KÖK HARFLER: ج ب ن
ANLAM:
جَبُنَ ve جَبَنَ : Korkak olmak.
AÇIKLAMA:
Cebîn kelimesi, “iki şakak, alnın iki yanı” manasındadır. Kelime aynı zamanda “korkak” anlamına da gelmektedir. Baş edilebilecek durumlarda, dayanılması gereken yerlerde kalbin zayıflık göstermesidir. (Müfredât)
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
جَبِينٌ | isim | 1 | Alnın iki tarafından birisi (şakak) | 37/103 |
| Toplam | 1 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Cebîn | جَبِين | 1: Alın, yüz. 2: Korkak. |
|
Cebânet | جَبَانَة | Korkaklık, ürkeklik. Korkulmayacak şeylerden bile korkmak. |
|
Cibin | جِبِن | Sinek. |
|
Cibinlik | ——— | Sivrisinekten ve başka böceklerden korunmak için yatağın üstüne ve yanlarına gerilen çadır biçiminde tül. | Cibindirik |
Cebbâne | جَبَّانَة | Sahra. Bayram namazını kılacak yer. Mezarlık. |
|
Mehcebîn | ——— | Ay alınlı. Alnı ay gibi parlak olan. |
|
Sinek anlamına gelen “cibin” kelimesinin bu kökten geldiğini Nişanyan Sözlük onaylamamaktadır. Kelimenin Eski Türkçe kökenli olduğunu söylemektedir. “Cibin” kelimesinin bu kökten geldiği bilgisini Türkün Dili Kur’an Sözü kaynağında görmekteyiz.
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
جَبِينٌ : İsim.
37:103 | فَلَمَّا أَسْلَمَا وَتَلَّهُ لِلْجَبِينِ |
Diyanet Meali: | Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca…* |