ب ط ش

KÖK HARFLER:  ب ط ش

ANLAM: 

بَطَشَ : Bir şeyi şiddetle tutmak, ona saldırmak, onu şiddetle tutup saldırmak, onu öfkeyle hiddetlice tutmak, onu şiddetle yakalamak; almak, yakalamak veya ona kuvvetlice yapışmak. 

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Âyet
بَطَشَ fiil-I 5 Sıkıca  tuttu, kıskıvrak yakaladı 26/130
بَطْشَةٌ isim 2 Şiddetli tutuş; saldırı 44/16
بَطْشٌ isim 3 Tutuş; savaşta ve dövüşte kabiliyet; cesaret; yiğitlik 43/8

Toplam: 10

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Yok.

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Batş بَطْش Şiddetle tutup kapma. Kuvvet. Şiddet.
Batîş بَطِيش Sertlikle, şiddetle hareket eden. Güçlü.
Mübâtaşa مُبَاطَشَة *İki kişi elleriyle birbirini kucaklamaya çalışma.
İbtâş إِبْطَاش Şiddetle tutma, kavrama.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

بَطَشَ : Fiil-I. 

7:195 أَلَهُمْ أَرْجُلٌ يَمْشُونَ بِهَا أَمْ لَهُمْ أَيْدٍ يَبْطِشُونَ بِهَا
Diyanet Meali: Onların yürüyecek ayakları mı var? Yahut tutacak elleri mi var?
26:130 وَإِذَا بَطَشْتُمْ
Diyanet Meali: “Tutup yakaladığınız zaman..”
26:130 بَطَشْتُمْ جَبَّارِينَ
Diyanet Meali: “..zorbaca yakalarsınız.”
28:19 فَلَمَّا أَنْ أَرَادَ أَنْ يَبْطِشَ بِالَّذِي هُوَ عَدُوٌّ لَهُمَا قَالَ يَا مُوسَىٰ أَتُرِيدُ أَنْ تَقْتُلَنِي
Diyanet Meali: Mûsâ, ikisinin de düşmanı olan adamı yakalamak isteyince adam, “Ey Mûsâ! Beni de öldürmek mi istiyorsun.?” dedi.
44:16 يَوْمَ نَبْطِشُ الْبَطْشَةَ الْكُبْرَىٰ إِنَّا مُنْتَقِمُونَ
Diyanet Meali: Onları o en şiddetli yakalayışla yakalayacağımız günü hatırla. Şüphesiz biz öcümüzü alırız.*

بَطْشَةٌ : İsim. 

44:16 يَوْمَ نَبْطِشُ الْبَطْشَةَ الْكُبْرَىٰ إِنَّا مُنْتَقِمُونَ
Diyanet Meali: Onları o en şiddetli yakalayışla yakalayacağımız günü hatırla. Şüphesiz biz öcümüzü alırız.*
54:36 وَلَقَدْ أَنْذَرَهُمْ بَطْشَتَنَا فَتَمَارَوْا بِالنُّذُرِ
Diyanet Meali: Andolsun, Lût onları bizim şiddetli azabımızla uyardı. Fakat onlar bu uyarıları kuşkuyla karşıladılar.*

بَطْشٌ : İsim. 

43:8 فَأَهْلَكْنَا أَشَدَّ مِنْهُمْ بَطْشًا وَمَضَىٰ مَثَلُ الْأَوَّلِينَ
Diyanet Meali: Biz, onlardan daha çetinlerini de helâk ettik. Öncekilerin örneği geçti!*
50:36 وَكَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُمْ مِنْ قَرْنٍ هُمْ أَشَدُّ مِنْهُمْبَطْشًا
Diyanet Meali: Biz onlardan önce, kendilerinden daha zorlu nice nesilleri helâk ettik.
85:12
إِنَّ بَطْشَ رَبِّكَ لَشَدِيدٌ
Diyanet Meali: Şüphesiz, Rabbinin yakalaması çok çetindir.*