KÖK HARFLER: ش ك ر
ANLAM:
شَكَرَ : Birisine teşekkür etmek; bir yararı için onu övmek ya da methetmek; ona minnettar veya müteşekkir olmak, onun hayrını kabul etmek ve onu bolca zikretmek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
شَكَرَ | fiil-I | 46 | Şükretti | 54/35 |
شَاكِرٌ | isim | 14 | Şükreden | 76/3 |
مَشْكُورٌ | isim | 2 | Şükredilen (teşekküre layık olan) | 76/22 |
شَكُورٌ | isim | 10 | Çok şükreden, Allah’ın isimlerinden birisi: Kullarının az amellerine karşılık çok mükafat veren | 34/13 |
شُكْرٌ | isim | 1 | Şükretmek | 34/13 |
شُكُورٌ | isim | 2 | Şükretmek | 76/9 |
| Toplam | 75 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Şükür | شُكْر | Mutlu bir olay veya durumdan, yapılan bir iyilikten duyulan hoşnutluğu bildirme. |
Şekûr | شَكُور | Çok şükreden. |
Şâkir | شَاكِر | Allah’a şükreden. |
Şükrü | شُكْرِى | İyilik bilen. |
Şükriye | شُكْرِيَّة | İyilik bilen. |
Şükrân | شُكْرَان | İyilik bilme, gönül borcu, minnettarlık. |
Şükrâniyyet | شُكْرَانِيَّة | Şükranlık. |
Meşkûr | مَشْكُور | Şükre layık olan. |
Teşekkür | تَشَكُّر | Yapılan iyilikten memnun kalındığını bildirmek için söylenen şükür ifadesi. |
Müteşekkir | مُتـشَكِّر | Teşekkür eden, iyilik bilen. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
شَكَرَ : Fiil-I.
2:52 | ثُمَّ عَفَوْنَا عَنْكُمْ مِنْ بَعْدِ ذَٰلِكَ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | Sonra bunun ardından şükredesiniz diye sizi affetmiştik. * |
2:56 | ثُمَّ بَعَثْنَاكُمْ مِنْ بَعْدِ مَوْتِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | Sonra, şükredesiniz diye ölümünüzün ardından sizi tekrar dirilttik. * |
2:152 | فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُوا لِي وَلَا تَكْفُرُونِ |
Diyanet Meali: | Öyleyse yalnız beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin. * |
2:172 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَاشْكُرُوا لِلَّهِ |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! (Eğer siz ancak Allah’a kulluk ediyorsanız), size verdiğimiz rızıkların iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah’a şükredin. |
2:185 | وَلِتُكَبِّرُوا اللَّهَ عَلَىٰ مَا هَدَاكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | Bu da (sayıyı tamamlamanız) ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir. |
2:243 | وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | Ama insanların çoğu şükretmezler. |
3:123 | فَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | O hâlde Allah’a karşı gelmekten sakının ki şükretmiş olasınız. |
4:147 | مَا يَفْعَلُ اللَّهُ بِعَذَابِكُمْ إِنْ شَكَرْتُمْ وَآمَنْتُمْ |
Diyanet Meali: | Eğer şükreder ve iman ederseniz, Allah size niye azab etsin ki? |
5:6 | وَلَٰكِنْ يُرِيدُ لِيُطَهِّرَكُمْ وَلِيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | Fakat O, sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz. |
5:89 | كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | Allah, size âyetlerini işte böyle açıklıyor ki şükredesiniz. |
7:10 | وَجَعَلْنَا لَكُمْ فِيهَا مَعَايِشَ قَلِيلًا مَا تَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | Sizin için orada birçok geçim imkânları da yarattık. Ama siz ne kadar az şükrediyorsunuz! |
7:58 | كَذَٰلِكَ نُصَرِّفُ الْآيَاتِ لِقَوْمٍ يَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | Şükredecek bir toplum için biz âyetleri işte böyle değişik biçimlerde açıklıyoruz. |
8:26 | وَأَيَّدَكُمْ بِنَصْرِهِ وَرَزَقَكُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | (Derken Allah sizi barındırdı), yardımıyla destekledi ve sizi temiz şeylerden rızıklandırdı ki şükredesiniz. |
10:60 | إِنَّ اللَّهَ لَذُو فَضْلٍ عَلَى النَّاسِ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz Allah insanlara karşı çok lütufkârdır, fakat onların çoğu (O’nun nimetlerine) şükretmezler. |
12:38 | وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | “Fakat insanların çoğu şükretmezler.” |
14:7 | وَإِذْ تَأَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِنْ شَكَرْتُمْ لَأَزِيدَنَّكُمْ |
Diyanet Meali: | Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: “Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım.” |
14:37 | وَارْزُقْهُمْ مِنَ الثَّمَرَاتِ لَعَلَّهُمْ يَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | “Onları ürünlerden rızıklandır, umulur ki şükrederler.” |
16:14 | وَتَرَى الْفُلْكَ مَوَاخِرَ فِيهِ وَلِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | Gemilerin orada suyu yara yara gittiğini görürsün. (Bütün bunlar) O’nun lütfundan nasip aramanız ve şükretmeniz içindir. |
16:78 | وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | Şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler verdi. |
16:114 | فَكُلُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللَّهُ حَلَالًا طَيِّبًا وَاشْكُرُوا نِعْمَتَ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Artık Allah’ın size helâl ve temiz olarak verdiği rızıklardan yiyin. (Eğer yalnız O’na ibadet ediyorsanız), Allah’ın nimetine şükredin. |
22:36 | كَذَٰلِكَ سَخَّرْنَاهَا لَكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik. |
23:78 | وَهُوَ الَّذِي أَنْشَأَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ قَلِيلًا مَا تَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | Hâlbuki O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri yaratandır. Ne kadar az şükrediyorsunuz! * |
27:19 | وَقَالَ رَبِّ أَوْزِعْنِي أَنْ أَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّتِي أَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلَىٰ وَالِدَيَّ |
Diyanet Meali: | Dedi ki: “Ey Rabbim! Beni; bana ve ana babama verdiğin nimetlere şükretmeye sevk et!” |
27:40 | قَالَ هَٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبِّي لِيَبْلُوَنِي أَأَشْكُرُ أَمْ أَكْفُرُ |
Diyanet Meali: | Şöyle dedi: “Bu, şükür mü, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni denemek için, Rabbimin bana bir lütfudur.” |
27:40 | وَمَنْ شَكَرَ فَإِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِهِ وَمَنْ كَفَرَ فَإِنَّ رَبِّي غَنِيٌّ كَرِيمٌ |
Diyanet Meali: | “Kim şükrederse ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse (bilsin ki) Rabbim her bakımdan sınırsız zengindir, cömerttir.” |
27:40 | لِيَبْلُوَنِي أَأَشْكُرُ أَمْ أَكْفُرُ وَمَنْ شَكَرَ فَإِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِهِ |
Diyanet Meali: | “Bu, şükür mü, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni denemek için, (Rabbimin bana bir lütfudur). Kim şükrederse ancak kendisi için şükretmiş olur.” |
27:73 | وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | Ancak onların çoğu şükretmezler. |
28:73 | لِتَسْكُنُوا فِيهِ وَلِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | (Allah, rahmetinden ötürü geceyi) içinde dinlenesiniz; (gündüzü de), lütfundan isteyesiniz ve şükredesiniz diye (sizin için yarattı). |
29:17 | فَابْتَغُوا عِنْدَ اللَّهِ الرِّزْقَ وَاعْبُدُوهُ وَاشْكُرُوا لَهُ |
Diyanet Meali: | “Öyle ise rızkı Allah’ın katında arayın. O’na kulluk edin ve O’na şükredin.” |
30:46 | وَلِتَجْرِيَ الْفُلْكُ بِأَمْرِهِ وَلِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | (O, bunu), … emriyle gemilerin yol alması, O’nun lütfundan rızkınızı aramanız ve şükretmeniz için (yapar). |
31:12 | وَلَقَدْ آتَيْنَا لُقْمَانَ الْحِكْمَةَ أَنِ اشْكُرْ لِلَّهِ |
Diyanet Meali: | Andolsun, biz Lokmân’a “Allah’a şükret” diye hikmet verdik. |
31:12 | وَلَقَدْ آتَيْنَا لُقْمَانَ الْحِكْمَةَ أَنِ اشْكُرْ لِلَّهِ وَمَنْ يَشْكُرْ |
Diyanet Meali: | Andolsun, biz Lokmân’a “Allah’a şükret” diye hikmet verdik. Kim şükrederse… |
31:12 | فَإِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِهِ وَمَنْ كَفَرَ فَإِنَّ اللَّهَ غَنِيٌّ حَمِيدٌ |
Diyanet Meali: | Ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye lâyıktır. |
31:14 | أَنِ اشْكُرْ لِي وَلِوَالِدَيْكَ إِلَيَّ الْمَصِيرُ |
Diyanet Meali: | “Bana ve anne babana şükret. Dönüş banadır.” |
32:9 | وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ قَلِيلًا مَا تَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | Sizin için işitme, görme ve idrak duygularını yarattı. Ne kadar az şükrediyorsunuz! |
34:15 | كُلُوا مِنْ رِزْقِ رَبِّكُمْ وَاشْكُرُوا لَهُ بَلْدَةٌ طَيِّبَةٌ وَرَبٌّ غَفُورٌ |
Diyanet Meali: | “Rabbinizin rızkından yiyin ve O’na şükredin. Beldeniz güzel bir belde, Rabbiniz de çok bağışlayıcı bir Rabdir.” |
35:12 | وَتَرَى الْفُلْكَ فِيهِ مَوَاخِرَ لِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | Allah’ın lütfundan istemeniz ve şükretmeniz için gemilerin orada suyu yara yara gittiğini görürsün. |
36:35 | لِيَأْكُلُوا مِنْ ثَمَرِهِ وَمَا عَمِلَتْهُ أَيْدِيهِمْ أَفَلَا يَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | Meyvelerinden yesinler diye (biz orada hurmalıklar, üzüm bağları var ettik ve içlerinde pınarlar fışkırttık). Bunları onların elleri yapmış değildir. Hâlâ şükretmeyecekler mi? * |
36:73 | وَلَهُمْ فِيهَا مَنَافِعُ وَمَشَارِبُ أَفَلَا يَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar için bu hayvanlarda (daha pek çok) yararlar ve içecekler vardır. Hâlâ şükretmeyecekler mi? * |
39:7 | وَإِنْ تَشْكُرُوا يَرْضَهُ لَكُمْ وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ |
Diyanet Meali: | Eğer şükrederseniz sizin için buna razı olur. Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın yükünü yüklenmez. |
40:61 | إِنَّ اللَّهَ لَذُو فَضْلٍ عَلَى النَّاسِ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz Allah, insanlara karşı sonsuz iyilik sahibidir, fakat insanların çoğu şükretmezler. |
45:12 | لِتَجْرِيَ الْفُلْكُ فِيهِ بِأَمْرِهِ وَلِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | Allah, içinde gemilerin, emriyle akıp gitmesi, O’nun lütfunu aramanız ve şükretmeniz için (denizi sizin hizmetinize verendir). |
46:15 | قَالَ رَبِّ أَوْزِعْنِي أَنْ أَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّتِي أَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلَىٰ وَالِدَيَّ |
Diyanet Meali: | Şöyle der: “Bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi, bana ilham et.” |
54:35 | نِعْمَةً مِنْ عِنْدِنَا كَذَٰلِكَ نَجْزِي مَنْ شَكَرَ |
Diyanet Meali: | Katımızdan bir nimet olarak (bir seher vakti onları kurtardık). Şükredenleri işte böyle mükâfatlandırırız. * |
56:70 | لَوْ نَشَاءُ جَعَلْنَاهُ أُجَاجًا فَلَوْلَا تَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | Dileseydik onu acı bir su yapardık. O hâlde şükretseydiniz ya!. * |
67:23 | وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ قَلِيلًا مَا تَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | “(O, sizi yaratan) ve size kulaklar, gözler ve kalpler verendir. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!” |
شَاكِرٌ : İsim. İsm-i Fâil.
2:158 | وَمَنْ تَطَوَّعَ خَيْرًا فَإِنَّ اللَّهَ شَاكِرٌ عَلِيمٌ |
Diyanet Meali: | Her kim de gönlünden koparak bir hayır işlerse, şüphesiz Allah onu bilir, karşılığını verir. |
3:144 | وَمَنْ يَنْقَلِبْ عَلَىٰ عَقِبَيْهِ فَلَنْ يَضُرَّ اللَّهَ شَيْئًا وَسَيَجْزِي اللَّهُ الشَّاكِرِينَ |
Diyanet Meali: | Kim gerisin geriye dönerse, Allah’a hiçbir zarar veremez. Allah, şükredenleri mükâfatlandıracaktır. |
3:145 | وَمَنْ يُرِدْ ثَوَابَ الْآخِرَةِ نُؤْتِهِ مِنْهَا وَسَنَجْزِي الشَّاكِرِينَ |
Diyanet Meali: | Kim de ahiret mükâfatını isterse, ona da ondan veririz. Biz şükredenleri mükâfatlandıracağız. |
4:147 | وَكَانَ اللَّهُ شَاكِرًا عَلِيمًا |
Diyanet Meali: | Allah, şükrün karşılığını verendir, hakkıyla bilendir. |
6:53 | أَلَيْسَ اللَّهُ بِأَعْلَمَ بِالشَّاكِرِينَ |
Diyanet Meali: | Allah, şükreden kullarını daha iyi bilen değil mi? |
6:63 | لَئِنْ أَنْجَانَا مِنْ هَٰذِهِ لَنَكُونَنَّ مِنَ الشَّاكِرِينَ |
Diyanet Meali: | “Eğer bizi bundan kurtarırsa, elbette şükredenlerden olacağız.” |
7:17 | وَلَا تَجِدُ أَكْثَرَهُمْ شَاكِرِينَ |
Diyanet Meali: | “Ve sen onların çoğunu şükreden (kimse)ler bulamayacaksın.” |
7:144 | فَخُذْ مَا آتَيْتُكَ وَكُنْ مِنَ الشَّاكِرِينَ |
Diyanet Meali: | “Öyleyse sana verdiğimi al ve şükredenlerden ol.” |
7:189 | لَئِنْ آتَيْتَنَا صَالِحًا لَنَكُونَنَّ مِنَ الشَّاكِرِينَ |
Diyanet Meali: | “Eğer bize iyi ve sağlıklı bir çocuk verirsen, elbette şükredenlerden olacağız.” |
10:22 | لَئِنْ أَنْجَيْتَنَا مِنْ هَٰذِهِ لَنَكُونَنَّ مِنَ الشَّاكِرِينَ |
Diyanet Meali: | “Andolsun, eğer bizi bundan kurtarırsan, mutlaka şükredenlerden olacağız.” |
16:121 | شَاكِرًا لِأَنْعُمِهِ اجْتَبَاهُ وَهَدَاهُ إِلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ |
Diyanet Meali: | O’nun nimetlerine şükreden bir önderdi. Allah, onu seçmiş ve doğru yola iletmişti. * |
21:80 | فَهَلْ أَنْتُمْ شَاكِرُونَ |
Diyanet Meali: | Şimdi siz şükrediyor musunuz? |
39:66 | بَلِ اللَّهَ فَاعْبُدْ وَكُنْ مِنَ الشَّاكِرِينَ |
Diyanet Meali: | Hayır, yalnız Allah’a ibadet et ve şükredenlerden ol. * |
76:3 | إِنَّا هَدَيْنَاهُ السَّبِيلَ إِمَّا شَاكِرًا وَإِمَّا كَفُورًا |
Diyanet Meali: | Şüphesiz biz onu (ömür boyu yürüyeceği) yola koyduk. O bu yolu ya şükrederek ya da nankörlük ederek kat eder. * |
مَشْكُورٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl.
17:19 | فَأُولَٰئِكَ كَانَ سَعْيُهُمْ مَشْكُورًا |
Diyanet Meali: | şte bunların çalışmalarının karşılığı verilir. |
76:22 | إِنَّ هَٰذَا كَانَ لَكُمْ جَزَاءً وَكَانَ سَعْيُكُمْ مَشْكُورًا |
Diyanet Meali: | Onlara şöyle denecektir: “Şüphesiz bu sizin için bir mükâfattır. Çalışma ve çabanız makbul görülmüştür.” * |
شَكُورٌ : İsim.
14:5 | إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır. |
17:3 | ذُرِّيَّةَ مَنْ حَمَلْنَا مَعَ نُوحٍ إِنَّهُ كَانَ عَبْدًا شَكُورًا |
Diyanet Meali: | Ey kendilerini Nûh ile birlikte (gemide) taşıdığımız kimselerin çocukları! Gerçek şu ki, o çok şükreden bir kuldu. * |
31:31 | لِيُرِيَكُمْ مِنْ آيَاتِهِ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ |
Diyanet Meali: | (Allah, bunu) âyetlerinden bir kısmını size göstermek için (yapmaktadır). Şüphesiz ki bunda hakkıyla sabreden, hakkıyla şükreden herkes için ibretler vardır. |
34:13 | اعْمَلُوا آلَ دَاوُودَ شُكْرًا وَقَلِيلٌ مِنْ عِبَادِيَ الشَّكُورُ |
Diyanet Meali: | Ey Davûd ailesi, şükredin! Kullarımdan şükredenler pek azdır. |
34:19 | وَمَزَّقْنَاهُمْ كُلَّ مُمَزَّقٍ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ |
Diyanet Meali: | Ve kendilerini darmadağın ettik. Şüphesiz ki bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır. |
35:30 | لِيُوَفِّيَهُمْ أُجُورَهُمْ وَيَزِيدَهُمْ مِنْ فَضْلِهِ إِنَّهُ غَفُورٌ شَكُورٌ |
Diyanet Meali: | Allah, kendilerine mükâfatlarını tam olarak versin ve kendi lütfundan daha da artırsın diye (böyle yaparlar). Şüphesiz O, çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir. * |
35:34 | إِنَّ رَبَّنَا لَغَفُورٌ شَكُورٌ |
Diyanet Meali: | “Şüphesiz Rabbimiz çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir.” |
42:23 | وَمَنْ يَقْتَرِفْ حَسَنَةً نَزِدْ لَهُ فِيهَا حُسْنًا إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ شَكُورٌ |
Diyanet Meali: | Kim güzel bir iş yaparsa, onun iyiliğini artırırız. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir. |
42:33 | إِنْ يَشَأْ يُسْكِنِ الرِّيحَ فَيَظْلَلْنَ رَوَاكِدَ عَلَىٰ ظَهْرِهِ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ |
Diyanet Meali: | O, dilerse rüzgârı durdurur da onlar denizin üstünde durakalırlar. Elbette bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır. * |
64:17 | وَاللَّهُ شَكُورٌ حَلِيمٌ |
Diyanet Meali: | Allah, şükrün karşılığını verendir, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir). |
شُكْرٌ : İsim.
34:13 | اعْمَلُوا آلَ دَاوُودَ شُكْرًا وَقَلِيلٌ مِنْ عِبَادِيَ الشَّكُورُ |
Diyanet Meali: | Ey Davûd ailesi, şükredin! Kullarımdan şükredenler pek azdır. |
شُكُورٌ : İsim.
25:62 | وَهُوَ الَّذِي جَعَلَ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ خِلْفَةً لِمَنْ أَرَادَ أَنْ يَذَّكَّرَ أَوْ أَرَادَ شُكُورًا |
Diyanet Meali: | O, öğüt almak isteyen ve çok şükredici olmayı dileyen kimseler için geceyi ve gündüzü birbiri ardınca getirendir. * |
76:9 | إِنَّمَا نُطْعِمُكُمْ لِوَجْهِ اللَّهِ لَا نُرِيدُ مِنْكُمْ جَزَاءً وَلَا شُكُورًا |
Diyanet Meali: | (Yedirdikleri kimselere şöyle derler:) “Biz size sırf Allah rızası için yediriyoruz. Sizden bir karşılık ve bir teşekkür beklemiyoruz.” * |