RUM SURESİ            ANASAYFAYA DÖN

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ


Ayet 1
 Arapça Ayet
الٓمٓElif Lâm Mîm
 
ANLAMI
Elif, Lam, Mim.
Ayet 2 Arapça Ayet
غُلِبَتِyenildiٱلرُّومُRum(lar)
 
ANLAMI
Rumlar en yakın bir yerde yenildiler. Onlar bu yenilgilerinden bir kaç yıl sonra galip geleceklerdir. İş, eninde sonunda Allah'a aittir. İşte o gün, inananlar, istediğine yardım eden Allah'ın yardımına sevineceklerdir. O güçlüdür, merhametlidir.
Ayet 3 Arapça Ayet
فِيٓen yakınأَدۡنَى*ٱلۡأَرۡضِbir yerdeوَهُمve onlarمِّنۢsonraبَعۡدِ*غَلَبِهِمۡyenilgilerindenسَيَغۡلِبُونَyeneceklerdir
 
ANLAMI
Rumlar en yakın bir yerde yenildiler. Onlar bu yenilgilerinden bir kaç yıl sonra galip geleceklerdir. İş, eninde sonunda Allah'a aittir. İşte o gün, inananlar, istediğine yardım eden Allah'ın yardımına sevineceklerdir. O güçlüdür, merhametlidir.
Ayet 4 Arapça Ayet
فِيiçindeبِضۡعِbirkaçسِنِينَۗyılلِلَّهِAllah'ındırٱلۡأَمۡرُemirمِن(bundan) önceقَبۡلُ*وَمِنۢveبَعۡدُۚsonraوَيَوۡمَئِذٖve o günيَفۡرَحُsevinir(ler)ٱلۡمُؤۡمِنُونَmü'minler
 
ANLAMI
Rumlar en yakın bir yerde yenildiler. Onlar bu yenilgilerinden bir kaç yıl sonra galip geleceklerdir. İş, eninde sonunda Allah'a aittir. İşte o gün, inananlar, istediğine yardım eden Allah'ın yardımına sevineceklerdir. O güçlüdür, merhametlidir.
Ayet 5 Arapça Ayet
بِنَصۡرِyardımıyleٱللَّهِۚAllah'ınيَنصُرُyardım ederمَنkimseyeيَشَآءُۖdilediğiوَهُوَve Oٱلۡعَزِيزُgaliptirٱلرَّحِيمُesirgeyendir
 
ANLAMI
Rumlar en yakın bir yerde yenildiler. Onlar bu yenilgilerinden bir kaç yıl sonra galip geleceklerdir. İş, eninde sonunda Allah'a aittir. İşte o gün, inananlar, istediğine yardım eden Allah'ın yardımına sevineceklerdir. O güçlüdür, merhametlidir.
SAYFA 405
Ayet 6 Arapça Ayet
وَعۡدَva'didirٱللَّهِۖAllah'ınلَاcaymazيُخۡلِفُ*ٱللَّهُAllahوَعۡدَهُۥva'dindenوَلَٰكِنَّfakatأَكۡثَرَçoğuٱلنَّاسِinsanlarınلَاbilmezlerيَعۡلَمُونَ*
 
ANLAMI
Bu, Allah'ın vaadidir; Allah verdiği sözden caymaz, fakat insanların çoğu bilmezler.
Ayet 7 Arapça Ayet
يَعۡلَمُونَbilirlerظَٰهِرٗاdış yüzünüمِّنَhayatınınٱلۡحَيَوٰةِ*ٱلدُّنۡيَاdünyaوَهُمۡve onlarعَنِahirettenٱلۡأٓخِرَةِ*هُمۡonlarغَٰفِلُونَgafildirler
 
ANLAMI
Onlar, dünya hayatının görülen kısmını bilirler. Onlar, ahiretten habersizdirler.
Ayet 8 Arapça Ayet
أَوَلَمۡhiç düşünmediler mi?يَتَفَكَّرُواْ*فِيٓiçlerindeأَنفُسِهِمۗkendiمَّاyaratmamıştırخَلَقَ*ٱللَّهُAllahٱلسَّمَٰوَٰتِgöklerdeوَٱلۡأَرۡضَve yerdeوَمَاve bulunanlarıبَيۡنَهُمَآbu ikisi arasındaإِلَّاdışındaبِٱلۡحَقِّhak olmasıوَأَجَلٖve bir süreمُّسَمّٗىۗbelirtilmiştirوَإِنَّve şüphesizكَثِيرٗاçoğuمِّنَinsanlardanٱلنَّاسِ*بِلِقَآيِٕkavuşmayıرَبِّهِمۡRabblerineلَكَٰفِرُونَinkar etmektedirler
 
ANLAMI
Kendi kendilerine, Allah'ın gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları, gerçek olarak ve belirli bir süre için yarattığını düşünmezler mi Doğrusu insanların çoğu, Rablerine kavuşacaklarını inkar ederler.
Ayet 9 Arapça Ayet
أَوَلَمۡgezmediler mi?يَسِيرُواْ*فِيyeryüzündeٱلۡأَرۡضِ*فَيَنظُرُواْbaksınlarكَيۡفَnasılكَانَolduğunaعَٰقِبَةُsonununٱلَّذِينَkimselerinمِنkendilerinden öncekiقَبۡلِهِمۡۚ*كَانُوٓاْidilerأَشَدَّdaha güçlüمِنۡهُمۡkendilerindenقُوَّةٗkuvvet bakımındanوَأَثَارُواْalt-üst etmişlerdiٱلۡأَرۡضَtoprağıوَعَمَرُوهَآve onu imar etmişlerdiأَكۡثَرَdaha çokمِمَّاbunların imar ettiklerindenعَمَرُوهَا*وَجَآءَتۡهُمۡonlara gelmiştiرُسُلُهُمelçilerبِٱلۡبَيِّنَٰتِۖdelillerleفَمَاfakatكَانَdeğildiٱللَّهُAllahلِيَظۡلِمَهُمۡonlara zulmedecekوَلَٰكِنfakatكَانُوٓاْonlarأَنفُسَهُمۡkendi kendilerineيَظۡلِمُونَzulmediyorlardı
 
ANLAMI
Yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden önce geçmiş kimselerin sonlarının nasıl olduğuna bakmazlar mı Ki onlar kendilerinden daha kuvvetli idiler, yeryüzünü kazıp alt üst ederek onlardan çok imar etmiş kimseydiler ve onlara belgelerle peygamberler gelmişti. Böylece Allah onlara zulmetmiyor, onlar kendilerine zulmediyorlardı.
Ayet 10 Arapça Ayet
ثُمَّsonraكَانَolduعَٰقِبَةَsonuٱلَّذِينَkimselerinأَسَـٰٓـُٔواْkötülük eden(lerin)ٱلسُّوٓأَىٰٓçok kötüأَنçünküكَذَّبُواْyalanladılarبِـَٔايَٰتِayetleriniٱللَّهِAllah'ınوَكَانُواْve -idilerبِهَاonlarlaيَسۡتَهۡزِءُونَ*
 
ANLAMI
Sonra Allah'ın ayetlerini yalan sayıp, onları alaya alarak kötülük yapanların sonu pek kötü oldu.
Ayet 11 Arapça Ayet
ٱللَّهُAllahيَبۡدَؤُاْbaşlarٱلۡخَلۡقَyaratmağaثُمَّsonraيُعِيدُهُۥonu devam ettirirثُمَّsonraإِلَيۡهِO'naتُرۡجَعُونَdöndürülürsünüz
 
ANLAMI
Allah önce yaratır, ölümünden sonra tekrar diriltir. Sonunda O'na döneceksiniz.
Ayet 12 Arapça Ayet
وَيَوۡمَve günتَقُومُbaşladığıٱلسَّاعَةُsa'atيُبۡلِسُsusarlarٱلۡمُجۡرِمُونَsuçlular
 
ANLAMI
Kıyamet koptuğu gün suçlular umutsuz kalıverirler.
Ayet 13 Arapça Ayet
وَلَمۡveيَكُنolmazلَّهُمkendilerineمِّنortaklarındanشُرَكَآئِهِمۡ*شُفَعَـٰٓؤُاْhiçbir şefa'atçiوَكَانُواْo zaman oldularبِشُرَكَآئِهِمۡortaklarınıكَٰفِرِينَinkar eder(ler)
 
ANLAMI
Koştukları ortakları artık şefaatçileri değildir; ortaklarını inkar ederler.
Ayet 14 Arapça Ayet
وَيَوۡمَve günتَقُومُbaşladığıٱلسَّاعَةُsa'atيَوۡمَئِذٖo günيَتَفَرَّقُونَayrılırlar
 
ANLAMI
Kıyamet koptuğu gün, işte o gün, darmadağın olurlar.
Ayet 15 Arapça Ayet
فَأَمَّاancakٱلَّذِينَkimselerءَامَنُواْinanan(lar)وَعَمِلُواْve yapanlarٱلصَّـٰلِحَٰتِiyi işlerفَهُمۡonlarفِيiçindeرَوۡضَةٖbir bahçeيُحۡبَرُونَneş'elendirilirler
 
ANLAMI
Ama inanıp yararlı iş işleyenler, ağırlanacakları bir cennette bulunurlar.
SAYFA 406
Ayet 16 Arapça Ayet
وَأَمَّاfakatٱلَّذِينَkimselerكَفَرُواْinkar eden(ler)وَكَذَّبُواْve yalanlayanlarبِـَٔايَٰتِنَاayetlerimiziوَلِقَآيِٕve buluşmasınıٱلۡأٓخِرَةِahiretفَأُوْلَـٰٓئِكَonlar daفِيiçineٱلۡعَذَابِazabınمُحۡضَرُونَgetirilirler
 
ANLAMI
İnkar edip, ayetlerimizi ve ahirette Bana kavuşmayı yalanlayanlara gelince, işte onlar azabla yüzyüze bırakılırlar.
Ayet 17 Arapça Ayet
فَسُبۡحَٰنَöyle ise tesbih edinٱللَّهِAllah'ıحِينَzamanتُمۡسُونَakşama girdiğinizوَحِينَve zamanتُصۡبِحُونَsabaha erdiğiniz
 
ANLAMI
Akşamlarken ve sabahlarken, öğle ve ikindi vaktinde Allah'ı -ki göklerde ve yerde hamd O'na mahsustur- tesbih edin, namaz kılın.
Ayet 18 Arapça Ayet
وَلَهُO'na mahsusturٱلۡحَمۡدُhamdفِيgöklerdeٱلسَّمَٰوَٰتِ*وَٱلۡأَرۡضِve yerdeوَعَشِيّٗاve günün sonundaوَحِينَve zamanتُظۡهِرُونَöğleye erdiğiniz
 
ANLAMI
Akşamlarken ve sabahlarken, öğle ve ikindi vaktinde Allah'ı -ki göklerde ve yerde hamd O'na mahsustur- tesbih edin, namaz kılın.
Ayet 19 Arapça Ayet
يُخۡرِجُçıkarırٱلۡحَيَّdiriمِنَölüdenٱلۡمَيِّتِ*وَيُخۡرِجُve çıkarırٱلۡمَيِّتَölüمِنَdiridenٱلۡحَيِّ*وَيُحۡيِve diriltirٱلۡأَرۡضَyeriبَعۡدَsonraمَوۡتِهَاۚölümündenوَكَذَٰلِكَişte siz de öyleتُخۡرَجُونَçıkarılacaksınız
 
ANLAMI
O, ölüden diri çıkarır, diriden ölü çıkarır; yeryüzünü ölümünden sonra O canlandırır. Ey insanlar! İşte siz de böylece diriltileceksiniz.
Ayet 20 Arapça Ayet
وَمِنۡO'nun ayetlerinden (biri)ءَايَٰتِهِۦٓ*أَنۡsizi yaratmasıdırخَلَقَكُم*مِّنtopraktanتُرَابٖ*ثُمَّsonraإِذَآbir de bakarsın kiأَنتُمsizبَشَرٞinsan(lar)تَنتَشِرُونَyayılıyorsunuz
 
ANLAMI
Sizi topraktan yaratması O'nun varlığının belgelerindendir. Sonra hemen birer insan olup yeryüzüne yayılırsınız.
Ayet 21 Arapça Ayet
وَمِنۡO'nun ayetlerinden (biri de)ءَايَٰتِهِۦٓ*أَنۡyaratmasıdırخَلَقَ*لَكُمsizin içinمِّنۡnefislerinizdenأَنفُسِكُمۡ*أَزۡوَٰجٗاeşlerلِّتَسۡكُنُوٓاْsakinleşeceğinizإِلَيۡهَاonunlaوَجَعَلَve koymasıdırبَيۡنَكُمaranızaمَّوَدَّةٗsevgiوَرَحۡمَةًۚve acımaإِنَّşüphesizفِيvardırذَٰلِكَbundaلَأٓيَٰتٖibretlerلِّقَوۡمٖbir toplum içinيَتَفَكَّرُونَdüşünen
 
ANLAMI
İçinizden, kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp; aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi, O'nun varlığının belgelerindendir. Bunlarda, düşünen millet için dersler vardır.
Ayet 22 Arapça Ayet
وَمِنۡO'nun ayetlerinden (biri de)ءَايَٰتِهِۦ*خَلۡقُyaratılmasıdırٱلسَّمَٰوَٰتِgöklerinوَٱلۡأَرۡضِve yerinوَٱخۡتِلَٰفُve değişik olmasıdırأَلۡسِنَتِكُمۡdillerinizinوَأَلۡوَٰنِكُمۡۚve renklerinizinإِنَّşüphesizفِيvardırذَٰلِكَbundaلَأٓيَٰتٖibretlerلِّلۡعَٰلِمِينَbilenler için
 
ANLAMI
Gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin değişik olması, O'nun varlığının belgelerindendir. Doğrusu bunlarda, bilenler için dersler vardır.
Ayet 23 Arapça Ayet
وَمِنۡO'nun ayetlerinden (biri de)ءَايَٰتِهِۦ*مَنَامُكُمuyumanızdırبِٱلَّيۡلِgeceleyinوَٱلنَّهَارِve gündüzünوَٱبۡتِغَآؤُكُمve aramanızdırمِّنO'nun lutfundanفَضۡلِهِۦٓۚ*إِنَّşüphesizفِيvardırذَٰلِكَbundaلَأٓيَٰتٖibretlerلِّقَوۡمٖbir toplum içinيَسۡمَعُونَişiten
 
ANLAMI
Geceleyin uyumanız, gündüz de lütfundan rızık aramanız O'nun varlığının belgelerindendir. Bunlarda kulak veren millet için dersler vardır.
Ayet 24 Arapça Ayet
وَمِنۡO'nun ayetlerinden (biri de)ءَايَٰتِهِۦ*يُرِيكُمُsize göstermesidirٱلۡبَرۡقَşimşeğiخَوۡفٗاkorkuوَطَمَعٗاve umutوَيُنَزِّلُve indirmesidirمِنَgöktenٱلسَّمَآءِ*مَآءٗbir suفَيُحۡيِۦve diriltmesidirبِهِonunlaٱلۡأَرۡضَyeriبَعۡدَsonraمَوۡتِهَآۚölümündenإِنَّşüphesizفِيvardırذَٰلِكَbundaلَأٓيَٰتٖibretlerلِّقَوۡمٖbir toplum içinيَعۡقِلُونَaklını kullanan
 
ANLAMI
Size korku ve ümit veren şimşeği göstermesi, gökten su indirip ölümünden sonra yeri onunla diriltmesi O'nun varlığının belgelerindendir. Bunlarda, düşünen millet için dersler vardır.
SAYFA 407
Ayet 25 Arapça Ayet
وَمِنۡO'nun ayetlerinden (biri de)ءَايَٰتِهِۦٓ*أَنdurmasıdırتَقُومَ*ٱلسَّمَآءُgöğünوَٱلۡأَرۡضُve yerinبِأَمۡرِهِۦۚO'nun buyruğuylaثُمَّsonraإِذَاzamanدَعَاكُمۡsizi çağırdığıدَعۡوَةٗbir tek da'vetleمِّنَyerdenٱلۡأَرۡضِ*إِذَآbir de bakarsınız kiأَنتُمۡsizتَخۡرُجُونَçıkıyorsunuz
 
ANLAMI
Göğün ve yerin O'nun buyruğu ile ayakta durması O'nun varlığının belgelerindendir. Sonra sizi kabirlerinizden bir çağırmaya görsün, hemen çıkıverirsiniz.
Ayet 26 Arapça Ayet
وَلَهُۥve O'nundurمَنkimselerفِيbulunanٱلسَّمَٰوَٰتِgöklerdeوَٱلۡأَرۡضِۖve yerdeكُلّٞhepsiلَّهُۥO'naقَٰنِتُونَita'at etmektedirler
 
ANLAMI
Göklerde ve yerde olanlar O'nundur; hepsi O'na boyun eğmiştir.
Ayet 27 Arapça Ayet
وَهُوَve Oٱلَّذِيkiيَبۡدَؤُاْbaşlarٱلۡخَلۡقَyaratmağaثُمَّsonraيُعِيدُهُۥonu tekrarlarوَهُوَve buأَهۡوَنُdaha kolaydırعَلَيۡهِۚO'naوَلَهُve O'nundurٱلۡمَثَلُdurumٱلۡأَعۡلَىٰen yüceفِيgöklerdeٱلسَّمَٰوَٰتِ*وَٱلۡأَرۡضِۚve yerdeوَهُوَve Oٱلۡعَزِيزُüstündürٱلۡحَكِيمُhüküm ve hikmet sahibidir
 
ANLAMI
Önce yaratan, ölümünden sonra tekrar dirilten O'dur. Bu, O'nun için daha kolaydır. Göklerde ve yerde olan en üstün sıfatlar O'nundur. O, güçlüdür, Hakim'dir.
Ayet 28 Arapça Ayet
ضَرَبَmisal verdiلَكُمsizeمَّثَلٗاbir benzetmeyleمِّنۡkendinizdenأَنفُسِكُمۡۖ*هَلsizin için varmı dır?لَّكُم*مِّنbulunanlar (köleler) danمَّا*مَلَكَتۡ*أَيۡمَٰنُكُمsizin ellerindeمِّنortaklardanشُرَكَآءَ*فِيşeylerdeمَا*رَزَقۡنَٰكُمۡsizi rızıklandırdığımızفَأَنتُمۡsizinleفِيهِondaسَوَآءٞeşit olanتَخَافُونَهُمۡonlardan çekindiğinizكَخِيفَتِكُمۡçekindiğiniz gibiأَنفُسَكُمۡۚbirbirinizdenكَذَٰلِكَişte böyleنُفَصِّلُbiz açıklıyoruzٱلۡأٓيَٰتِayetleriلِقَوۡمٖbir toplum içinيَعۡقِلُونَaklını kullanan
 
ANLAMI
Allah size kendinizden bir misal vermektedir: Size verdiğimiz rızıklarda, emrinizde bulunan kölelerinizin de eşit surette hak sahibi olmalarına razı olur ve birbirinizi saydığınız gibi bu ortaklarınızı sayar mısınız Düşünen millete ayetleri böylece uzun uzadıya açıklarız.
Ayet 29 Arapça Ayet
بَلِhayırٱتَّبَعَuydularٱلَّذِينَzulmedenlerظَلَمُوٓاْ*أَهۡوَآءَهُمkeyiflerineبِغَيۡرِolmaksızın;عِلۡمٖۖbilgi(leri)فَمَنkim?يَهۡدِيyola getirebilirمَنۡkimseyiأَضَلَّşaşırttığıٱللَّهُۖAllah'ınوَمَاve yokturلَهُمonlarınمِّنhiçbirنَّـٰصِرِينَyardımcıları
 
ANLAMI
Hayır; zulmedenler, körü körüne kendi heveslerine uymuşlardır. Allah'ın saptırdığı kimseleri kim doğru yola eriştirebilir Onların yardımcıları da yoktur.
Ayet 30 Arapça Ayet
فَأَقِمۡçevirوَجۡهَكَyüzünüلِلدِّينِdineحَنِيفٗاۚHanif olarakفِطۡرَتَyaratmasınaٱللَّهِAllah'ınٱلَّتِيkiفَطَرَyaratmıştırٱلنَّاسَinsanlarıعَلَيۡهَاۚona göreلَاdeğiştirilemezتَبۡدِيلَ*لِخَلۡقِyaratmasıٱللَّهِۚAllah'ınذَٰلِكَişte odurٱلدِّينُdinٱلۡقَيِّمُdoğruوَلَٰكِنَّfakatأَكۡثَرَçoğuٱلنَّاسِinsanlarınلَاbilmezlerيَعۡلَمُونَ*
 
ANLAMI
Hakka yönelerek kendini Allah'ın insanlara yaratılışta verdiği dine ver. Zira Allah'ın yaratışında değişme yoktur; işte dosdoğru din budur, fakat insanların çoğu bilmezler.
Ayet 31 Arapça Ayet
۞مُنِيبِينَyönelinإِلَيۡهِyalnız O'naوَٱتَّقُوهُve O'ndan korkunوَأَقِيمُواْve kılınٱلصَّلَوٰةَnamazıوَلَاveتَكُونُواْolmayınمِنَortak koşanlardanٱلۡمُشۡرِكِينَ*
 
ANLAMI
Allah'a yönelerek O'na karşı gelmekten sakınınız, namaz kılınız, dinlerinde ayrılığa düşüp fırka fırka olan, her fırkasının da kendisinde bulunanla sevindiği müşriklerden olmayınız.
Ayet 32 Arapça Ayet
مِنَonlar kiٱلَّذِينَ*فَرَّقُواْparçaladılarدِينَهُمۡdinleriniوَكَانُواْve oldularشِيَعٗاۖbölük bölükكُلُّherحِزۡبِۭgurupبِمَاolanlaلَدَيۡهِمۡkendi yanındaفَرِحُونَsevinmektedir
 
ANLAMI
Allah'a yönelerek O'na karşı gelmekten sakınınız, namaz kılınız, dinlerinde ayrılığa düşüp fırka fırka olan, her fırkasının da kendisinde bulunanla sevindiği müşriklerden olmayınız.
SAYFA 408
Ayet 33 Arapça Ayet
وَإِذَاve zamanمَسَّdokunduğuٱلنَّاسَinsanlaraضُرّٞbir zararدَعَوۡاْyalvarırlarرَبَّهُمRablerineمُّنِيبِينَyönelerekإِلَيۡهِO'naثُمَّsonraإِذَآzamanأَذَاقَهُمonlara taddırdığıمِّنۡهُkendindenرَحۡمَةًbir rahmetإِذَاhemenفَرِيقٞbir grupمِّنۡهُمonlardanبِرَبِّهِمۡRablerineيُشۡرِكُونَortak koşarlar
 
ANLAMI
İnsanlar bir darlığa uğrayınca Rablerine dönerek O'na yalvarırlar, sonra Allah katından onlara bir rahmet tattırınca içlerinden bir takımı kendilerine verdiklerimize nankörlük ederek Rablerine eş koşarlar. Safa sürün bakalım, yakında göreceksiniz.
Ayet 34 Arapça Ayet
لِيَكۡفُرُواْinkar etmeleri içinبِمَآşeyiءَاتَيۡنَٰهُمۡۚkendilerine verdiğimizفَتَمَتَّعُواْşimdi zevk içinde yaşayınفَسَوۡفَyakındaتَعۡلَمُونَbileceksiniz
 
ANLAMI
İnsanlar bir darlığa uğrayınca Rablerine dönerek O'na yalvarırlar, sonra Allah katından onlara bir rahmet tattırınca içlerinden bir takımı kendilerine verdiklerimize nankörlük ederek Rablerine eş koşarlar. Safa sürün bakalım, yakında göreceksiniz.
Ayet 35 Arapça Ayet
أَمۡyoksaأَنزَلۡنَاindirdik deعَلَيۡهِمۡonlaraسُلۡطَٰنٗاbir delilفَهُوَo (delil)يَتَكَلَّمُsöylüyorبِمَاolmalarınıكَانُواْ*بِهِۦonunlaيُشۡرِكُونَortak koşmalarını
 
ANLAMI
Yoksa onlara ortak koşmalarını söyleyen bir delil mi indirdik.
Ayet 36 Arapça Ayet
وَإِذَآve zamanأَذَقۡنَاbiz taddırdığımızٱلنَّاسَinsanlaraرَحۡمَةٗbir rahmetفَرِحُواْsevinirlerبِهَاۖonunlaوَإِنve eğerتُصِبۡهُمۡonlara erişirseسَيِّئَةُۢbir kötülükبِمَاdolayıقَدَّمَتۡöne sürdüklerindenأَيۡدِيهِمۡelleriyle (yapıp)إِذَاderhalهُمۡonlarيَقۡنَطُونَumutsuzluğa düşerler
 
ANLAMI
İnsanlara bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinirler, ama yaptıklarından ötürü başlarına bir kötülük gelirse hemen ümitlerini kaybediverirler.
Ayet 37 Arapça Ayet
أَوَلَمۡgörmediler mi?يَرَوۡاْ*أَنَّgerçektenٱللَّهَAllahيَبۡسُطُgenişletiyorٱلرِّزۡقَrızkıلِمَنkimseyeيَشَآءُdilediğiوَيَقۡدِرُۚve daraltıyorإِنَّşüphesizفِيvardırذَٰلِكَbundaلَأٓيَٰتٖibretlerلِّقَوۡمٖbir toplum içinيُؤۡمِنُونَinanan
 
ANLAMI
Allah'ın, rızkı dilediğine yayıp bir ölçüye göre verdiğini görmezler mi Doğrusu bunda, inananlar için dersler vardır.
Ayet 38 Arapça Ayet
فَـَٔاتِo halde verذَاakrabayaٱلۡقُرۡبَىٰ*حَقَّهُۥhakkınıوَٱلۡمِسۡكِينَve yoksulaوَٱبۡنَve yolcuyaٱلسَّبِيلِۚ*ذَٰلِكَbuخَيۡرٞdaha hayırlıdırلِّلَّذِينَiçinيُرِيدُونَisteyenlerوَجۡهَyüzünü (rızasını)ٱللَّهِۖAllah'ınوَأُوْلَـٰٓئِكَve işteهُمُonlarٱلۡمُفۡلِحُونَbaşarıya erenlerdir
 
ANLAMI
Yakınlığı olana, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver. Allah'ın rızasını dileyenler için bu daha hayırlıdır. İşte onlar saadete erenlerdir.
Ayet 39 Arapça Ayet
وَمَآne kiءَاتَيۡتُمverdinizمِّنriba (faiz)رِّبٗا*لِّيَرۡبُوَاْartması içinفِيٓiçindeأَمۡوَٰلِmallarıٱلنَّاسِinsanlarınفَلَاaslaيَرۡبُواْartmazعِندَkatındaٱللَّهِۖAllahوَمَآamaءَاتَيۡتُمverdiğinizمِّنzekattanزَكَوٰةٖ*تُرِيدُونَisteyerekوَجۡهَyüzünü (rızasını)ٱللَّهِAllah'ınفَأُوْلَـٰٓئِكَişteهُمُonlarٱلۡمُضۡعِفُونَkat kat artıranlardır
 
ANLAMI
İnsanların malları içinde artsın diye verdiğiniz her hangi bir faiz Allah katında artmaz; fakat, Allah'ın rızasını dileyerek verdiğiniz herhangi bir sadaka (zekat) böyle değildir. İşte onlar sevablarını kat kat artıranlardır.
Ayet 40 Arapça Ayet
ٱللَّهُAllahٱلَّذِيkiخَلَقَكُمۡsizi yarattıثُمَّsonraرَزَقَكُمۡbeslediثُمَّsonraيُمِيتُكُمۡöldürüyorثُمَّsonraيُحۡيِيكُمۡۖdiriltiyorهَلۡvar mı?مِنortaklarınızdanشُرَكَآئِكُم*مَّنkimseيَفۡعَلُyapanمِنbunlardanذَٰلِكُم*مِّنhiçشَيۡءٖۚbiriniسُبۡحَٰنَهُۥO münezzehtirوَتَعَٰلَىٰve yücedirعَمَّاşeylerdenيُشۡرِكُونَonların ortak koştukları
 
ANLAMI
Sizi yaratan, sonra rızıklandıran, sonra öldüren, daha sonra da dirilten Allah'tır. O'na koştuğunuz ortaklarınızdan böyle bir şey yapan var mıdır Allah onların ortak koştukları şeylerden münezzehtir, yücedir.
Ayet 41 Arapça Ayet
ظَهَرَçıktıٱلۡفَسَادُfesatفِيkaradaٱلۡبَرِّ*وَٱلۡبَحۡرِve denizdeبِمَاyüzündenكَسَبَتۡkazandıklarıأَيۡدِيelleriyleٱلنَّاسِinsanlarınلِيُذِيقَهُمonlara taddırıyorبَعۡضَbir kısmınıٱلَّذِيyaptıklarınınعَمِلُواْ*لَعَلَّهُمۡbelki onlarيَرۡجِعُونَdönerler (diye)
 
ANLAMI
İnsanların elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde fesat çıkar; Allah da belki dönerler diye yaptıklarının bir kısmını böylece kendilerine tattırır.
SAYFA 409
Ayet 42 Arapça Ayet
قُلۡde kiسِيرُواْgezinفِيyeryüzündeٱلۡأَرۡضِ*فَٱنظُرُواْve bakınكَيۡفَnasılكَانَolduğunaعَٰقِبَةُsonununٱلَّذِينَkimselerinمِنöncekiقَبۡلُۚ*كَانَidiأَكۡثَرُهُمonların çoğuمُّشۡرِكِينَortak koşanlardan
 
ANLAMI
De ki: "Yeryüzünde dolaşın da daha öncekilerden çoğu ortak koşan (müşrik) olanların sonunun nasıl olduğuna bir bakın."
Ayet 43 Arapça Ayet
فَأَقِمۡyöneltوَجۡهَكَyüzünüلِلدِّينِdineٱلۡقَيِّمِdosdoğruمِنönceقَبۡلِ*أَنgelmesindenيَأۡتِيَ*يَوۡمٞgünلَّاgeri çevirilmeyenمَرَدَّ*لَهُۥ-tanمِنَAllahtanٱللَّهِۖ*يَوۡمَئِذٖo günيَصَّدَّعُونَbölük bölük ayrılırlar
 
ANLAMI
İnsanların fırka fırka olacağı, Allah katından kaçınılmaz o günün gelmesinden önce, kendini dosdoğru dine yönelt.
Ayet 44 Arapça Ayet
مَنkimكَفَرَinkar ederseفَعَلَيۡهِkendi aleyhinedirكُفۡرُهُۥۖinkarıوَمَنۡve kimعَمِلَyapasaصَٰلِحٗاiyi bir işفَلِأَنفُسِهِمۡkendileri içinيَمۡهَدُونَhazırlamaktadırlar
 
ANLAMI
Kim inkar ederse, inkarı kendi aleyhine olur. Yararlı iş işleyen kimseler, kendileri için rahat bir yer hazırlamış olurlar.
Ayet 45 Arapça Ayet
لِيَجۡزِيَmükafatlandırması içinٱلَّذِينَkimseleriءَامَنُواْinanan(ları)وَعَمِلُواْve yapanlarıٱلصَّـٰلِحَٰتِiyi işlerمِنlutfundanفَضۡلِهِۦٓۚ*إِنَّهُۥdoğrusu Oلَاsevmezيُحِبُّ*ٱلۡكَٰفِرِينَkafirleri
 
ANLAMI
Çünkü Allah inanıp yararlı iş işleyenlere lütfundan karşılık verecektir. Doğrusu O, inkarcıları sevmez.
Ayet 46 Arapça Ayet
وَمِنۡO'nun ayetlerinden (biri de)ءَايَٰتِهِۦٓ*أَنgöndermesidirيُرۡسِلَ*ٱلرِّيَاحَrüzgarlarıمُبَشِّرَٰتٖmüjdeler olarakوَلِيُذِيقَكُمsize tattırması içinمِّنrahmetindenرَّحۡمَتِهِۦ*وَلِتَجۡرِيَve yürümesi içinٱلۡفُلۡكُgemilerinبِأَمۡرِهِۦbuyruğuylaوَلِتَبۡتَغُواْve aramanız içinمِنO'nun lutfundanفَضۡلِهِۦ*وَلَعَلَّكُمۡbelkiتَشۡكُرُونَşükredersiniz (diye)
 
ANLAMI
Rüzgarları müjdeciler olarak göndermesi, size rahmetini tattırması, buyruğu ile gemilerin yürümesi, lütfundan rızık istemeniz, O'nun varlığının belgelerindendir. Belki şükredersiniz.
Ayet 47 Arapça Ayet
وَلَقَدۡandolsun kiأَرۡسَلۡنَاbiz gönderdikمِنsenden önceقَبۡلِكَ*رُسُلًاelçileriإِلَىٰkavimlerineقَوۡمِهِمۡ*فَجَآءُوهُمonlara geldilerبِٱلۡبَيِّنَٰتِdelillerleفَٱنتَقَمۡنَاve biz öc aldıkمِنَkimselerdenٱلَّذِينَ*أَجۡرَمُواْۖsuç işleyen(ler)وَكَانَve idiحَقًّاborçعَلَيۡنَاüzerimizeنَصۡرُyardım etmekٱلۡمُؤۡمِنِينَmü'minlere
 
ANLAMI
And olsun ki! Senden önce, birçok peygamberleri ümmetlerine gönderdik, onlara belgeler getirdiler; dinlemeyip suç işleyenlerden öç aldık, zira inananlara yardım etmek bize hak olmuştu.
Ayet 48 Arapça Ayet
ٱللَّهُAllahٱلَّذِيkiيُرۡسِلُgönderirٱلرِّيَٰحَrüzgarlarıفَتُثِيرُkaldırırسَحَابٗاbulutuفَيَبۡسُطُهُۥsonra onu yayarفِيgökteٱلسَّمَآءِ*كَيۡفَnasılيَشَآءُdiliyorsaوَيَجۡعَلُهُۥve ederكِسَفٗاparça parçaفَتَرَىve görürsünٱلۡوَدۡقَyağmurunيَخۡرُجُçıktığınıمِنۡarasındanخِلَٰلِهِۦۖ*فَإِذَآderkenأَصَابَuğratıncaبِهِۦonuمَنdilediğineيَشَآءُ*مِنۡkullarındanعِبَادِهِۦٓ*إِذَاhemenهُمۡonlarيَسۡتَبۡشِرُونَsevinirler
 
ANLAMI
Rüzgarları gönderip bulutları yürüten, onları gökte dilediği gibi yayan ve küme küme yığan Allah'tır. Artık sen de aralarından yağmurun çıktığını görürsün. Allah'ın kullarından dilediğine verdiği yağmurla, daha önceden kendilerine yağmur indirilmesinden ümidlerini kesmiş oldukları için onlar seviniverirler.
Ayet 49 Arapça Ayet
وَإِنhalbukiكَانُواْonlar idilerمِنdaha öncedenقَبۡلِ*أَن(yağmurun) indirilmesindenيُنَزَّلَ*عَلَيۡهِمkendilerineمِّنönceقَبۡلِهِۦ*لَمُبۡلِسِينَumutsuz(dular)
 
ANLAMI
Rüzgarları gönderip bulutları yürüten, onları gökte dilediği gibi yayan ve küme küme yığan Allah'tır. Artık sen de aralarından yağmurun çıktığını görürsün. Allah'ın kullarından dilediğine verdiği yağmurla, daha önceden kendilerine yağmur indirilmesinden ümidlerini kesmiş oldukları için onlar seviniverirler.
Ayet 50 Arapça Ayet
فَٱنظُرۡbir bakإِلَىٰٓeserlerineءَاثَٰرِ*رَحۡمَتِrahmetininٱللَّهِAllah'ınكَيۡفَnasılيُحۡيِdiriltiyorٱلۡأَرۡضَyeriبَعۡدَölümünden sonraمَوۡتِهَآۚ*إِنَّşüphe yok kiذَٰلِكَböyleceلَمُحۡيِdiriltecektirٱلۡمَوۡتَىٰۖölüleriوَهُوَve Oعَلَىٰüzerineكُلِّherشَيۡءٖşeyقَدِيرٞkadirdir
 
ANLAMI
Allah'ın rahmetinin belirtilerine bir bak, yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor Şüphesiz ölüleri O diriltir. O her şeye Kadir'dir.
SAYFA 410
Ayet 51 Arapça Ayet
وَلَئِنۡandolsun eğerأَرۡسَلۡنَاgöndersekرِيحٗاbir rüzgarفَرَأَوۡهُve (ekini) görselerمُصۡفَرّٗاsararmışلَّظَلُّواْbaşlarlarمِنۢondan sonraبَعۡدِهِۦ*يَكۡفُرُونَnankörlük etmeğe
 
ANLAMI
Bir rüzgar göndersek de yeşilliklerin sarardığını görseler hemen nankörlüğe başlarlar.
Ayet 52 Arapça Ayet
فَإِنَّكَşüphesiz senلَاaslaتُسۡمِعُsöz dinletemezsinٱلۡمَوۡتَىٰölülereوَلَاve aslaتُسۡمِعُişittiremezsinٱلصُّمَّsağırlaraٱلدُّعَآءَçağrıyıإِذَاgiderlerkenوَلَّوۡاْ*مُدۡبِرِينَarkalarını dönüp
 
ANLAMI
Tabiidir ki sen ölülere katiyyen işittiremezsin; dönüp giden sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.
Ayet 53 Arapça Ayet
وَمَآve değilsinأَنتَsenبِهَٰدِyola getirecekٱلۡعُمۡيِkörleriعَنsapıklıklarındanضَلَٰلَتِهِمۡۖ*إِنsen işittiremezsinتُسۡمِعُ*إِلَّاbaşkasınaمَنkimseler(den)يُؤۡمِنُinanan(lar)بِـَٔايَٰتِنَاayetlerimizeفَهُمve onlarمُّسۡلِمُونَmüslüman olurlar
 
ANLAMI
Körleri sapıklıklarından vazgeçirip doğru yola döndüremezsin; ancak ayetlerimize inananlara duyurabilirsin; işte onlar Müslümanlardır.
Ayet 54 Arapça Ayet
۞ٱللَّهُAllahٱلَّذِيkiخَلَقَكُمsizi yarattıمِّنzayıflıktanضَعۡفٖ*ثُمَّsonraجَعَلَverdiمِنۢardındanبَعۡدِ*ضَعۡفٖzayıflığınقُوَّةٗbir kuvvetثُمَّsonraجَعَلَverdiمِنۢ(-ten) sonraبَعۡدِ*قُوَّةٖ*ضَعۡفٗاzayıflıkوَشَيۡبَةٗۚve ihtiyarlıkيَخۡلُقُyaratırمَاdilediğiniيَشَآءُۚ*وَهُوَve Oٱلۡعَلِيمُbilendirٱلۡقَدِيرُgücü yetendir
 
ANLAMI
Sizi güçsüz olarak yaratan, güçsüzlükten sonra kuvvetli kılan, sonra da kuvvetliliğin ardından güçsüz ve ihtiyar yapan Allah'tır. O, dilediğini yaratır; bilendir, Kadir olandır.
Ayet 55 Arapça Ayet
وَيَوۡمَve günتَقُومُbaşladığıٱلسَّاعَةُsa'atيُقۡسِمُyemin ederlerٱلۡمُجۡرِمُونَsuçlularمَاkalmadıklarınaلَبِثُواْ*غَيۡرَbir sa'atten başkaسَاعَةٖۚ*كَذَٰلِكَişteكَانُواْonlarيُؤۡفَكُونَ(böyle) çevriliyorlardı
 
ANLAMI
Kıyamet koptuğu gün suçlular sadece çok kısa bir müddet kalmış olduklarına yemin ederler. Böylece onlar dünyada da aldatılıp haktan döndürülüyorlardı.
Ayet 56 Arapça Ayet
وَقَالَve dedi(ler) kiٱلَّذِينَkimselerأُوتُواْverilen(ler)ٱلۡعِلۡمَbilgiوَٱلۡإِيمَٰنَve imanلَقَدۡandolsunلَبِثۡتُمۡsiz kaldınızفِيyazgısıncaكِتَٰبِ*ٱللَّهِAllah'ınإِلَىٰkadarيَوۡمِgününeٱلۡبَعۡثِۖyeniden dirilmeفَهَٰذَاişte buيَوۡمُgünüdürٱلۡبَعۡثِdirilmeوَلَٰكِنَّكُمۡfakat sizكُنتُمۡidinizلَاbilmiyor(lar)تَعۡلَمُونَ*
 
ANLAMI
Kendilerine ilim ve iman verilenler; "And olsun ki, siz Allah'ın yazısında mevcut yeniden dirilme gününe kadar kaldınız. İşte bu yeniden dirilme günüdür, fakat sizler anlamıyordunuz" derler.
Ayet 57 Arapça Ayet
فَيَوۡمَئِذٖartık o günلَّاaslaيَنفَعُfayda vermezٱلَّذِينَkimselereظَلَمُواْzulmetmiş olan(lara)مَعۡذِرَتُهُمۡmazeretleriوَلَاve ne deهُمۡonlardanيُسۡتَعۡتَبُونَrıza talebetmeleri istenir
 
ANLAMI
Zulmedenlerin, o gün mazeretleri fayda vermez; artık kendilerinden Allah'ı hoşnut edecek şeyleri yapmaları da istenmez.
Ayet 58 Arapça Ayet
وَلَقَدۡve andolsunضَرَبۡنَاbiz anlattıkلِلنَّاسِinsanlaraفِيbuهَٰذَا*ٱلۡقُرۡءَانِKur'an'daمِنher çeşitكُلِّ*مَثَلٖۚmisali ileوَلَئِنve eğerجِئۡتَهُمonlara getirsenبِـَٔايَةٖbir ayetلَّيَقُولَنَّderlerٱلَّذِينَkimselerكَفَرُوٓاْinkar edenlerإِنۡdeğil(siniz)أَنتُمۡsizإِلَّاbaşkaمُبۡطِلُونَiptal edenler(den)
 
ANLAMI
And olsun ki bu Kuran'da insanlar için her türlü misali vermişizdir. Bununla beraber, eğer sen onlara bir mucize getirmiş olsan, inkar edenler: "Siz ancak batıl şeyler ortaya atanlarsınız" derler.
Ayet 59 Arapça Ayet
كَذَٰلِكَişte böyleيَطۡبَعُmühürlerٱللَّهُAllahعَلَىٰüzeriniقُلُوبِkalbleriٱلَّذِينَkimselerinلَاbilmeyen(lerin)يَعۡلَمُونَ*
 
ANLAMI
Allah bilmeyenlerin kalblerini işte böylece kapatır.
Ayet 60 Arapça Ayet
فَٱصۡبِرۡsabretإِنَّşüphe yok kiوَعۡدَva'diٱللَّهِAllah'ınحَقّٞۖhaktırوَلَاveيَسۡتَخِفَّنَّكَseni telaşa düşürmesinٱلَّذِينَkimselerلَاinanmayan(lar)يُوقِنُونَ*
 
ANLAMI
Sabret ki, Allah'ın sözü şüphesiz gerçektir. Kesin olarak inanmayanlar seni hafife almasınlar.