَأَنْبَتْنَا بِهِ جَنَّاتٍ وَحَبَّ الْحَصِيدِ
Diyanet Meali:Gökten de bereketli bir su indirip onunla bahçeler ve biçilecek taneler (ekinler) bitirdik. *
51:15إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
Diyanet Meali:Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, cennetlerde ve pınar başlarında bulunurlar.
52:17إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَنَعِيمٍ
Diyanet Meali:Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, cennetlerde ve nimetler içinde bulunurlar. *
53:15عِنْدَهَا جَنَّةُ الْمَأْوَىٰ
Diyanet Meali:Me’vâ cenneti onun (Sidre’nin) yanındadır. *
54:54إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَنَهَرٍ
Diyanet Meali:Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar cennetlerde, ırmak başlarındadırlar. *
55:46وَلِمَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ جَنَّتَانِ
Diyanet Meali:Rabbinin huzurunda (hesap vermek üzere) duracağından korkan kimseye iki cennet vardır. *
55:54مُتَّكِئِينَ عَلَىٰ فُرُشٍ بَطَائِنُهَا مِنْ إِسْتَبْرَقٍ وَجَنَى الْجَنَّتَيْنِ دَانٍ
Diyanet Meali:Onlar astarları kalın ipekten olan döşeklere yaslanırlar. Bu iki cennetin meyveleri (zahmetsizce alınacak kadar) yakındır. *
55:62وَمِنْ دُونِهِمَا جَنَّتَانِ
Diyanet Meali:Bu iki cennetten başka iki cennet daha vardır. *
56:12فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ
Diyanet Meali:Onlar, Naîm cennetlerindedirler. *
56:89فَرَوْحٌ وَرَيْحَانٌ وَجَنَّتُ نَعِيمٍ
Diyanet Meali:Rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti…*
57:12بُشْرَاكُمُ الْيَوْمَ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا
Diyanet Meali:“Bugün size müjdelenen şey içlerinden ırmaklar akan, ebedî olarak kalacağınız cennetlerdir.”
57:21سَابِقُوا إِلَىٰ مَغْفِرَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا كَعَرْضِ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ
Diyanet Meali:Rabbinizden bir bağışlanmaya ve eni, gökle yerin genişliği kadar olan cennete yarışırcasına koşun.
58:22وَيُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا
Diyanet Meali:Onları, içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde ebedî kalacakları cennetlere sokacaktır.
61:12يَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَيُدْخِلْكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:(Bunu yapınız ki) Allah, günahlarınızı bağışlasın, sizi içinden ırmaklar akan cennetlere koysun.
61:12وَمَسَاكِنَ طَيِّبَةً فِي جَنَّاتِ عَدْنٍ ذَٰلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
Diyanet Meali:(Bunu yapınız ki Allah, günahlarınızı bağışlasın, sizi içinden ırmaklar akan cennetlere) ve Adn cennetlerindeki güzel meskenlere (koysun). İşte bu büyük başarıdır.
64:9وَيُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا
Diyanet Meali:Ve onu içinden ırmaklar akan, ebedî kalacakları cennetlere sokar.
65:11وَمَنْ يُؤْمِنْ بِاللَّهِ وَيَعْمَلْ صَالِحًا يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:Kim Allah’a inanır ve salih bir amel işlerse, Allah onu, içinden ırmaklar akan cennetlere sokar.
66:8عَسَىٰ رَبُّكُمْ أَنْ يُكَفِّرَ عَنْكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيُدْخِلَكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:Umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar.
68:17إِنَّا بَلَوْنَاهُمْ كَمَا بَلَوْنَا أَصْحَابَ الْجَنَّةِ
Diyanet Meali:Şüphesiz biz, vaktiyle “bahçe sahipleri”ne belâ verdiğimiz gibi, onlara (Mekkeli inkârcılara) da belâ verdik.
68:34إِنَّ لِلْمُتَّقِينَ عِنْدَ رَبِّهِمْ جَنَّاتِ النَّعِيمِ
Diyanet Meali:Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için Rableri katında Naîm cennetleri vardır. *
69:22فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٍ
Diyanet Meali:Yüksek bir cennettedir. *
70:35أُولَٰئِكَ فِي جَنَّاتٍ مُكْرَمُونَ
Diyanet Meali:İşte onlar cennetlerde ikram göreceklerdir. *
70:38أَيَطْمَعُ كُلُّ امْرِئٍ مِنْهُمْ أَنْ يُدْخَلَ جَنَّةَ نَعِيمٍ
Diyanet Meali:Onlardan her biri Naîm cennetine sokulacağını mı umuyor? *
71:12وَيُمْدِدْكُمْ بِأَمْوَالٍ وَبَنِينَ وَيَجْعَلْ لَكُمْ جَنَّاتٍ وَيَجْعَلْ لَكُمْ أَنْهَارًا
Diyanet Meali:Sizi mallarla, oğullarla desteklesin ve sizin için bahçeler var etsin, sizin için ırmaklar var etsin.’ *
74:40فِي جَنَّاتٍ يَتَسَاءَلُونَ
Diyanet Meali:Onlar cennetlerdedirler. Birbirlerine (suçlular hakkında) sorular sorarlar…*
76:12وَجَزَاهُمْ بِمَا صَبَرُوا جَنَّةً وَحَرِيرًا
Diyanet Meali:Sabretmelerine karşılık da onları cennet ve ipek(ten giysiler) ile mükâfatlandırır. *
78:16وَجَنَّاتٍ أَلْفَافًا
Diyanet Meali:Sarmaş dolaş bahçeler…*
85:11إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenlere gelince; onlara içinden ırmaklar akan cennetler vardır.
88:10فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٍ
Diyanet Meali:Yüksek bir cennettedirler. *
89:30وَادْخُلِي جَنَّتِي
Diyanet Meali:“Cennetime gir.” *
98:8جَزَاؤُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ جَنَّاتُ عَدْنٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:Rableri katında onların mükâfatı, içlerinden ırmaklar akan Adn cennetleridir.
2:35وَقُلْنَا يَا آدَمُ اسْكُنْ أَنْتَ وَزَوْجُكَ الْجَنَّةَ
Diyanet Meali:Dedik ki: “Ey Âdem! Sen ve eşin cennete yerleşin.”
2:82وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenler ise cennetliklerdir.
2:111وَقَالُوا لَنْ يَدْخُلَ الْجَنَّةَ إِلَّا مَنْ كَانَ هُودًا أَوْ نَصَارَىٰ
Diyanet Meali:Bir de; “Yahudi ve Hıristiyanlardan başkası Cennet’e girmeyecek” dediler.
2:214أَمْ حَسِبْتُمْ أَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَأْتِكُمْ مَثَلُ الَّذِينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِكُمْ
Diyanet Meali:Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler, sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?
2:221وَاللَّهُ يَدْعُو إِلَى الْجَنَّةِ وَالْمَغْفِرَةِ بِإِذْنِهِ
Diyanet Meali:Allah ise izniyle, cennete ve bağışlanmaya çağırır.
3:142أَمْ حَسِبْتُمْ أَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَعْلَمِ اللَّهُ الَّذِينَ جَاهَدُوا مِنْكُمْ وَيَعْلَمَ الصَّابِرِينَ
Diyanet Meali:Yoksa siz; Allah, içinizden cihad edenleri (sınayıp) ayırt etmeden ve yine sabredenleri (sınayıp) ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? *
3:185فَمَنْ زُحْزِحَ عَنِ النَّارِ وَأُدْخِلَ الْجَنَّةَ فَقَدْ فَازَ
Diyanet Meali:Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete sokulursa, gerçekten kurtuluşa ermiştir.
4:124وَمَنْ يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتِ مِنْ ذَكَرٍ أَوْ أُنْثَىٰ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَأُولَٰئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ
Diyanet Meali:Mü’min olarak, erkek veya kadın, her kim salih ameller işlerse, işte onlar cennete girerler.
5:72إِنَّهُ مَنْ يُشْرِكْ بِاللَّهِ فَقَدْ حَرَّمَ اللَّهُ عَلَيْهِ الْجَنَّةَ وَمَأْوَاهُ النَّارُ
Diyanet Meali:“Kim Allah’a ortak koşarsa, artık, Allah ona cenneti muhakkak haram kılmıştır. Onun barınağı da ateştir.”
7:19وَيَا آدَمُ اسْكُنْ أَنْتَ وَزَوْجُكَ الْجَنَّةَ فَكُلَا مِنْ حَيْثُ شِئْتُمَا
Diyanet Meali:“Ey Âdem! Sen ve eşin cennette kalın. Dilediğiniz yerden yiyin.”
7:22وَطَفِقَا يَخْصِفَانِ عَلَيْهِمَا مِنْ وَرَقِ الْجَنَّةِ
Diyanet Meali:Derhal üzerlerini cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar.
7:27يَا بَنِي آدَمَ لَا يَفْتِنَنَّكُمُ الشَّيْطَانُ كَمَا أَخْرَجَ أَبَوَيْكُمْ مِنَ الْجَنَّةِ
Diyanet Meali:Ey Âdemoğulları! (Avret yerlerini kendilerine açmak için, elbiselerini soyarak) ana babanızı cennetten çıkardığı gibi, şeytan sizi de saptırmasın.
7:40وَلَا يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّىٰ يَلِجَ الْجَمَلُ فِي سَمِّ الْخِيَاطِ
Diyanet Meali:Onlar, deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete de giremezler!
7:42أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Diyanet Meali:İşte onlar cennetliklerdir. Onlar orada ebedî kalıcıdırlar.
7:43وَنُودُوا أَنْ تِلْكُمُ الْجَنَّةُ أُورِثْتُمُوهَا بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
Diyanet Meali:Onlara, “İşte yaptığınız (iyi işler) sayesinde kendisine varis kılındığınız cennet!” diye seslenilir.
7:44وَنَادَىٰ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ أَصْحَابَ النَّارِ أَنْ قَدْ وَجَدْنَا مَا وَعَدَنَا رَبُّنَا حَقًّا
Diyanet Meali:Cennetlikler cehennemliklere, “Rabbimizin bize va’dettiğini biz gerçek bulduk…” diye seslenirler.
7:46وَنَادَوْا أَصْحَابَ الْجَنَّةِ أَنْ سَلَامٌ عَلَيْكُمْ
Diyanet Meali:Cennetliklere, “Selâm olsun size!” diye seslenirler.
7:49ادْخُلُوا الْجَنَّةَ لَا خَوْفٌ عَلَيْكُمْ وَلَا أَنْتُمْ تَحْزَنُونَ
Diyanet Meali:“Haydi, girin cennete. Size korku yok. Siz üzülecek de değilsiniz.”
7:50وَنَادَىٰ أَصْحَابُ النَّارِ أَصْحَابَ الْجَنَّةِ أَنْ أَفِيضُوا عَلَيْنَا مِنَ الْمَاءِ
Diyanet Meali:Cehennemlikler de cennetliklere, “Ne olur, sudan biraz da bizim üzerimize akıtın” diye çağrışırlar.
9:111إِنَّ اللَّهَ اشْتَرَىٰ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ أَنْفُسَهُمْ وَأَمْوَالَهُمْ بِأَنَّ لَهُمُ الْجَنَّةَ
Diyanet Meali:Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır.
10:26أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Diyanet Meali:İşte onlar cennetliklerdir ve orada ebedî kalacaklardır.
11:23إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَأَخْبَتُوا إِلَىٰ رَبِّهِمْ أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ
Diyanet Meali:İman edip, salih ameller işleyen ve Rablerine gönülden bağlananlara gelince, işte onlar cennetliklerdir.
11:108وَأَمَّا الَّذِينَ سُعِدُوا فَفِي الْجَنَّةِ خَالِدِينَ فِيهَا
Diyanet Meali:Mutlu olanlara gelince, içinde ebedî kalmak üzere cennettedirler.
13:35مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّتِي وُعِدَ الْمُتَّقُونَ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:Allah’a karşı gelmekten sakınanlara va’dolunan cennetin durumu şudur: Onun içinden ırmaklar akar…
16:32سَلَامٌ عَلَيْكُمُ ادْخُلُوا الْجَنَّةَ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
Diyanet Meali:“Selâm size! Yapmış olduğunuz iyi işlere karşılık girin cennete.”
19:60فَأُولَٰئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ وَلَا يُظْلَمُونَ شَيْئًا
Diyanet Meali:Onlar cennete girecekler ve hiçbir haksızlığa uğratılmayacaklardır.
19:63تِلْكَ الْجَنَّةُ الَّتِي نُورِثُ مِنْ عِبَادِنَا مَنْ كَانَ تَقِيًّا
Diyanet Meali:İşte bu, kullarımızdan Allah’a karşı gelmekten sakınanlara miras kılacağımız cennettir. *
20:117إِنَّ هَٰذَا عَدُوٌّ لَكَ وَلِزَوْجِكَ فَلَا يُخْرِجَنَّكُمَا مِنَ الْجَنَّةِ فَتَشْقَىٰ
Diyanet Meali:“Şüphesiz bu (İblis), sen ve eşin için bir düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın; sonra mutsuz olursun.”
20:121وَطَفِقَا يَخْصِفَانِ عَلَيْهِمَا مِنْ وَرَقِ الْجَنَّةِ
Diyanet Meali:Ve cennet yaprağından üzerlerine örtmeye başladılar.
25:24أَصْحَابُ الْجَنَّةِ يَوْمَئِذٍ خَيْرٌ مُسْتَقَرًّا وَأَحْسَنُ مَقِيلًا
Diyanet Meali:O gün cennetliklerin kalacakları yer daha hayırlı, dinlenecekleri yer daha güzeldir. *
26:90وَأُزْلِفَتِ الْجَنَّةُ لِلْمُتَّقِينَ
Diyanet Meali:Cennet, Allah’a karşı gelmekten sakınanlara yaklaştırılacak. *
29:58وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَنُبَوِّئَنَّهُمْ مِنَ الْجَنَّةِ غُرَفًا
Diyanet Meali:İman edip salih amel işleyenler var ya, onları cennet köşklerine yerleştireceğiz.
36:26قِيلَ ادْخُلِ الْجَنَّةَ قَالَ يَا لَيْتَ قَوْمِي يَعْلَمُونَ
Diyanet Meali:(Kavmi onu öldürdüğünde kendisine): “Cennete gir!” denildi. O da, “Keşke kavmim bilseydi!” dedi. *
36:55إِنَّ أَصْحَابَ الْجَنَّةِ الْيَوْمَ فِي شُغُلٍ فَاكِهُونَ
Diyanet Meali:Şüphesiz cennetlikler o gün nimetlerle meşguldürler, zevk sürerler. *
39:73وَسِيقَ الَّذِينَ اتَّقَوْا رَبَّهُمْ إِلَى الْجَنَّةِ زُمَرًا
Diyanet Meali:Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da grup grup cennete sevk edilirler.
39:74وَأَوْرَثَنَا الْأَرْضَ نَتَبَوَّأُ مِنَ الْجَنَّةِ حَيْثُ نَشَاءُ
Diyanet Meali:“(Hamd, bize olan vaadini gerçekleştiren) ve bizi cennetten dilediğimiz yere konmak üzere bu yurda varis kılan (Allah’a mahsustur).”
40:40مَنْ عَمِلَ سَيِّئَةً فَلَا يُجْزَىٰ إِلَّا مِثْلَهَا وَمَنْ عَمِلَ صَالِحًا مِنْ ذَكَرٍ أَوْ أُنْثَىٰ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَأُولَٰئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ
Diyanet Meali:“Kim bir kötülük yaparsa, ancak onun kadar ceza görür. Kadın veya erkek, kim, mü’min olarak salih bir amel işlerse, işte onlar cennete gireceklerdir.”
41:30وَأَبْشِرُوا بِالْجَنَّةِ الَّتِي كُنْتُمْ تُوعَدُونَ
Diyanet Meali:“Size (dünyada iken) va’dedilmekte olan cennetle sevinin!”
42:7فَرِيقٌ فِي الْجَنَّةِ وَفَرِيقٌ فِي السَّعِيرِ
Diyanet Meali:Bir grup cennette, bir grup ise cehennemdedir.
43:70ادْخُلُوا الْجَنَّةَ أَنْتُمْ وَأَزْوَاجُكُمْ تُحْبَرُونَ
Diyanet Meali:“Siz ve eşleriniz sevinç ve mutluluk içinde cennete giriniz.” *
43:72وَتِلْكَ الْجَنَّةُ الَّتِي أُورِثْتُمُوهَا بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
Diyanet Meali:İşte bu, yapmakta olduklarınıza karşılık size mîras verilen cennettir. *
46:14أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ خَالِدِينَ فِيهَا جَزَاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Diyanet Meali:Onlar cennetliklerdir. Yapmakta olduklarına karşılık, orada sürekli kalacaklardır. *
46:16وَنَتَجَاوَزُ عَنْ سَيِّئَاتِهِمْ فِي أَصْحَابِ الْجَنَّةِ
Diyanet Meali:(İşte, yaptıklarının iyisini kabul edeceğimiz) ve günahlarını bağışlayacağımız bu kimseler cennetlikler arasındadırlar.
47:6وَيُدْخِلُهُمُ الْجَنَّةَ عَرَّفَهَا لَهُمْ
Diyanet Meali:Onları, kendilerine tanıttığı cennete koyacaktır. *
47:15مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّتِي وُعِدَ الْمُتَّقُونَ فِيهَا أَنْهَارٌ مِنْ مَاءٍ غَيْرِ آسِنٍ
Diyanet Meali:Allah’a karşı gelmekten sakınanlara söz verilen cennetin durumu şöyledir: Orada bozulmayan su ırmakları…
50:31وَأُزْلِفَتِ الْجَنَّةُ لِلْمُتَّقِينَ غَيْرَ بَعِيدٍ
Diyanet Meali:Cennet, Allah’a karşı gelmekten sakınanlara uzak olmayacak şekilde yaklaştırılacak. *
59:20لَا يَسْتَوِي أَصْحَابُ النَّارِ وَأَصْحَابُ الْجَنَّةِ
Diyanet Meali:Cehennemliklerle cennetlikler bir olmaz.
59:20أَصْحَابُ الْجَنَّةِ هُمُ الْفَائِزُونَ
Diyanet Meali:Cennetlikler kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. 
66:11إِذْ قَالَتْ رَبِّ ابْنِ لِي عِنْدَكَ بَيْتًا فِي الْجَنَّةِ
Diyanet Meali:Hani o, “Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap.” demişti.
79:41فَإِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوَىٰ
Diyanet Meali:Şüphesiz, cennet onun sığınağıdır. *
81:13وَإِذَا الْجَنَّةُ أُزْلِفَتْ
Diyanet Meali:Cennet yaklaştırıldığı zaman, *