KÖK HARFLER: ع ص ف
ANLAM:
عَصَفَ : (Rüzgâr) şiddetle esmek; hızlı veya çevik olmak. Tahıl saplarından ya da olmadan kesmek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
Tür | Adet | Anlam | Örnek | |
عَصْفٌ | isim | 2 | Ekin sapı, yaprak. | 55/12 |
عَصْفٌ | isim | 1 | (Rüzgâr) şiddetle esmek, fırtına koparmak. | 77/2 |
عَاصِفٌ | isim | 2 | Şiddetle esen, fırtına koparan. | 14/18 |
عَاصِفَةٌ | isim | 2 | Şiddetle esen, fırtına koparan. | 77/2 |
Toplam | 7 |
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- عَصْفٌ
- عَاصِفٌ
- عَاصِفَةٌ
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Asf | عَصْف | Rüzgarın kuvvetli esmesi. |
|
Âsıf | عَاصِف | Şiddetli rüzgar, fırtına. |
|
Âsıfe | عَاصِفَة | Şiddetli rüzgar, fırtına. | Çoğulu: Avâsıf |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
عَصْفٌ : İsim.
55:12 | وَالْحَبُّ ذُو الْعَصْفِ وَالرَّيْحَانُ |
Diyanet Meali: | Yapraklı taneler, hoş kokulu bitkiler vardır. * |
105:5 | فَجَعَلَهُمْ كَعَصْفٍ مَأْكُولٍ |
Diyanet Meali: | Nihayet onları yenilmiş ekin yaprakları hâline getirdi. * |
عَصْفٌ : İsim. Masdar.
77:2 | فَالْعَاصِفَاتِ عَصْفًا |
Diyanet Meali: | Kasırga gibi esenlere andolsun ki…* |
عَاصِفٌ : İsim. İsm-i Fâil.
14:18 | أَعْمَالُهُمْ كَرَمَادٍ اشْتَدَّتْ بِهِ الرِّيحُ فِي يَوْمٍ عَاصِفٍ |
Diyanet Meali: | (Rablerini inkâr edenlerin durumu şudur:) Onların işleri, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu küle benzer. |
10:22 | جَاءَتْهَا رِيحٌ عَاصِفٌ وَجَاءَهُمُ الْمَوْجُ مِنْ كُلِّ مَكَانٍ |
Diyanet Meali: | Ona şiddetli bir fırtına gelip çatar ve her taraftan dalgalar onlara hücum eder.. |
عَاصِفَةٌ : İsim.
21:81 | وَلِسُلَيْمَانَ الرِّيحَ عَاصِفَةً تَجْرِي بِأَمْرِهِ |
Diyanet Meali: | Süleyman’ın hizmetine de güçlü esen rüzgârı verdik. Rüzgâr, onun emriyle (içinde bereketler yarattığımız yere) eser giderdi. |
عَاصِفَاتٌ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Bayan Çoğul. Tekili: عَاصِفَةٌ
77:2 | فَالْعَاصِفَاتِ عَصْفًا |
Diyanet Meali: | Kasırga gibi esenlere andolsun ki…* |