KÖK HARFLER: ج د د
ANLAM:
جَدَّ :
- Bir şeyi kesip koparmak.
- Bir şeyin yeni olması (ağaçtan yeni koparılmış gibi).
- Şanslı olmak, şansı dönmek.
- Çaba göstermek, emek vermek.
تَبِعَ : Uymak, tabi olmak, (fiziki olsun, manevi olsun umumi manada) arkasından yürümek.
AÇIKLAMA:
Cedd kelimesi, “düz arazi parçaları” anlamındadır.
Cadde kelimesi buradan gelir. Kelimenin diğer manaları bu asla dayanmaktadır. “Kesmek” manasındaki fiil, “araziyi parçalara ayırmak” deyiminden gelmektedir.
“Yeni” anlamındaki cedîd kelimesi, giysiyi düzeltmek için kesmek fiilinden türetilmiştir. Sevbun cedîd “yeni kesilmiş giysi” manasındadır.
Ciddiyet, ciddi olmak ise, kök fiildeki “yürüyüşteki ciddiyet ve hızlılık” manasına dayanır. (Müfredât)
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama |
جَدٌّ | isim | 1 | Azamet, celâl | 72/3 |
|
جَدِيدٌ | isim | 8 | Yeni | 50/15 |
|
جُدَدٌ | isim | 1 | Yol (çoğul) | 35/27 | Tekili: جُدَّةٌ |
| Toplam | 10 |
|
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Benzer Manada Kelimeler
- جَدَّ
- جَادَّةٌَ
- جٓدِيدٌ
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Cedd | جَدّ | Babanın babası veya ananın babası. |
|
Ecdâd | أَجْدَاد | Dedeler. Babalar. Büyük babalar. |
|
Câdd | جَادّ | Ciddi, çalışkan, azimli. |
|
Cedîd | جَدِيد | Yeni, kullanılmamış. | Nizam-ı Cedîd |
Ciddi | جِدِّي | 1: Şaka olmayan, gerçek. 2: Ağırbaşlı. 3: Titizlik gösterilen, önem verilen. 4: Tehlikeli, endişe veren, ağır, vahim. 5: Eğlendirme amacı gütmeyen. 6: Gülmeyen. | Ciddiyet |
Câdde | جَادَّة | Şehir içinde ana yol. | Çoğul: Cevâdd |
Cüdûd | جُدُد | *Dedeler. Babalar. Büyük babalar. |
|
Tecdîd | تَجْدِيد | Yenileme. |
|
Müceddid | مُجَدِّد | Yenileyen. Yenileyici. |
|
Mücedded | مُجَدَّد | Kullanılmamış. Yeni. Yenilenmiş. |
|
Müceddeden | مُجَدَّدَة | Yeni baştan. Yeni ve mücedded olarak. |
|
Teceddüd | تَجَدُّد | Islahat. |
|
Müteceddîd | مُتَجَدِّد | Yenilenen, eski iken yenilenmiş olan. |
|
İsticdâd | اِسْتِجْدَاد | Yenileme. Yeniden yapma. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
جَدٌّ : İsim.
72:3 | وَأَنَّهُ تَعَالَىٰ جَدُّ رَبِّنَا مَا اتَّخَذَ صَاحِبَةً وَلَا وَلَدًا |
Diyanet Meali: | “Doğrusu Rabbimizin şanı çok yücedir; ne bir eş edinmiştir, ne de bir çocuk.” * |
جَدِيدٌ : İsim. Sıfat.
13:5 | وَإِنْ تَعْجَبْ فَعَجَبٌ قَوْلُهُمْ أَإِذَا كُنَّا تُرَابًا أَإِنَّا لَفِي خَلْقٍ جَدِيدٍ |
Diyanet Meali: | Eğer şaşacaksan, asıl şaşılacak olan onların, “Biz toprak olunca yeniden mi yaratılacakmışız?” demeleridir. |
14:19 | إِنْ يَشَأْ يُذْهِبْكُمْ وَيَأْتِ بِخَلْقٍ جَدِيدٍ |
Diyanet Meali: | Dilerse sizi giderir ve yeni bir halk getirir. |
17:49 | وَقَالُوا أَإِذَا كُنَّا عِظَامًا وَرُفَاتًا أَإِنَّا لَمَبْعُوثُونَ خَلْقًا جَدِيدًا |
Diyanet Meali: | Dediler ki: “Biz bir yığın kemik, bir yığın ufantı olduğumuz zaman mı yeniden bir yaratılışla diriltilecekmişiz, biz mi?” * |
17:98 | وَقَالُوا أَإِذَا كُنَّا عِظَامًا وَرُفَاتًا أَإِنَّا لَمَبْعُوثُونَ خَلْقًا جَدِيدًا |
Diyanet Meali: | “Biz bir yığın kemik, bir yığın ufantı olduktan sonra mı yeniden bir yaratılışla diriltilecekmişiz, biz mi?” dediler. |
32:10 | وَقَالُوا أَإِذَا ضَلَلْنَا فِي الْأَرْضِ أَإِنَّا لَفِي خَلْقٍ جَدِيدٍ |
Diyanet Meali: | (Kâfirler dediler ki:) “Biz toprakta yok olduktan sonra mı, biz mi yeniden yaratılacakmışız? |
34:7 | وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا هَلْ نَدُلُّكُمْ عَلَىٰ رَجُلٍ يُنَبِّئُكُمْ إِذَا مُزِّقْتُمْ كُلَّ مُمَزَّقٍ إِنَّكُمْ لَفِي خَلْقٍ جَدِيدٍ |
Diyanet Meali: | Yine inkâr edenler şöyle dediler: “Çürüyüp ufalandıktan sonra sizin yeniden diriltileceğinizi söyleyen bir adamı size gösterelim mi? * |
35:16 | إِنْ يَشَأْ يُذْهِبْكُمْ وَيَأْتِ بِخَلْقٍ جَدِيدٍ |
Diyanet Meali: | Eğer Allah dilerse, sizi giderir ve yeni bir halk getirir. * |
50:15 | أَفَعَيِينَا بِالْخَلْقِ الْأَوَّلِ بَلْ هُمْ فِي لَبْسٍ مِنْ خَلْقٍ جَدِيدٍ |
Diyanet Meali: | İlk yaratmada âcizlik mi gösterdik ki (yeniden yaratamayalım)? Doğrusu onlar, yeniden yaratılış konusunda şüphe içindedirler. * |
جُدَدٌ : İsim. Çoğul. Tekili: جُدَّةٌ
35:27 | وَمِنَ الْجِبَالِ جُدَدٌ بِيضٌ وَحُمْرٌ مُخْتَلِفٌ أَلْوَانُهَا |
Diyanet Meali: | Dağlardan da beyaz, kırmızı (birbirinden farklı) çeşitli renklerde yollar (katmanlar) var.. |