KÖK HARFLER: ب د ع
ANLAM:
بَدَعَ : Bir şeyi meydana getirmek, onu yaratmak, icat etmek. Bir şeye yenilik getirmek, onu ilk defa üretmek, ona hayat vermek. Daha önce var olmamış olan ve daha önceden var olan bir şeyin de benzeri değilken onu meydana getirmek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek Âyet |
اِبْتَدَعَ | fiil-VIII | 1 | İhdas etti, yeni bir şey çıkardı | 57/27 |
بَدِيعٌ | isim | 2 | Eşyayı yoktan yaratan | 2/117 |
بِدْعٌ | isim | 1 | Yeni bir şey ortaya atan | 46/9 |
| Toplam: | 4 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Bedî’ | بَدِيع |
1: Eşi ve benzeri olmayan, eşsiz.
| Müennes: Bedîâ Çoğul: Bedâyi |
Bedâat | بَدَاعَة | *Yenilik. Güzellik. |
|
Bid’at | بِدْعَة | Sonradan çıkarılan âdetler. | Çoğul: Bida’ |
İbdâ’ | إِبْدٓاع | Benzersiz ve örneksiz olarak bir şey meydana getirme, yaratma. |
|
Mübdi’ | مُبْدِع | Nümune ve benzeri yokken bir şeyi yeni olarak keşfeden. Benzeri görülmemiş bir iş veya eser ortaya koyan. |
|
Tebeddü’ | تَبَدُّع | Ehl-i Sünnetten iken başka mezhebe girme. |
|
Mütebeddi’ | مُتَبَدِّع | Sünnet ehli iken bid’at ehli olan. |
|
İbtidâ’ | إِبْتِدَاع | Benzeri olmayan bir şey yaratmak. |
|
Mübtedi’ | مُبْتَدِع | Sonradan ortaya koyan. |
|
Mübtede’ | مُبْتَدَع | Aslında yok iken yeni çıkmış olan. |
|
İstibdâ’ | اِسْتِبْدَاع | Bedi’ ve güzel bulma. |
|
Müstebdi’ | مُسْتَبْدِع | Eşi, emsali, benzeri pek az bulunur sanan. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
اِبْتَدَعَ : Fiil-VIII.
57:27 | وَرَهْبَانِيَّةً ابْتَدَعُوهَا مَا كَتَبْنَاهَا عَلَيْهِمْ |
Diyanet Meali: | (Kendiliklerinden) icat ettikleri ruhbanlığa gelince; biz onu onlara farz kılmamıştık. |
بَدِيعٌ : İsim.
2:117 | بَدِيعُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ |
Diyanet Meali: | O, gökleri ve yeri örneksiz yaratandır. |
6:101 | بَدِيعُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ أَنَّىٰ يَكُونُ لَهُ وَلَدٌ |
Diyanet Meali: | O, gökleri ve yeri örnekleri yokken yaratandır. O’nun nasıl bir çocuğu olabilir? |
بِدْعٌ : İsim.
46:9 | قُلْ مَا كُنْتُ بِدْعًا مِنَ الرُّسُلِ وَمَا أَدْرِي مَا يُفْعَلُ بِي وَلَا بِكُمْ |
Diyanet Meali: | De ki: “Ben türedi bir peygamber değilim. (Ben peygamberlerin ilki değilim.) Bana ve size ne yapılacağını da bilmem.” |