KÖK HARFLER: ج د ر
ANLAM:
جَدَرَ:
- Duvarı inşa etmek, yapmak ya da örmek.
- (Bir kişi ya da şey) uygun, yatkın, münasip, elverişli, denk, muvafık olmak; örtüşmek.
AÇIKLAMA:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama |
اَجْدَرُ | isim | 1 | Daha layık, Daha ehil | 9/97 |
|
جِدَارٌ | isim | 3 | Duvar | 18/77 | Çoğul: جُدُرٌ |
| Toplam | 4 |
|
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Benzer Manada Kelimeler
- جِدَارٌ
- حَائِطٌ > bak: ح و ط
AÇIKLAMA:
CİDÂR ile HÂİT kelimeleri arasındaki fark
( ج د ر – ح و ط )
Hâit ve cidâr kelimeleri “duvar” anlamındadır. Aradaki fark şudur: Hâit derken yerin etrafını çeviren özelliği öne çıkarılmıştır, cidâr derken ise belirginliği ve yüksekliği vurgulanmış olmaktadır. (Müfredât 239) Bknz: ( ح و ط )
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Cidâr | جِدَار | Duvar. Zar. | Çoğul: Cüdür |
Cedîr | جَدِير | Layık, münasib, uygun. | Çoğul: Cüdrân |
Ecder | أَجْدَر | Daha büyük. Pek münasib. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
أَجْدَرُ : İsim.
9:97 | الْأَعْرَابُ أَشَدُّ كُفْرًا وَنِفَاقًا وَأَجْدَرُ أَلَّا يَعْلَمُوا حُدُودَ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ عَلَىٰ رَسُولِهِ |
Diyanet Meali: | Bedevîler inkâr ve nifak bakımından daha ileri ve Allah’ın peygamberine indirdiği hükümlerin sınırlarını tanımamaya daha yatkındırlar. |
جِدَارٌ : İsim. Çoğulu: جُدُرٌ
18:77 | فَوَجَدَا فِيهَا جِدَارًا يُرِيدُ أَنْ يَنْقَضَّ فَأَقَامَهُ |
Diyanet Meali: | Derken orada yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar gördüler. Adam hemen o duvarı doğrulttu. |
18:82 | وَأَمَّا الْجِدَارُ فَكَانَ لِغُلَامَيْنِ يَتِيمَيْنِ فِي الْمَدِينَةِ |
Diyanet Meali: | Duvar ise şehirdeki iki yetim çocuğa ait idi. |
59:14 | لَا يُقَاتِلُونَكُمْ جَمِيعًا إِلَّا فِي قُرًى مُحَصَّنَةٍ أَوْ مِنْ وَرَاءِ جُدُرٍ |
Diyanet Meali: | Onlar müstahkem kaleler içinde veya duvarlar arkasında olmadan sizinle toplu hâlde savaşmazlar. |