Yeryüzü Yıldızları 60 Seçkin Sahabenin Hayatı

 

ABDULLAH b. AMR b. HARÂM

Meleklerin Gölgelediği Adam


Ensârdan yetmiş kişi Resûlullah (s.a.v.)’le Birinci Akabe Biatı’nı yaparlarken, Abdullah b. Amr b. Harâm Ebû Cabir b. Abdullah da onlardan biriydi…

Resûlullah (s.a.v.) aralarından reislerini seçtiğinde Abdullah b. Amr reislerinden biriydi... Resûlullah (s.a.v.) onu kavmi Benî Seleme’ye reis seçti. Medine’ye döndüğünde canını, malını ve ailesini İslâm’ın hizmetine adadı. Resûlullah (s.a.v.)’in Medine’ye hicretinden sonra da Ebû Cabir gece gündüz Resûlullah (s.a.v.)’le birlikte olmakla mutluluk verici her şeyi elde etti…

Bedir savaşına bir mücahid olarak katıldı ve kahramanca çarpıştı. Uhud savaşında ise müslümanlar savaşmaya çıkmadan öleceğini görür gibi oldu. Geri dönmeyeceğine dair kuvvetli bir his içini kapladı. Kalbi neredeyse sevinçten uçuyordu. Yüce sahâbî, oğlu Cabir b. Abdullah’ı yanına çağırıp şöyle dedi: “Bu gazada öleceğimi zannediyorum. Belki de müslümanlardan ilk şehid ben olacağım.

Allah’a yemin ederim ki, Resûlullah (s.a.v.)’tan sonra senden başka daha çok sevdiğim birini ardımda bırakmıyorum... Borcum var, borcumu öde ve kardeşlerine hayrı tavsiye et…” Ertesi gün sabahleyin müslümanlar Kureyş ile karşılaşmak için çıktılar... Güven içindeki şehirlerine büyük bir orduyla saldırmak için gelen Kureyş ile... Şiddetli bir savaş başladı.

Resûlullah (s.a.v.)’in yerlerinde kalıp asla terk etmemelerini emrettiği okçular olmasaydı, müslümanlar daha başlangıçta neredeyse kesin bir zafer olabilecek olan çabuk bir galibiyet elde ettiler. Kureyş’e karşı bu ani zafer onları yanılttı; dağdaki yerlerini terk ederek kaçan ordunun ganimetlerini toplamaya koyuldular. Kureyş'in süvarileri, müslümanların arkasının tamamen açıkta kaldığını görünce hemen dağınıklıklarını toparlayıp, arkadan ani bir hücumla saldırdılar ve müslümanların zaferini yenilgiye dönüştürdüler...

Bu korkunç savaşta Abdullah b. Amr veda eden bir şehid gibi savaştı... Müslümanlar savaş sonrası şehitlerine bakmaya çıktıklarında... Abdullah b. Cabir de babasını aramaya koyuldu. Onu şehitleri arasında buldu ve müşrikler diğer kahramanları parçaladıkları gibi onu da parçalamışlardı…

Cabir ve ailesinden bazıları İslâm’ın şehidi Abdullah b. Amr b. Harâm için ağlamaya başladılar. Resûlullah (s.a.v.) onlara ağlarlarken rastladı ve şöyle dedi: “Onun için ağlasanız da ağlamasanız da melekler onu kanatlarıyla gölgeleyecektir..!”

Ebû Cabir’in imanı parlak ve sağlamdı… Allah yolunda ölme sevgisi bütün istek ve arzularının ötesindeydi.

Sonraları Resûlullah (s.a.v.) onun şehâdete olan büyük sevgisini tasvir eden büyük bir haber verdi... Resûlullah (s.a.v.) bir gün oğlu Cabir’e şöyle dedi: “Ey Cabir! Allah başkalarıyla sadece perde arkasından konuştu; ama babanla yüz yüze konuştu… Ona: “Ey kulum! Benden dile sana vereyim.” dedi. O: “Rabbim! Senin yolunda bir daha öldürülmek için beni tekrar dünyaya döndürmeni istiyorum.” dedi.

Allah ona: “Ben daha önce, ona bir daha geri döndürülmeyecekler, demiştim.” dedi. Bunun üzerine şöyle dedi: “Ey Rabbim! Benden sonrakilere (dünyadakilere) bize verdiğin nimeti haber ver.” Böylece Allah şu âyet-i kerîmeyi indirdi: “Allah yolunda öldürülenleri ölü zannetmeyin, onlar hayattadırlar ve Rablerinin yanında rızıklandırılmaktadırlar. Allah’ın, fazlından onlara verdiğiyle sevinç içindedirler ve ardlarından kendilerine yetişmeyenlere müjde verirler... Onlar için bir korku yoktur ve onlar üzülmezler...” (Âl-i İmrân, 169-170)

Uhud’da savaş sonrasında müslümanlar şehidlerini teşhis ederlerken... Abdullah b. Amr’ın ailesi onun cesedini tanıdığında… Hanımı onu ve onunla birlikte şehid olan kardeşini devesine yükleyip, defnetmek üzere onları Medine’ye götürdü. Bazı müslümanlar da şehidleri için aynı şeyi yaptılar. O sırada Resûlullah’ın tellalı arkalarından yetişip, emrini onlara bildirdi: “Ölüleri öldükleri yerlerinde gömünüz…” Böylece herkes şehidiyle geri döndü...

Resûlullah (s.a.v.), Allah ve Resûlü için mütevazi bir kurban olarak kıymetli canlarını feda eden ve Allah’a verdikleri sözde duran şehid ashabının defnedilmesiyle bizzat ilgilendi. Abdullah b. Harâm’ın defnedilme sırası gelince Resûlullah (s.a.v.) şöyle dedi: “Abdullah b. Amr ile Amr b. Cemûh’u aynı mezara gömün; çünkü onlar dünyada birbirlerini seviyorlardı…”

Şimdi...

Kıymetli iki şehidi karşılamak için o mutluluk dolu mezarın hazırlandığı sırada, gelin ikinci şehid Amr b. Cemûh’a sevgi dolu bir bakış atalım...