GİRİŞ
Akide ve iman dünyasında ortaya çıkmış olan, tarihin haber verdiği
şerefli bir topluluğun haberleri ne uydurulmuş bir olaylar manzumesidir,
ne de olur olmaz söylenmiş sözlerdir.
Bütün bir tarih, güvenilirlikte,
doğrulukta ve hakikati araştırmada İslâm tarihi ve kahramanlarının şahit
olduğu böylesi bir zaman dilimine şahit olmamıştır. Çünkü bu devrin
öğrenilmesi ve araştırılması uğrunda harikulâde beşerî bir gayret ortaya
konulmuştur. Yüce İslâm âlimleri, İslâmın ilk asrında en küçük bir
fısıltı ve kıpırdanmayı dahi ihmal etmeksizin araştırma laboratuvarına
getirmişler, tenkit süzgecinden geçirmişlerdir.
Bu kitabın ilerleyen bölümlerinde
göreceğimiz Allah Resûlünün eşsiz sahâbesinin şerefli tabloları, her ne
kadar efsane gibi görünse de efsane değildir. Bilâkis bunlar, o yüce
kimselerin şahsiyet ve hayatlarında şekil bulmuş hakikatlerdir.
Ve onlar zirveleşenlerdir, ışık
saçanlardır. Yazarların ve vasfedenlerin istedikleri kadar değil, bizzat
o hakikatlerin sahiplerinin, enginlik ve kemal yolunda olağanüstü gayret
sarf edenlerin istedikleri kadardır. Bu kitap, o yüce insanların bütün
yönlerini anlatmak gibi bir iddia gütmemektedir. Eğer o yüceliklere bir
nebze olsun işaret edebilirse, yazarı kendini mutlu sayacaktır.
Şu nokta önemlidir: Tarih, adalet ve
kemalin gerçekleşmesi için kararlılık ve niyetlerini pekiştirmiş ve bu
uğurda hayatlarını ortaya koymuş, sınırsız cesaret ve kahramanlık örneği
sergilemiş, Allah Resûlünün etrafında öbekleşmiş insanlar gibi başka
bir topluluğa daha şahit olmamıştır.
Onlar, tam beklendikleri zamanda ve söz
verildikleri günde geldiler... Onlar, Peygamberleri (s.a.v.) ile beraber,
müjdeleyici ve kulluk edici olarak geldiler. Hayat, kölelik zincirini
kıracak, insanlığı şimdi ve gelecekte özgür kılacak kahramanlar
beklerken, onlar Peygamberlerinin (s.a.v.) arkasında devrimci ve
hürriyetçi olarak geldiler. Ve hayat, insanlık medeniyeti için yeni ve
sağlam doğuşlar ortaya koyacak insanları beklerken, onlar öncüler ve
uzak görüşlü kimseler olarak geldiler.
Bunlar, kısa bir zamana bu kadar şeyi
nasıl sığdırabildiler?! İmparatorluklarıyla bütün bir âlemi nasıl yerle
bir edip, onları atılmış birikinti hâline nasıl getirebildiler? Bütün
bunların ötesinde, bütün bir insanlığı, tevhid ışığı ile aydınlatacak ve
onu ebediyete kadar muhafaza edecek böyle bir oluşumu, ışık hızıyla
gerçekleştirmeye nasıl güç yetirebildiler? İşte bütün bunlar, onların
gerçek mucizeleridir.
Bu gerçek mucizeleri, faziletlerle
boyanmış ve benzeri olmayan imanla korunmuş güçlü şahsiyetlerinde
şekillenmiştir. Yine onların bu mucizeleri, büyük mucize Kurân-ı
Kerîmin nüzûlünün, Hz. Peygamberin tebliğinin ve ümmetin, nurlu yola
baş koymasının yansımalarından başka bir şey değildir.
Bu kitapta, size daha önce sunduğum ayrı ayrı kitapçıkların yanı sıra
altmış sahâbenin hayatını sunuyorum. Kitabın sonunda zikrettiğim gibi,
bu altmış sahâbe Resûlullah (s.a.v.) ile beraber yaşayan binlercesini
anlatmada örnek şahsiyetlerdir ve bütün bir ashabı bunların şahsında
anlatabiliriz. Kısacası, bütün sahâbenin imanını, sebatını,
kahramanlığını, Allah ve Resûlüne olan dostluğunu bunların şahsında
gösterebiliriz. Ortaya koydukları çabayı, taşıdıkları yükü, sundukları
kurtuluşu, insanları putlardan ve putçuluktan hürriyete kavuşturmada
üstlendikleri rolü, bunların şahsında dile getirebiliriz.
Okuyucu bu altmış sahâbe içinde Ebû
Bekir, Ömer, Osman ve Aliyi (r.anhum) -Hulefâyi raşidin- göremeyecektir.
Biz bunların her biri için ayrı bir kitap telif ettik. Öyleyse şimdi, o
mübarek insanlarda beşeriyetin emsalsiz örnekleriyle karşı karşıya
gelmek için yaklaşalım. Dünyanın bilebildiği doğruluk ve yüceliğin en
üstün tevazu misallerini görelim.
Kadim âlemi ellerinde dürüp büken hak
erlerini müşahede edelim. İşte bunlar, Rabbin birliğini ve halkın
hürriyetini ilân eden şanlı süvarilerdir.
|