ب ك ي

KÖK HARFLER:  ب ك ي

ANLAM: 

بَكَى : Ağlamak, gözyaşı dökmek; inlemek veya içlenmek; ağıt yakmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Âyet Açıklama
بَكَى fiil-I 5 Ağladı 44/29
أَبْكَى fiil-IV 1 Ağlattı, hüzün verdi 53/43
بُكِيٌّ isim 1 Ağlayan (çoğul) 19/58 Tekili: بَاكٍ

Toplam: 7


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Bâkî بَاكِي Ağlayan. Çoğul: Bükât
Bükâ’ بُكَاء Ağlama.
Tebkiye تَبْكِيَة Dokunaklı sözler söyleyip ağlatma.
İbkâ’ إِبْكَاء Ağlatmak.
Mübkî مُبْكِي *Ağlatıcı
Tebâkî تَبَاكِي Ağlar görünme. Yalandan ağlama.
Mütebâkî مُتَبَاكِي Ağlar gibi görünen.
İnbikâ’ اِنْبِكَاء Ağlama, göz yaşı dökme.
İbtikâ’ اِبْتِكَاء Ağlama, gözyaşı dökme.
İstibkâ’ اِسْتِبْكَاء Ağlatmak. Ağlamayı istemek. 

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

بَكَى : Fiil-I.

9:82 فَلْيَضْحَكُوا قَلِيلًا وَلْيَبْكُوا كَثِيرًا جَزَاءً بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
Diyanet Meali: Artık kazandıklarının karşılığı olarak, az gülsünler, çok ağlasınlar.*
12:16 وَجَاءُوا أَبَاهُمْ عِشَاءً يَبْكُونَ
Diyanet Meali: (Yûsuf’u kuyuya bırakıp) akşamleyin ağlayarak babalarına geldiler.*
17:109 وَيَخِرُّونَ لِلْأَذْقَانِ يَبْكُونَ وَيَزِيدُهُمْ خُشُوعًا
Diyanet Meali: Onlar ağlayarak yüzüstü yere kapanırlar. Bu da onların derin saygısını artırır.*
44:29 فَمَا بَكَتْ عَلَيْهِمُ السَّمَاءُ وَالْأَرْضُ وَمَا كَانُوا مُنْظَرِينَ
Diyanet Meali: Gök ve yer onların ardından ağlamadı; onlara mühlet de verilmedi.*
53:60 وَتَضْحَكُونَ وَلَا تَبْكُونَ
Diyanet Meali: Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz!*

أَبْكَى : Fiil-IV.

53:43 وَأَنَّهُ هُوَ أَضْحَكَ وَأَبْكَىٰ
Diyanet Meali: Şüphesiz O, güldürür ve ağlatır.*

بُكِيٌّ : İsim. 

19:58 إِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ آيَاتُ الرَّحْمَٰنِ خَرُّوا سُجَّدًا وَبُكِيًّا
Diyanet Meali: Kendilerine Rahmân’ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı.