CİN SURESİ            ANASAYFAYA DÖN

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ


SAYFA 572
Ayet 1 Arapça Ayet
قُلۡde kiأُوحِيَvahyolunduإِلَيَّbanaأَنَّهُgerçektenٱسۡتَمَعَ(Kur'an) dinledikleriنَفَرٞbir topluluğunمِّنَcin(ler)denٱلۡجِنِّ*فَقَالُوٓاْve dedikleriإِنَّاşüphesiz bizسَمِعۡنَاdinledikقُرۡءَانًاbir Kur'anعَجَبٗاharikulade güzel
 
ANLAMI
De ki: "Cinlerden bir topluluğun Kuran'ı dinlediği bana vahyolundu; onlar şöyle demişlerdir;" "Doğrusu biz, doğru yola götüren, hayrete düşüren bir Kuran dinledik de ona inandık; biz, Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız."
Ayet 2 Arapça Ayet
يَهۡدِيٓiletiyorإِلَىdoğru yolaٱلرُّشۡدِ*فَـَٔامَنَّاve inandıkبِهِۦۖonaوَلَنartıkنُّشۡرِكَortak koşmayacağızبِرَبِّنَآRabbimizeأَحَدٗاhiç kimseyi
 
ANLAMI
De ki: "Cinlerden bir topluluğun Kuran'ı dinlediği bana vahyolundu; onlar şöyle demişlerdir;" "Doğrusu biz, doğru yola götüren, hayrete düşüren bir Kuran dinledik de ona inandık; biz, Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız."
Ayet 3 Arapça Ayet
وَأَنَّهُۥdoğrusu OتَعَٰلَىٰyücedirجَدُّşanıرَبِّنَاRabbimizinمَاO edinmemiştirٱتَّخَذَ*صَٰحِبَةٗوَلَاve ne deوَلَدٗاçocuk
 
ANLAMI
"Doğrusu Rabbimizin yüceliği her yücelikten üstündür. O, zevce ve çocuk edinmemiştir."
Ayet 4 Arapça Ayet
وَأَنَّهُۥgerçek şu kiكَانَidiيَقُولُsöylüyorسَفِيهُنَاbizim beyinsizعَلَىhakkındaٱللَّهِAllahشَطَطٗاsaçma şeyler
 
ANLAMI
"Doğrusu aramızdaki beyinsiz, Allah'a karşı yalanlar uyduruyordu."
Ayet 5 Arapça Ayet
وَأَنَّاve elbette bizظَنَنَّآsanmıştıkأَنaslaلَّن*تَقُولَsöylemeyecekleriniٱلۡإِنسُinsanlarınوَٱلۡجِنُّve cinlerinعَلَىkarşıٱللَّهِAllah'aكَذِبٗاyalan
 
ANLAMI
"Doğrusu insanların ve cinlerin Allah'a karşı yalan uydurabileceklerini sanmazdık."
Ayet 6 Arapça Ayet
وَأَنَّهُۥve doğrusuكَانَidiرِجَالٞ(bazı) erkeklerمِّنَinsanlardanٱلۡإِنسِ*يَعُوذُونَsığınırlardıبِرِجَالٖbazı erkeklereمِّنَcinlerdenٱلۡجِنِّ*فَزَادُوهُمۡve onların artırırlardıرَهَقٗاşımarıklığını
 
ANLAMI
"Gerçekten, bir takım insanlar, cinlerin bir takımına sığınırlardı da onların azgınlıklarını artırırlardı."
Ayet 7 Arapça Ayet
وَأَنَّهُمۡve onlar daظَنُّواْsanmışlardıكَمَاgibiظَنَنتُمۡsizin sandığınızأَنaslaلَّن*يَبۡعَثَdiriltmeyeceğiniٱللَّهُAllah'ınأَحَدٗاhiç kimseyi
 
ANLAMI
"Doğrusu, onlar da sizin, Allah'ın kimseyi yeniden diriltmeyeceğinizi sandığınız gibi sanıda bulunmuşlardı."
Ayet 8 Arapça Ayet
وَأَنَّاve elbette bizلَمَسۡنَاdokundukٱلسَّمَآءَgöğeفَوَجَدۡنَٰهَاve onu buldukمُلِئَتۡdoldurulmuşحَرَسٗاbekçilerleشَدِيدٗاkuvvetliوَشُهُبٗاve ışınlarla
 
ANLAMI
"Doğrusu biz göğü yokladık; onu sert bekçiler ve kayan ateşlerle (ışınlarla) doldurulmuş bulduk."
Ayet 9 Arapça Ayet
وَأَنَّاve elbette bizكُنَّاidikنَقۡعُدُotururمِنۡهَاonunمَقَٰعِدَoturma yerlerindeلِلسَّمۡعِۖdinlemeğe mahsusفَمَنartık kimيَسۡتَمِعِdinlemek isteseٱلۡأٓنَşimdiيَجِدۡbulurلَهُۥkendisiniشِهَابٗاbir ışınرَّصَدٗاgözetleyen
 
ANLAMI
"Doğrusu biz, göğün dinleyebileceğimiz bir yerinde otururduk; ama şimdi kim dinleyecek olsa, kendisini gözleyen bir ateş (ışın) buluyor."
Ayet 10 Arapça Ayet
وَأَنَّاve elbette bizلَاbilmiyoruzنَدۡرِيٓ*أَشَرٌّkötülük müأُرِيدَistendiبِمَنolanlaraفِيyeryüzündeٱلۡأَرۡضِ*أَمۡyoksaأَرَادَdilediبِهِمۡonlarıرَبُّهُمۡRabbleriرَشَدٗاdoğruya iletmek (mi?)
 
ANLAMI
"Yeryüzünde olanlara kötülük mü murad edildi, yahut Rableri onlara bir iyilik mi dilemiştir, doğrusu biz bilemeyiz."
Ayet 11 Arapça Ayet
وَأَنَّاbize gelinceمِنَّاbizden vardırٱلصَّـٰلِحُونَiyiler (de)وَمِنَّاve bizden vardırدُونَbaşkası (da)ذَٰلِكَۖbundanكُنَّاbizطَرَآئِقَyollardayızقِدَدٗاçeşitli
 
ANLAMI
"Doğrusu aramızda iyiler de vardır, bundan aşağı bulunanlar da vardır. Biz, türlü türlü yolda olan topluluklardık."
Ayet 12 Arapça Ayet
وَأَنَّاbizظَنَنَّآanladıkأَنaslaلَّن*نُّعۡجِزَaciz bırakamayacağımızıٱللَّهَAllah'ıفِيyeryüzündeٱلۡأَرۡضِ*وَلَنve aslaنُّعۡجِزَهُۥO'nu aciz bırakamayacağımızıهَرَبٗاkaçmakla
 
ANLAMI
"Yeryüzünde kalsak da Allah'ı aciz bırakamayacağımız, başka yere kaçsak da, O'nu aciz kılamayacağımız gerçeğini şüphesiz anladık."
Ayet 13 Arapça Ayet
وَأَنَّاbizلَمَّاne zaman kiسَمِعۡنَاişitinceٱلۡهُدَىٰٓyol gösteren (Kur'an)ıءَامَنَّاinandıkبِهِۦۖonaفَمَنartık kimيُؤۡمِنۢinanırsaبِرَبِّهِۦRabbineفَلَاkorkmazيَخَافُ*بَخۡسٗاeksik verilmesindenوَلَاve ne deرَهَقٗاkötülük edilmesinden
 
ANLAMI
"Şüphesiz, doğruluk rehberi olan Kuran'ı dinlediğimizde ona inandık; kim Rabbine inanırsa, o, ecrinin eksiltileceğinden ve kendisine haksızlık edileceğinden korkmaz."
SAYFA 573
Ayet 14 Arapça Ayet
وَأَنَّاve elbette bizمِنَّاbizden vardırٱلۡمُسۡلِمُونَmüslümanlarوَمِنَّاve bizden vardırٱلۡقَٰسِطُونَۖdoğru yoldan sapanlarفَمَنۡartık kimlerأَسۡلَمَmüslüman olursaفَأُوْلَـٰٓئِكَişte onlarتَحَرَّوۡاْaramışlardırرَشَدٗاdoğru yolu
 
ANLAMI
"İçimizde, kendini Allah'a vermiş olanlar da, yazık edenler de vardır. Kendini Allah'a veren kimseler, işte onlar, doğru yolu arayanlar, ona layık olanlardır."
Ayet 15 Arapça Ayet
وَأَمَّاiseٱلۡقَٰسِطُونَhak yoldan sapanlarفَكَانُواْolmuşlardırلِجَهَنَّمَcehennemeحَطَبٗاodun
 
ANLAMI
"Kendilerine yazık edenlere gelince; onlar, cehennemin odunları oldular."
Ayet 16 Arapça Ayet
وَأَلَّوِve şayetٱسۡتَقَٰمُواْdoğru gitselerdiعَلَىyoldaٱلطَّرِيقَةِ*لَأَسۡقَيۡنَٰهُمonları sulardıkمَّآءًsu ileغَدَقٗاbol
 
ANLAMI
Ama doğru yola girmiş olsalardı, onları bu hususta denememiz için onlara bol su içirirdik; kim Rabbini anmaktan yüz çevirirse, Rabbi onu gittikçe artan bir azaba uğratır.
Ayet 17 Arapça Ayet
لِّنَفۡتِنَهُمۡonları sınayalım diyeفِيهِۚonunlaوَمَنve kimيُعۡرِضۡyüz çevirirseعَنanmaktanذِكۡرِ*رَبِّهِۦRabbiniيَسۡلُكۡهُonu sokarعَذَابٗاbir azabaصَعَدٗاalt eden
 
ANLAMI
Ama doğru yola girmiş olsalardı, onları bu hususta denememiz için onlara bol su içirirdik; kim Rabbini anmaktan yüz çevirirse, Rabbi onu gittikçe artan bir azaba uğratır.
Ayet 18 Arapça Ayet
وَأَنَّve şüphesizٱلۡمَسَٰجِدَmescidlerلِلَّهِAllah'a mahsusturفَلَاartıkتَدۡعُواْyalvarmayınمَعَile beraberٱللَّهِAllahأَحَدٗاhiç kimseye
 
ANLAMI
Mescidler şüphesiz Allah'ındır, öyleyse oralarda Allah'a yalvarırken başkasını katmayın.
Ayet 19 Arapça Ayet
وَأَنَّهُۥve şüphesizلَمَّاne zaman kiقَامَkalktığındaعَبۡدُkuluٱللَّهِAllah'ınيَدۡعُوهُO'na yalvarıncaكَادُواْnerdeyseيَكُونُونَoluyorlardıعَلَيۡهِonun üzerineلِبَدٗاkeçe gibi birbirlerine geçecek
 
ANLAMI
Allah'ın kulu Muhammed, O'na yalvarmak, namaz kılmak için kalkınca, nerdeyse, çevresinde keçeleşirler, birbirlerine girerlerdi.
Ayet 20 Arapça Ayet
قُلۡde kiإِنَّمَآancakأَدۡعُواْben yalvarırımرَبِّيRabbimeوَلَآveأُشۡرِكُortak koşmamبِهِۦٓO'naأَحَدٗاhiç kimseyi
 
ANLAMI
De ki: "Ben sadece Rabbime yalvarırım ve O'na kimseyi ortak koşmam."
Ayet 21 Arapça Ayet
قُلۡde kiإِنِّيelbette benلَآsahip değilimأَمۡلِكُ*لَكُمۡsize (vermeye)ضَرّٗاzararوَلَاve ne deرَشَدٗاakıl
 
ANLAMI
De ki: "Ben size zarar vermeye de iyilik yapmaya da kadir değilim."
Ayet 22 Arapça Ayet
قُلۡde kiإِنِّيelbette beniلَنkurtaramazيُجِيرَنِي*مِنَAllahtanٱللَّهِ*أَحَدٞhiç kimseوَلَنۡve aslaأَجِدَbulamamمِنondan başkaدُونِهِۦ*مُلۡتَحَدًاsığınacak kimse
 
ANLAMI
De ki: "Beni kimse Allah'a karşı savunamaz ve ben O'ndan başka bir sığınak bulamam."
Ayet 23 Arapça Ayet
إِلَّاsadece (yapabileceğim)بَلَٰغٗاduyurmaktırمِّنَAllahtanٱللَّهِ*وَرِسَٰلَٰتِهِۦۚve O'nun elçiliğidirوَمَنartık kimيَعۡصِbaş kaldırırsaٱللَّهَAllah'aوَرَسُولَهُۥve Elçisineفَإِنَّşüphesizلَهُۥona vardırنَارَateşiجَهَنَّمَcehennemخَٰلِدِينَsürekli kalacağıفِيهَآiçindeأَبَدًاebedi
 
ANLAMI
"Benim yaptığım yalnız, Allah katından olanı, O'nun gönderdiklerini tebliğdir. Allah'a ve Peygamberine kim karşı gelirse ona, içinde sonsuz ve temelli kalınacak cehennem ateşi vardır."
Ayet 24 Arapça Ayet
حَتَّىٰٓnihayetإِذَاzamanرَأَوۡاْgördükleriمَاşeyiيُوعَدُونَkendilerine va'dedilenفَسَيَعۡلَمُونَbileceklerdirمَنۡkiminأَضۡعَفُdaha zayıftırنَاصِرٗاyardım edeniوَأَقَلُّve daha azdırعَدَدٗاsayıca
 
ANLAMI
Sonunda, kendilerine söz verileni gördükleri zaman, kimin yardımcısının daha güçsüz ve sayısının daha az olduğunu bileceklerdir.
Ayet 25 Arapça Ayet
قُلۡde kiإِنۡhayırأَدۡرِيٓbilmemأَقَرِيبٞyakın mıdır?مَّاşeyتُوعَدُونَsize söylenenأَمۡyoksaيَجۡعَلُkoyacak (mıdır?)لَهُۥonun içinرَبِّيٓRabbimأَمَدًاuzun bir süre
 
ANLAMI
De ki: Size söz verilen yakın mıdır, yoksa Rabbim onu uzun süreli mi kılmıştır ben bilmem."
Ayet 26 Arapça Ayet
عَٰلِمُbilendirٱلۡغَيۡبِgaybıفَلَاgöstermezيُظۡهِرُ*عَلَىٰgizli bilgisiniغَيۡبِهِۦٓ*أَحَدًاkimseye
 
ANLAMI
Görülmeyeni bilen Allah, görülmeyene kimseyi muttali kılmaz.
Ayet 27 Arapça Ayet
إِلَّاancak (gösterir)مَنِkimseyeٱرۡتَضَىٰrazı olduğuمِنelçidenرَّسُولٖ*فَإِنَّهُۥçünkü Oيَسۡلُكُsevk ederمِنۢönüneبَيۡنِ*يَدَيۡهِönüneوَمِنۡveخَلۡفِهِۦarkasınaرَصَدٗاgözetleyiciler
 
ANLAMI
Ancak peygamberlerden, bildirmek istediği bunun dışındadır. Rablerinin bildirilerini tebliğ etmelerini ortaya koymak için her peygamberin önünden ve ardından gözcüler salar; onların yaptıklarını ilmiyle kuşatır ve herşeyi bir bir sayar.
Ayet 28 Arapça Ayet
لِّيَعۡلَمَbilsin diyeأَنelbetteقَدۡ*أَبۡلَغُواْduyurduklarınıرِسَٰلَٰتِrisaletiniرَبِّهِمۡRablerininوَأَحَاطَve kuşatmıştırبِمَاherşeyiلَدَيۡهِمۡonlarda bulunanوَأَحۡصَىٰve saymıştırكُلَّherشَيۡءٍşeyiعَدَدَۢاbir bir
 
ANLAMI
Ancak peygamberlerden, bildirmek istediği bunun dışındadır. Rablerinin bildirilerini tebliğ etmelerini ortaya koymak için her peygamberin önünden ve ardından gözcüler salar; onların yaptıklarını ilmiyle kuşatır ve herşeyi bir bir sayar.