ب ه ت

KÖK HARFLER:  ب ه ت

ANLAM: 

بَهِتَ : Şaşırmak, kafası karışmak, hayrete düşmek, doğru yolu görememek; şaşkına dönmektem sesi kesilmek. Tartışma, iddia veya müdafaasında alt edilmek.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


TürAdetAnlamÖrnek ÂyetAçıklama
بَهِتَfiil-I2Hayrette bıraktı, dehşet verdi, hüccet karşısında dehşete kapılıp şaşakaldı2/258Meçhul: بُهِتَ
بُهْتَانٌisim6Şaşırtan, hayrette bırakan yalan söz, iftira 4/20

Toplam:8


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Benzer Manada Kelimeler

  • بَهِتَ
    • دُهِشَ
    • اِنْدَهَشَ
  • بَاهِتٌ
  • بُهْتَانٌ

Zıt Manada Kelimeler

  • بَاهِتٌ
    • فَاقِعٌ > bak: ف ق ع
    • زَاهٍ
  • بُهْتَانٌ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Büht بُهْت İftira, isnad edilen yalan.
Beht بَهْت Yalan söylemek. Ansızın bir şeyi almak. Şaşkınlık. Hayranlık.
Behût بَهُوت İşitenleri şaşkına uğratan iftira, yalan. Çoğul: Bühüt
Mebhût مَبْهُوت Hayretle, şaşkın, mütehayyir. Sersem.
Bühtân بُهْتَان Kara çalma, iftira.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

بَهَتَ : Fiil-I. Meçhul: بُهِتَ

2:258 فَإِنَّ اللَّهَ يَأْتِي بِالشَّمْسِ مِنَ الْمَشْرِقِ فَأْتِ بِهَا مِنَ الْمَغْرِبِ فَبُهِتَالَّذِي كَفَرَ
Diyanet Meali: (İbrahim), “Şüphesiz Allah güneşi doğudan getirir, sen de onu batıdan getir” (deyince), kâfir şaşırıp kaldı.
21:40 بَلْ تَأْتِيهِمْ بَغْتَةً فَتَبْهَتُهُمْفَلَا يَسْتَطِيعُونَ رَدَّهَا
Diyanet Meali: Şüphesiz o (tehdit edildikleri azap) onlara ansızın gelecek de kendilerini şaşkınlıktan dondurup bırakacak. Artık ne onu geri çevirmeye güçleri yetmeyecek.

بُهْتَانٌ : İsim. 

4:20 فَلَا تَأْخُذُوا مِنْهُ شَيْئًا أَتَأْخُذُونَهُ بُهْتَانًا وَإِثْمًا مُبِينًا
Diyanet Meali: Ondan hiçbir şeyi geri almayın. İftira ederek ve açık günaha girerek mi verdiğinizi geri alacaksınız?
4:112 فَقَدِ احْتَمَلَ بُهْتَانًا وَإِثْمًا مُبِينًا
Diyanet Meali: Şüphesiz iftira etmiş, apaçık bir günah yüklenmiş olur.
4:156 وَبِكُفْرِهِمْ وَقَوْلِهِمْ عَلَىٰ مَرْيَمَ بُهْتَانًاعَظِيمًا
Diyanet Meali: Bir de inkârlarından ve Meryem’e büyük bir iftira atmalarından dolayı…*
24:16 مَا يَكُونُ لَنَا أَنْ نَتَكَلَّمَ بِهَٰذَا سُبْحَانَكَ هَٰذَا بُهْتَانٌ عَظِيمٌ
Diyanet Meali: “Böyle sözleri ağzımıza almamız bize yaraşmaz. Seni eksikliklerden uzak tutarız Allah’ım! Bu, çok büyük bir iftiradır” 
33:58 وَالَّذِينَ يُؤْذُونَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ بِغَيْرِ مَا اكْتَسَبُوا فَقَدِ احْتَمَلُوا بُهْتَانًا
Diyanet Meali: Mü’min erkekleri ve mü’min kadınları işlemedikleri şeyler yüzünden incitenler, bir iftira yüklenmişlerdir.
60:12 وَلَا يَأْتِينَ بِبُهْتَانٍ يَفْتَرِينَهُ بَيْنَ أَيْدِيهِنَّ وَأَرْجُلِهِنَّ
Diyanet Meali: Elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek (konusunda sana biat etmek üzere geldikleri zaman..)