MERYEM SURESİ            ANASAYFAYA DÖN

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ


SAYFA 305
Ayet 1 Arapça Ayet
كٓهيعٓصٓKaf ha ya 'ayn sad
 
ANLAMI
Kaf, Ha, Ya, Ayn, Sad.
Ayet 2 Arapça Ayet
ذِكۡرُbu anmasıdır'رَحۡمَتِrahmetiniرَبِّكَRabbininعَبۡدَهُۥkuluزَكَرِيَّآZekeriyya'ya
 
ANLAMI
Bu, Rabbinin kulu Zekeriya'ya olan rahmetini anmadır.
Ayet 3 Arapça Ayet
إِذۡhaniنَادَىٰyalvarmıştıرَبَّهُۥRabbineنِدَآءًbir seslenişleخَفِيّٗاgizli
 
ANLAMI
O Rabbine içinden yalvarmıştı.
Ayet 4 Arapça Ayet
قَالَdediرَبِّRabbimإِنِّيşüphesiz benوَهَنَgevşediٱلۡعَظۡمُkemik(lerim)مِنِّيbenimوَٱشۡتَعَلَve tutuştuٱلرَّأۡسُbaşımشَيۡبٗاihtiyarlık aleviyleوَلَمۡveأَكُنۢolmadımبِدُعَآئِكَsana du'a ileرَبِّRabbimشَقِيّٗاbahtsız
 
ANLAMI
Şöyle demişti: "Rabbim! Gerçekten kemiklerim zayıfladı, saçlarım ağardı. Rabbim! Sana yalvarmakla şimdiye kadar bedbaht olup bir şeyden mahrum kalmadım."
Ayet 5 Arapça Ayet
وَإِنِّيdoğrusu benخِفۡتُkorktumٱلۡمَوَٰلِيَyerime geçecek yakınlarımdanمِنarkamdanوَرَآءِي*وَكَانَتِveٱمۡرَأَتِيkarım daعَاقِرٗاkısırdırفَهَبۡ(Ne olur) lutfetلِيbanaمِنkatındanلَّدُنكَ*وَلِيّٗاbir veli(aht)
 
ANLAMI
Doğrusu, benden sonra yerime geçecek yakınlarımın iyi hareket etmeyeceklerinden korkuyorum. Karım da kısırdır. Katından bana bir oğul bağışla ki, bana ve Yakub oğullarına mirasçı olsun. Rabbim! Onun, rızanı kazanmasını da sağla."
Ayet 6 Arapça Ayet
يَرِثُنِيbana mirasçı olsunوَيَرِثُve mirasçı olsunمِنۡoğullarınaءَالِ*يَعۡقُوبَۖYa'kubوَٱجۡعَلۡهُve onu yapرَبِّRabbimرَضِيّٗاrazı olduklarından
 
ANLAMI
Doğrusu, benden sonra yerime geçecek yakınlarımın iyi hareket etmeyeceklerinden korkuyorum. Karım da kısırdır. Katından bana bir oğul bağışla ki, bana ve Yakub oğullarına mirasçı olsun. Rabbim! Onun, rızanı kazanmasını da sağla."
Ayet 7 Arapça Ayet
يَٰزَكَرِيَّآEy Zekeriyyaإِنَّاşüphesiz bizنُبَشِّرُكَsana müjdelerizبِغُلَٰمٍbir oğulٱسۡمُهُۥonun adıيَحۡيَىٰYahya'dırلَمۡyapmadıkنَجۡعَل*لَّهُۥonaمِنdaha önceقَبۡلُ*سَمِيّٗاadaş
 
ANLAMI
Allah: "Ey Zekeriya! Sana, Yahya isminde bir oğlanı müjdeliyoruz. Bu adı daha önce kimseye vermemiştik" buyurdu.
Ayet 8 Arapça Ayet
قَالَdedi kiرَبِّRabbimأَنَّىٰnasıl olur?يَكُونُbenimلِي*غُلَٰمٞoğlumوَكَانَتِveٱمۡرَأَتِيkarım daعَاقِرٗاkısırdırوَقَدۡve gerçektenبَلَغۡتُben ulaştımمِنَihtiyarlığınٱلۡكِبَرِ*عِتِيّٗاson sınırına
 
ANLAMI
Zekeriya: "Rabbim! Karım kısır, ben de son derece kocamışken nasıl oğlum olabilir?" dedi.
Ayet 9 Arapça Ayet
قَالَdedi kiكَذَٰلِكَöyledirقَالَdedi;رَبُّكَsenin RabbinهُوَOعَلَيَّbanaهَيِّنٞkolaydırوَقَدۡve gerçektenخَلَقۡتُكَseni de yaratmıştımمِنdaha önceقَبۡلُ*وَلَمۡve değilkenتَكُsenشَيۡـٔٗاhiçbir şey
 
ANLAMI
Allah: "Rabbin böyle buyurdu; Çünkü bu bana kolaydır, nitekim sen yokken daha önce seni yaratmıştım" dedi.
Ayet 10 Arapça Ayet
قَالَdediرَبِّRabbimٱجۡعَل(öyle ise) verلِّيٓbanaءَايَةٗۖbir işaretقَالَdediءَايَتُكَsenin işaretinأَلَّاkonuşamamandırتُكَلِّمَ*ٱلنَّاسَinsanlarlaثَلَٰثَüçلَيَالٖgeceسَوِيّٗاsapasağlam olduğun halde
 
ANLAMI
Zekeriya "Rabbim! Öyleyse bana bir alamet ver" dedi. Allah: "Senin alametin, sağlam ve sıhhatli olduğun halde üç gün üç gece insanlarla konuşamamandır" buyurdu.
Ayet 11 Arapça Ayet
فَخَرَجَçıkıpعَلَىٰkarşısınaقَوۡمِهِۦkavmininمِنَma'beddenٱلۡمِحۡرَابِ*فَأَوۡحَىٰٓişaret ettiإِلَيۡهِمۡonlaraأَنdiyeسَبِّحُواْtesbih edinبُكۡرَةٗsabahوَعَشِيّٗاve akşam
 
ANLAMI
Zekeriya bunun üzerine mabedden çıkıp milletine: "Sabah akşam Allah'ı tesbih edin" diye işarette bulundu.
SAYFA 306
Ayet 12 Arapça Ayet
يَٰيَحۡيَىٰEy YahyaخُذِtutٱلۡكِتَٰبَKitabıبِقُوَّةٖۖkuvvetleوَءَاتَيۡنَٰهُve ona verdikٱلۡحُكۡمَhikmetصَبِيّٗاçocuk iken
 
ANLAMI
"Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl" deyip daha çocukken ona hikmet, katımızdan kalp yumuşaklığı ve safiyet verdik. O, Allah'tan sakınan ve anasına babasına karşı iyi davranan bir kimse idi, baş kaldıran bir zorba değildi.
Ayet 13 Arapça Ayet
وَحَنَانٗاve bir rahmetمِّنkatımızdanلَّدُنَّا*وَزَكَوٰةٗۖve temizlikوَكَانَve olduتَقِيّٗاsakınan (bir kimse)
 
ANLAMI
"Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl" deyip daha çocukken ona hikmet, katımızdan kalp yumuşaklığı ve safiyet verdik. O, Allah'tan sakınan ve anasına babasına karşı iyi davranan bir kimse idi, baş kaldıran bir zorba değildi.
Ayet 14 Arapça Ayet
وَبَرَّۢاve iyilik ediciydiبِوَٰلِدَيۡهِana babasınaوَلَمۡveيَكُنdeğildiجَبَّارًاbaş kaldıranعَصِيّٗاbir zorba
 
ANLAMI
"Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl" deyip daha çocukken ona hikmet, katımızdan kalp yumuşaklığı ve safiyet verdik. O, Allah'tan sakınan ve anasına babasına karşı iyi davranan bir kimse idi, baş kaldıran bir zorba değildi.
Ayet 15 Arapça Ayet
وَسَلَٰمٌselam olsun!عَلَيۡهِonaيَوۡمَgünوُلِدَdoğduğuوَيَوۡمَve günيَمُوتُöleceğiوَيَوۡمَve günيُبۡعَثُkaldırılacağıحَيّٗاdiri olarak
 
ANLAMI
Doğduğu günde, öleceği günde ve dirileceği günde ona selam olsun.
Ayet 16 Arapça Ayet
وَٱذۡكُرۡan (hatırla)فِيKitaptaٱلۡكِتَٰبِ*مَرۡيَمَMeryem'iإِذِbir zamanٱنتَبَذَتۡo ayrılıp çekilmiştiمِنۡailesindenأَهۡلِهَا*مَكَانٗاbir yereشَرۡقِيّٗاdoğu yönünde
 
ANLAMI
Kitabda Meryem'i de an. O, ailesinden ayrılarak, doğu yönünde bir yere çekilmişti.
Ayet 17 Arapça Ayet
فَٱتَّخَذَتۡçekmiştiمِنonlarla arasınaدُونِهِمۡ*حِجَابٗاbir perdeفَأَرۡسَلۡنَآbiz de gönderdikإِلَيۡهَاonaرُوحَنَاruhumuzu (Cebrail'i)فَتَمَثَّلَgöründüلَهَاonaبَشَرٗاbir insan şeklindeسَوِيّٗاdüzgün
 
ANLAMI
Sonra, insanlardan gizlenmek için bir perde germişti. Cebrail'i göndermiştik de ona tam bir insan olarak görünmüştü.
Ayet 18 Arapça Ayet
قَالَتۡ(Meryem) dedi kiإِنِّيٓşüphesiz benأَعُوذُsığınırımبِٱلرَّحۡمَٰنِRahman'aمِنكَsendenإِنeğerكُنتَisenتَقِيّٗاkorkuyor
 
ANLAMI
Meryem: "Eğer Allah'tan sakınan bir kimse isen, senden Rahman'a sığınırım" dedi.
Ayet 19 Arapça Ayet
قَالَdedi kiإِنَّمَآsadeceأَنَا۠benرَسُولُelçisiyimرَبِّكِRabbininلِأَهَبَhediye edeyim diyeلَكِsanaغُلَٰمٗاbir erkek çocuğuزَكِيّٗاtertemiz
 
ANLAMI
Cebrail: "Ben temiz bir oğlan bağışlamak için Rabbinin sana gönderdiği elçiden başkası değilim" dedi.
Ayet 20 Arapça Ayet
قَالَتۡdediأَنَّىٰnasılيَكُونُolurلِيbenimغُلَٰمٞoğlumوَلَمۡbana dokunmadıيَمۡسَسۡنِي*بَشَرٞbir insanوَلَمۡveأَكُben değilimبَغِيّٗاiffetsiz
 
ANLAMI
Meryem: "Bana bir insan temas etmemişken, ben kötü kadın da olmadığım halde nasıl oğlum olabilir?" dedi.
Ayet 21 Arapça Ayet
قَالَdediكَذَٰلِكِöyledirقَالَdediرَبُّكِRabbinهُوَOعَلَيَّbanaهَيِّنٞۖkolaydırوَلِنَجۡعَلَهُۥٓonu kılmak içinءَايَةٗbir mu'cizeلِّلنَّاسِinsanlaraوَرَحۡمَةٗve bir rahmetمِّنَّاۚbizdenوَكَانَve olupأَمۡرٗامَّقۡضِيّٗاkarara bağlanarak
 
ANLAMI
Cebrail: "Bu böyledir, çünkü Rabbin, 'Bu bana kolaydır, onu insanlar için bir mucize ve katımızdan da bir rahmet kılacağız; hem bu önceden kararlaştırılmış bir iştir' diyor" dedi.
Ayet 22 Arapça Ayet
۞فَحَمَلَتۡهُona gebe kaldıفَٱنتَبَذَتۡve çekildiبِهِۦonunlaمَكَانٗاbir yereقَصِيّٗاuzak
 
ANLAMI
Meryem oğlana gebe kaldı, o haliyle uzak bir yere çekildi.
Ayet 23 Arapça Ayet
فَأَجَآءَهَاve onu getirdiٱلۡمَخَاضُdoğum sancısıإِلَىٰdalı(nın altı)naجِذۡعِ*ٱلنَّخۡلَةِbir hurmaقَالَتۡdediيَٰلَيۡتَنِيey keşkeمِتُّölseydimقَبۡلَönceهَٰذَاbundanوَكُنتُve idimنَسۡيٗاunutulsaمَّنسِيّٗاunutulanlar gibi
 
ANLAMI
Doğum sancısı onu bir hurma ağacının dibine gitmeğe mecbur etti. "Keşke ben bundan önce ölmüş olsaydım da unutulup gitseydim" dedi.
Ayet 24 Arapça Ayet
فَنَادَىٰهَاona şöyle seslendiمِنaltındanتَحۡتِهَآ*أَلَّاüzülmeتَحۡزَنِي*قَدۡgerçektenجَعَلَvar ettiرَبُّكِRabbinتَحۡتَكِalt tarafındaسَرِيّٗاbir su arkı
 
ANLAMI
Onun altından bir ses kendisine şöyle seslendi: "Sakın üzülme, Rabbin içinde bulunanı şerefli kılmıştır. Hurma ağacını kendine doğru silkele, üstüne taze hurma dökülsün.
Ayet 25 Arapça Ayet
وَهُزِّيٓsilkeleإِلَيۡكِsana doğruبِجِذۡعِdalınıٱلنَّخۡلَةِhurmaتُسَٰقِطۡdökülsünعَلَيۡكِüzerineرُطَبٗاolgun hurmaجَنِيّٗاtaze
 
ANLAMI
Onun altından bir ses kendisine şöyle seslendi: "Sakın üzülme, Rabbin içinde bulunanı şerefli kılmıştır. Hurma ağacını kendine doğru silkele, üstüne taze hurma dökülsün.
SAYFA 307
Ayet 26 Arapça Ayet
فَكُلِيyeوَٱشۡرَبِيve içوَقَرِّيve aydın olsunعَيۡنٗاۖgözünفَإِمَّاeğerتَرَيِنَّgörürsenمِنَinsanlardanٱلۡبَشَرِ*أَحَدٗاbiriniفَقُولِيٓde kiإِنِّيşüphesiz benنَذَرۡتُadadımلِلرَّحۡمَٰنِRahman içinصَوۡمٗاoruçفَلَنۡaslaأُكَلِّمَkonuşmayacağımٱلۡيَوۡمَbugünإِنسِيّٗاhiçbir insanla
 
ANLAMI
Ye iç, gözün aydın olsun. İnsanlardan birini görecek olursan 'Ben Rahman için oruç adadım, bugün hiçbir insanla konuşmayacağım' de."
Ayet 27 Arapça Ayet
فَأَتَتۡgetirdiبِهِۦonuقَوۡمَهَاkavmineتَحۡمِلُهُۥۖtaşıyarakقَالُواْdedilerيَٰمَرۡيَمُEy Meryemلَقَدۡgerçektenجِئۡتِsen yaptınشَيۡـٔٗاbir işفَرِيّٗاtuhaf korkunç'
 
ANLAMI
Çocuğu alıp kavmine getirdi, onlar: "Meryem! Utanılacak bir şey yaptın. Ey Harun'un kızkardeşi! Baban kötü bir kimse değildi, annen de iffetsiz değildi" dediler.
Ayet 28 Arapça Ayet
يَـٰٓأُخۡتَey kızkardeşiهَٰرُونَHarun'unمَاdeğildiكَانَ*أَبُوكِbabanٱمۡرَأَbir adamسَوۡءٖkötüوَمَاveكَانَتۡdeğildiأُمُّكِannen deبَغِيّٗاiffetsiz
 
ANLAMI
Çocuğu alıp kavmine getirdi, onlar: "Meryem! Utanılacak bir şey yaptın. Ey Harun'un kızkardeşi! Baban kötü bir kimse değildi, annen de iffetsiz değildi" dediler.
Ayet 29 Arapça Ayet
فَأَشَارَتۡ(çocuğu) gösterdiإِلَيۡهِۖonlaraقَالُواْdediler kiكَيۡفَnasılنُكَلِّمُkonuşuruzمَنkimseyleكَانَolanفِيbeşikteٱلۡمَهۡدِ*صَبِيّٗاçocukla
 
ANLAMI
Meryem çocuğu gösterdi. "Biz beşikteki çocukla nasıl konuşabiliriz?" dediler.
Ayet 30 Arapça Ayet
قَالَ(Çocuk) dediإِنِّيşüphesiz benعَبۡدُkuluyumٱللَّهِAllah'ınءَاتَىٰنِيَbana verdiٱلۡكِتَٰبَKitabıوَجَعَلَنِيve beni yaptıنَبِيّٗاpeygamber
 
ANLAMI
Çocuk: "Ben şüphesiz Allah'ın kuluyum. Bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı, nerede olursam olayım beni mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe namaz kılmamı, zekat vermemi ve anneme iyi davranmamı emretti. Beni bedbaht bir zorba kılmadı. Doğduğum günde, öleceğim günde, dirileceğim günde bana selam olsun" dedi.
Ayet 31 Arapça Ayet
وَجَعَلَنِيve beni kıldıمُبَارَكًاbereketliأَيۡنَneredeمَاolursamكُنتُ*وَأَوۡصَٰنِيve bana emrettiبِٱلصَّلَوٰةِnamaz kılmayıوَٱلزَّكَوٰةِve zekat vermeyiمَاolduğum süreceدُمۡتُ*حَيّٗاsağ
 
ANLAMI
Çocuk: "Ben şüphesiz Allah'ın kuluyum. Bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı, nerede olursam olayım beni mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe namaz kılmamı, zekat vermemi ve anneme iyi davranmamı emretti. Beni bedbaht bir zorba kılmadı. Doğduğum günde, öleceğim günde, dirileceğim günde bana selam olsun" dedi.
Ayet 32 Arapça Ayet
وَبَرَّۢاve iyilik eder (kıldı)بِوَٰلِدَتِيannemeوَلَمۡve beni yapmadıيَجۡعَلۡنِي*جَبَّارٗاbir zorbaشَقِيّٗاbaş kaldıran
 
ANLAMI
Çocuk: "Ben şüphesiz Allah'ın kuluyum. Bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı, nerede olursam olayım beni mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe namaz kılmamı, zekat vermemi ve anneme iyi davranmamı emretti. Beni bedbaht bir zorba kılmadı. Doğduğum günde, öleceğim günde, dirileceğim günde bana selam olsun" dedi.
Ayet 33 Arapça Ayet
وَٱلسَّلَٰمُve esenlik verilmiştirعَلَيَّbanaيَوۡمَgünوُلِدتُّdoğduğumوَيَوۡمَve günأَمُوتُöleceğimوَيَوۡمَve günأُبۡعَثُkaldırılacağımحَيّٗاdiri olarak
 
ANLAMI
Çocuk: "Ben şüphesiz Allah'ın kuluyum. Bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı, nerede olursam olayım beni mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe namaz kılmamı, zekat vermemi ve anneme iyi davranmamı emretti. Beni bedbaht bir zorba kılmadı. Doğduğum günde, öleceğim günde, dirileceğim günde bana selam olsun" dedi.
Ayet 34 Arapça Ayet
ذَٰلِكَişteعِيسَىÎsaٱبۡنُoğluمَرۡيَمَۖMeryemقَوۡلَsözٱلۡحَقِّgerçekٱلَّذِيhakkındaفِيهِ*يَمۡتَرُونَşüphe edip ayrılığa düştükleri
 
ANLAMI
İşte hakkında şüpheye düştükleri Meryem oğlu İsa gerçek söze göre budur.
Ayet 35 Arapça Ayet
مَاyakışmazكَانَ*لِلَّهِAllah'aأَنedinmekيَتَّخِذَ*مِنhiçbirوَلَدٖۖçocukسُبۡحَٰنَهُۥٓۚO'nun şanı yücedirإِذَاzamanقَضَىٰٓhükmettiğiأَمۡرٗاbir işiفَإِنَّمَاsadeceيَقُولُderلَهُۥonaكُنol!فَيَكُونُ(o da) olur
 
ANLAMI
Allah çocuk edinmez, O münezzehtir. Bir işin olmasına hükmederse ona ancak "Ol" der, o da olur.
Ayet 36 Arapça Ayet
وَإِنَّve şüphesizٱللَّهَAllahرَبِّيbenim Rabbimdirوَرَبُّكُمۡve sizin RabbinizdirفَٱعۡبُدُوهُۚO'na kulluk edinهَٰذَاişte budurصِرَٰطٞyolمُّسۡتَقِيمٞdosdoğru
 
ANLAMI
"Doğrusu Allah benim de sizin de Rabbinizdir. O'na kulluk edin, bu doğru yoldur."
Ayet 37 Arapça Ayet
فَٱخۡتَلَفَayrılığa düştülerٱلۡأَحۡزَابُhiziplerمِنۢkendi aralarındanبَيۡنِهِمۡۖ*فَوَيۡلٞartık vay halineلِّلَّذِينَkimselerinكَفَرُواْinkar edenمِنötürüمَّشۡهَدِgörmektenيَوۡمٍbir günüعَظِيمٍbüyük
 
ANLAMI
Fırkalar, kendi aralarında anlaşmazlığa düştüler. Vay o büyük günü görecek kafirlerin haline!
Ayet 38 Arapça Ayet
أَسۡمِعۡne güzel işitirlerبِهِمۡonlarوَأَبۡصِرۡne güzel görürlerيَوۡمَgünيَأۡتُونَنَاbize geldikleriلَٰكِنِamaٱلظَّـٰلِمُونَzalimlerٱلۡيَوۡمَbugünفِيiçindedirlerضَلَٰلٖsapıklıkمُّبِينٖapaçık
 
ANLAMI
Bize geldikleri gün neler görüp neler işitecekler! Ama zalimler bugün apaçık bir sapıklık içindedirler.
SAYFA 308
Ayet 39 Arapça Ayet
وَأَنذِرۡهُمۡonları uyarيَوۡمَgününe (karşı)ٱلۡحَسۡرَةِhasretإِذۡo zamanقُضِيَhükmedilirٱلۡأَمۡرُişeوَهُمۡonlarفِيiçinde ikenغَفۡلَةٖgafletوَهُمۡve onlarلَاiman etmezlerkenيُؤۡمِنُونَ*
 
ANLAMI
Hala gaflet içinde bulunanları ve hala inanmayanları işin bitmiş olacağı o hasret günü ile uyar.
Ayet 40 Arapça Ayet
إِنَّاancak bizنَحۡنُbizنَرِثُvaris oluruzٱلۡأَرۡضَdünyayaوَمَنۡve bulunanlaraعَلَيۡهَاonun üzerindeوَإِلَيۡنَاve bizeيُرۡجَعُونَdöndürülürler
 
ANLAMI
Şüphesiz Biz bütün yeryüzüne ve üzerinde bulunanlara varis olacağız. Onlar Bize döneceklerdir.
Ayet 41 Arapça Ayet
وَٱذۡكُرۡan (hatırla)فِيKitaptaٱلۡكِتَٰبِ*إِبۡرَٰهِيمَۚİbrahim'iإِنَّهُۥgerçekten oكَانَidiصِدِّيقٗاçok doğruنَّبِيًّاbir peygamber
 
ANLAMI
Kitap'da İbrahim'e dair anlattıklarımızı da an, o şüphesiz dosdoğru bir peygamberdi.
Ayet 42 Arapça Ayet
إِذۡhaniقَالَdemişti kiلِأَبِيهِbabasınaيَـٰٓأَبَتِey babacığımلِمَniçin?تَعۡبُدُtapıyorsunمَاşeylereلَاişitmeyenيَسۡمَعُ*وَلَاveيُبۡصِرُgörmeyenوَلَاveيُغۡنِيyararı olmayanعَنكَsanaشَيۡـٔٗاhiçbir
 
ANLAMI
Babasına şöyle demişti: "Babacığım! İşitmeyen, görmeyen ve sana bir faydası olmayan şeylere niçin tapıyorsun?"
Ayet 43 Arapça Ayet
يَـٰٓأَبَتِey babacığımإِنِّيbanaقَدۡelbetteجَآءَنِيbana geldiمِنَbir bilgiٱلۡعِلۡمِ*مَاsana gelmeyenلَمۡ*يَأۡتِكَ*فَٱتَّبِعۡنِيٓbana uyأَهۡدِكَseni ileteyimصِرَٰطٗاbir yolaسَوِيّٗاdüzgün
 
ANLAMI
"Babacığım! Doğrusu sana gelmeyen bir ilim bana geldi. Bana uy, seni doğru yola eriştireyim."
Ayet 44 Arapça Ayet
يَـٰٓأَبَتِey babacığımلَاtapmaتَعۡبُدِ*ٱلشَّيۡطَٰنَۖşeytanaإِنَّçünküٱلشَّيۡطَٰنَşeytanكَانَRahman'aلِلرَّحۡمَٰنِ*عَصِيّٗاisyan etmiştir
 
ANLAMI
"Babacığım! Şeytana tapma, çünkü şeytan Rahman'a baş kaldırmıştır"
Ayet 45 Arapça Ayet
يَـٰٓأَبَتِey babacığımإِنِّيٓelbette benأَخَافُkorkuyorumأَنdiyeيَمَسَّكَsana dokunacakعَذَابٞbir azabمِّنَRahmandanٱلرَّحۡمَٰنِ*فَتَكُونَo zaman olursunلِلشَّيۡطَٰنِşeytanınوَلِيّٗاdostu
 
ANLAMI
"Babacığım! Doğrusu sana Rahman katından bir azabın gelmesinden korkuyorum ki böylece şeytanın dostu olarak kalırsın."
Ayet 46 Arapça Ayet
قَالَdedi kiأَرَاغِبٌyüz mü çeviriyorsun?أَنتَsenعَنۡbenim tanrılarımdanءَالِهَتِي*يَـٰٓإِبۡرَٰهِيمُۖEy İbrahimلَئِنeğerلَّمۡvazgeçmezsenتَنتَهِ*لَأَرۡجُمَنَّكَۖandolsun seni taşlarımوَٱهۡجُرۡنِيbenden ayrıl git'مَلِيّٗاuzun süre
 
ANLAMI
Babası: "Ey İbrahim! Sen benim tanrılarımdan yüz çevirmek mi istiyorsun Bundan vazgeçmezsen mutlaka seni taşlarım; uzun bir süre benden uzaklaş git." dedi.
Ayet 47 Arapça Ayet
قَالَdediسَلَٰمٌselamعَلَيۡكَۖsanaسَأَسۡتَغۡفِرُmağfiret dileyeceğimلَكَsenin içinرَبِّيٓۖRabbimdenإِنَّهُۥçünkü Oكَانَbanaبِي*حَفِيّٗاçok lutufkardır
 
ANLAMI
İbrahim şöyle cevap verdi: "Sana selam olsun. Senin için Rabbim'den mağfiret dileyeceğim, çünkü O, bana karşı çok lütufkardır."
Ayet 48 Arapça Ayet
وَأَعۡتَزِلُكُمۡsizden ayrılıyorumوَمَاveتَدۡعُونَyalvardıklarınızdanمِنbaşkaدُونِ*ٱللَّهِAllah'tanوَأَدۡعُواْve yalnız yalvarıyorumرَبِّيRabbimeعَسَىٰٓumarım kiأَلَّآolmamأَكُونَ*بِدُعَآءِyalvarmaklaرَبِّيRabbimeشَقِيّٗاbahtsız
 
ANLAMI
"Sizi Allah'tan başka taptıklarınızla bırakıp çekilir, Rabbime yalvarırım. Rabbime yalvarışımda mahrum kalmayacağımı umarım."
Ayet 49 Arapça Ayet
فَلَمَّاne zaman kiٱعۡتَزَلَهُمۡonlardan ayrıldıوَمَاveيَعۡبُدُونَonların taptıklarındanمِنbaşkaدُونِ*ٱللَّهِAllah'tanوَهَبۡنَاbiz armağan ettikلَهُۥٓonaإِسۡحَٰقَİshak'ıوَيَعۡقُوبَۖve Ya'kub'uوَكُلّٗاve hepsiniجَعَلۡنَاyaptıkنَبِيّٗاpeygamber
 
ANLAMI
İbrahim onları Allah'tan başka taptıklarıyla başbaşa bırakıp çekilince ona İshak ve Yakub'u bahşettik ve her birini peygamber yaptık.
Ayet 50 Arapça Ayet
وَوَهَبۡنَاve lutfettikلَهُمonlaraمِّنrahmetimizdenرَّحۡمَتِنَا*وَجَعَلۡنَاve verdikلَهُمۡonlar içinلِسَانَdiliصِدۡقٍbir doğrulukعَلِيّٗاyüce
 
ANLAMI
Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk. Onların her dilde üstün şekilde anılmalarını sağladık.
Ayet 51 Arapça Ayet
وَٱذۡكُرۡanفِيKitaptaٱلۡكِتَٰبِ*مُوسَىٰٓۚMusa'yı daإِنَّهُۥçünkü oكَانَidiمُخۡلَصٗاiçi temizوَكَانَve idiرَسُولٗاbir peygamberنَّبِيّٗاnebi
 
ANLAMI
Kitap'da Musa'ya dair anlattıklarımızı da an. O seçkin kılınmış bir insan, tarafımızdan gönderilmiş bir peygamberdi.
SAYFA 309
Ayet 52 Arapça Ayet
وَنَٰدَيۡنَٰهُve ona seslendikمِنtarafındanجَانِبِ*ٱلطُّورِTur'unٱلۡأَيۡمَنِsağوَقَرَّبۡنَٰهُve onu yaklaştırdıkنَجِيّٗاözel konuşmak için
 
ANLAMI
Ona Tur'un sağ yanından seslenmiş ve konuşmak için onu yaklaştırmıştık.
Ayet 53 Arapça Ayet
وَوَهَبۡنَاve armağan ettikلَهُۥonaمِنdolayıرَّحۡمَتِنَآacıdığımızdanأَخَاهُkardeşiهَٰرُونَHarun'uنَبِيّٗاpeygamber olarak
 
ANLAMI
Rahmetimizden, kardeşi Harun'u bir peygamber olarak ona bağışladık.
Ayet 54 Arapça Ayet
وَٱذۡكُرۡanفِيKitaptaٱلۡكِتَٰبِ*إِسۡمَٰعِيلَۚİsma'il'i deإِنَّهُۥçünkü oكَانَidiصَادِقَsadıkٱلۡوَعۡدِsözündeوَكَانَve idiرَسُولٗاbir peygamberنَّبِيّٗاnebi
 
ANLAMI
Kitap'da İsmail'e dair anlattıklarımızı da an. Çünkü o sözünde doğru bir kimse idi, tarafımızdan gönderilmiş bir peygamberdi.
Ayet 55 Arapça Ayet
وَكَانَveيَأۡمُرُemrederdiأَهۡلَهُۥhalkınaبِٱلصَّلَوٰةِnamaz kılmayıوَٱلزَّكَوٰةِzekat vermeyiوَكَانَve idiعِندَyanındaرَبِّهِۦRabbiمَرۡضِيّٗاbeğenilmişlerden
 
ANLAMI
Çevresinde bulunanlara namaz kılmalarını, zekat vermelerini emrederdi. Rabbinin katında hoşnutluğa ermişti.
Ayet 56 Arapça Ayet
وَٱذۡكُرۡve anفِيKitaptaٱلۡكِتَٰبِ*إِدۡرِيسَۚİdris'i deإِنَّهُۥçünkü oكَانَidiصِدِّيقٗاçok doğruنَّبِيّٗاbir peygamber
 
ANLAMI
Kitap'da İdris'i de zikret, çünkü o dosdoğru bir peygamberdi.
Ayet 57 Arapça Ayet
وَرَفَعۡنَٰهُonu yükseltmiştikمَكَانًاbir yereعَلِيًّاyüce
 
ANLAMI
Biz onu yüce bir yere yükselttik.
Ayet 58 Arapça Ayet
أُوْلَـٰٓئِكَişte bunlarٱلَّذِينَkimselerdirأَنۡعَمَni'met verdiğiٱللَّهُAllah'ınعَلَيۡهِمkendilerineمِّنَpeygamberlerdenٱلنَّبِيِّـۧنَ*مِنneslindenذُرِّيَّةِ*ءَادَمَAdemوَمِمَّنۡve kimselerdendirحَمَلۡنَاtaşıdıklarımızمَعَile beraberنُوحٖNuhوَمِنveذُرِّيَّةِneslindendirإِبۡرَٰهِيمَİbrahimوَإِسۡرَـٰٓءِيلَve İsrail (Ya'kub)وَمِمَّنۡve kimselerdendirهَدَيۡنَاyol gösterdiğimizوَٱجۡتَبَيۡنَآۚve seçtiğimizإِذَاzamanتُتۡلَىٰokunduğuعَلَيۡهِمۡonlaraءَايَٰتُayetleriٱلرَّحۡمَٰنِRahman'ınخَرُّواْۤkapanırlardıسُجَّدٗاۤsecdeyeوَبُكِيّٗا۩ağlayarak
 
ANLAMI
İşte bunlar Allah'ın kendilerine nimetler sunduğu peygamberler; Adem'in soyundan, Nuh ile beraber taşıdıklarımızdan; İbrahim ve İsmail'in neslinden ve doğru yola erdirdiğimizden, seçip beğendiklerimizdendirler. Rahman'ın ayetleri onlara okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı.
Ayet 59 Arapça Ayet
۞فَخَلَفَyerlerine geldiمِنۢonlardan sonraبَعۡدِهِمۡ*خَلۡفٌöyle bir nesilأَضَاعُواْonlar zayi ettilerٱلصَّلَوٰةَnamazıوَٱتَّبَعُواْve uydularٱلشَّهَوَٰتِۖşehvetlerineفَسَوۡفَyakındaيَلۡقَوۡنَonlar bulacaklardırغَيًّاkötülük
 
ANLAMI
Onların ardından, namazı bırakan, şehvetlerine uyan bir nesil geldi. İşte bunlar azgınlıklarının karşılığını göreceklerdir.
Ayet 60 Arapça Ayet
إِلَّاancakمَنkimselerتَابَtevbe edenوَءَامَنَve inananlarوَعَمِلَve yapanlarصَٰلِحٗاiyi işlerفَأُوْلَـٰٓئِكَişte onlarيَدۡخُلُونَgireceklerٱلۡجَنَّةَcenneteوَلَاveيُظۡلَمُونَhaksızlığa uğratılmayacaklardırشَيۡـٔٗاhiç
 
ANLAMI
Ancak tevbe eden, inanıp yararlı iş yapanlar bunun dışındadır. Bunlar hiçbir haksızlığa uğratılmadan, Rahman'ın kullarına gaybde vadettiği cennete, Adn cennetlerine gireceklerdir. Şüphesiz, O'nun sözü yerini bulacaktır.
Ayet 61 Arapça Ayet
جَنَّـٰتِcennetleri(ne gireceklerdir)عَدۡنٍAdnٱلَّتِيva'dettiğiوَعَدَ*ٱلرَّحۡمَٰنُRahman'ınعِبَادَهُۥkullarınaبِٱلۡغَيۡبِۚgıyabenإِنَّهُۥşüphesiz O'nunكَانَva'diوَعۡدُهُۥ*مَأۡتِيّٗاyerine gelecektir
 
ANLAMI
Ancak tevbe eden, inanıp yararlı iş yapanlar bunun dışındadır. Bunlar hiçbir haksızlığa uğratılmadan, Rahman'ın kullarına gaybde vadettiği cennete, Adn cennetlerine gireceklerdir. Şüphesiz, O'nun sözü yerini bulacaktır.
Ayet 62 Arapça Ayet
لَّاişitmezlerيَسۡمَعُونَ*فِيهَاoradaلَغۡوًاboş sözإِلَّاyalnızcaسَلَٰمٗاۖselamوَلَهُمۡve hazırdırرِزۡقُهُمۡrızıkları daفِيهَاoradaبُكۡرَةٗsabahوَعَشِيّٗاve akşam
 
ANLAMI
Orada boş sözler değil sadece esenlik veren sözler işitirler. Orada rızıklarını sabah akşam hazır bulurlar.
Ayet 63 Arapça Ayet
تِلۡكَişte budurٱلۡجَنَّةُcennetٱلَّتِيvereceğimizنُورِثُ*مِنۡkullarımızdanعِبَادِنَا*مَنkorunanlaraكَانَ*تَقِيّٗا*
 
ANLAMI
Kullarımızdan Allah'a karşı gelmekten sakınanları mirasçı kılacağımız Cennet işte budur.
Ayet 64 Arapça Ayet
وَمَاveنَتَنَزَّلُbiz inmeyizإِلَّاdışındaبِأَمۡرِemriرَبِّكَۖRabbininلَهُۥO'na aittirمَاolan herşeyبَيۡنَönümüzdeأَيۡدِينَا*وَمَاve olanخَلۡفَنَاarkamızdaوَمَاve olanبَيۡنَarasındaذَٰلِكَۚbunlarوَمَاasla değildirكَانَRabbinرَبُّكَ*نَسِيّٗاunutkan
 
ANLAMI
Cebrail: "Biz ancak Rabbinin buyruğu ile ineriz, geçmişimizi geleceğimizi ve ikisinin arasındakileri bilmek O'na mahsustur. Rabbin unutkan değildir."
SAYFA 310
Ayet 65 Arapça Ayet
رَّبُّRabbidirٱلسَّمَٰوَٰتِgöklerinوَٱلۡأَرۡضِyerinوَمَاve şeylerinبَيۡنَهُمَاbunlar arasında bulunanفَٱعۡبُدۡهُO'na kulluk etوَٱصۡطَبِرۡve sabretلِعِبَٰدَتِهِۦۚO'na kulluktaهَلۡbiliyormusun?تَعۡلَمُ*لَهُۥO'nunسَمِيّٗاadaşını
 
ANLAMI
O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir. Öyleyse Ona ibadette sabırlı ol. Hiç O'na benzeyen bir şey bilir misin?
Ayet 66 Arapça Ayet
وَيَقُولُve diyor kiٱلۡإِنسَٰنُinsanأَءِذَاzaman mı?مَاöldüğümمِتُّ*لَسَوۡفَmuhakkakأُخۡرَجُçıkarılacağımحَيًّاdiri olarak
 
ANLAMI
İnsan: "Ben öldüğümde mi diriltileceğim?" der.
Ayet 67 Arapça Ayet
أَوَلَاdüşünmüyor mu?يَذۡكُرُ*ٱلۡإِنسَٰنُinsanأَنَّاbizimخَلَقۡنَٰهُonu yarattığımızıمِنöncedenقَبۡلُ*وَلَمۡveيَكُdeğilkenشَيۡـٔٗاhiçbir şey
 
ANLAMI
Bu insan kendisi önceden bir şey değilken onu yaratmış olduğumuzu hatırlamaz mi?
Ayet 68 Arapça Ayet
فَوَرَبِّكَRabbine andolsun kiلَنَحۡشُرَنَّهُمۡonları mutlaka toplayacağızوَٱلشَّيَٰطِينَve şeytanlarıثُمَّsonraلَنُحۡضِرَنَّهُمۡonları bulunduracağızحَوۡلَçevresindeجَهَنَّمَcehenneminجِثِيّٗاdiz çökmüş vaziyette
 
ANLAMI
Rabbine and olsun ki Biz onları mutlaka uydukları şeytanlarla beraber haşredeceğiz. Sonra cehennemin yanında diz çöktürerek hazır bulunduracağız.
Ayet 69 Arapça Ayet
ثُمَّsonraلَنَنزِعَنَّayıracağızمِنherكُلِّ*شِيعَةٍmillettenأَيُّهُمۡhangisininأَشَدُّen çokعَلَىkarşıٱلرَّحۡمَٰنِRahman'aعِتِيّٗاisyan edeni
 
ANLAMI
Sonra her toplumdan Rahman'a en çok kimin baş kaldırdığını ortaya koyacağız.
Ayet 70 Arapça Ayet
ثُمَّsonraلَنَحۡنُelbette bizأَعۡلَمُdaha iyi bilirizبِٱلَّذِينَkimlerinهُمۡonlarأَوۡلَىٰuygun olduğunuبِهَاorayaصِلِيّٗاgirmeğe
 
ANLAMI
Cehenneme girmeye en layık olanları Biz biliriz.
Ayet 71 Arapça Ayet
وَإِنve yokturمِّنكُمۡiçinizdenإِلَّاhiç kimseوَارِدُهَاۚoraya gitmeyecekكَانَ(bu)عَلَىٰüzerineرَبِّكَRabbininحَتۡمٗاbir borçturمَّقۡضِيّٗاkesin
 
ANLAMI
Sizden cehenneme uğramayacak yoktur. Bu, Rabbinin yapmayı üzerine aldığı kesinleşmiş bir hükümdür.
Ayet 72 Arapça Ayet
ثُمَّsonraنُنَجِّيkurtarırızٱلَّذِينَkimseleriٱتَّقَواْmuttakileri (sakınanları)وَّنَذَرُve bırakırızٱلظَّـٰلِمِينَzalimleriفِيهَاoradaجِثِيّٗاdiz üstü çökmüş olarak
 
ANLAMI
Sonra Biz Allah'a karşı gelmekten sakınmış olanları kurtarır, zalimleri de orada diz üstü çökmüş olarak bırakırız.
Ayet 73 Arapça Ayet
وَإِذَاve zamanتُتۡلَىٰokunduğuعَلَيۡهِمۡonlaraءَايَٰتُنَاayetlerimizبَيِّنَٰتٖaçık açıkقَالَderlerٱلَّذِينَkimselerكَفَرُواْinkar edenlerلِلَّذِينَkimseler içinءَامَنُوٓاْinanan(lar)أَيُّhangisininٱلۡفَرِيقَيۡنِiki topluluktanخَيۡرٞdaha hayırlıdırمَّقَامٗاmakamıوَأَحۡسَنُve daha güzeldir?نَدِيّٗاmeclisi (mevkii)
 
ANLAMI
Ayetlerimiz kendilerine apaçık okunduğu zaman inkar edenler inananlara: "Bu iki takımın hangisinin makamı daha iyi ve yeri daha güzeldir?" derler.
Ayet 74 Arapça Ayet
وَكَمۡve niceأَهۡلَكۡنَاhelak ettikقَبۡلَهُمonlardan önceمِّنnesillerقَرۡنٍ*هُمۡonlarأَحۡسَنُdaha güzeldiأَثَٰثٗاeşyacaوَرِءۡيٗاve gösterişce
 
ANLAMI
Onlardan önce nice nesilleri yok ettik ki, onlar varlıkça ve gösterişçe bunlardan daha üstündüler.
Ayet 75 Arapça Ayet
قُلۡde kiمَنkimكَانَiseفِيiçindeٱلضَّلَٰلَةِsapıklıkفَلۡيَمۡدُدۡsüre versinلَهُonaٱلرَّحۡمَٰنُRahmanمَدًّاۚbi süreحَتَّىٰٓnihayet;إِذَاzamanرَأَوۡاْgördükleriمَاşeyleriيُوعَدُونَva'dedildikleriإِمَّاyaٱلۡعَذَابَazabıوَإِمَّاveyaٱلسَّاعَةَ(duruşma) sa'ati(ni)فَسَيَعۡلَمُونَbileceklerdirمَنۡkiminهُوَoشَرّٞdaha kötüdürمَّكَانٗاmekanıوَأَضۡعَفُve daha zayıftırجُندٗاadamları
 
ANLAMI
De ki: "Sapıklıkta olanı Rahman ne kadar ertelese bile, sonunda tehdit edildikleri azabı ya da kıyamet gününü gördükleri zaman onlar kimin yerinin daha kötü ve taraftarlarının daha güçsüz olduğunu bilecektir."
Ayet 76 Arapça Ayet
وَيَزِيدُve artırırٱللَّهُAllahٱلَّذِينَkimselerinٱهۡتَدَوۡاْyola gelen(lerin)هُدٗىۗhidayetiniوَٱلۡبَٰقِيَٰتُve kalıcı olanٱلصَّـٰلِحَٰتُyararlı işlerخَيۡرٌdaha hayırlıdırعِندَyanındaرَبِّكَRabbininثَوَابٗاmükafat bakımındanوَخَيۡرٞve daha iyidirمَّرَدًّاvarılacak yer bakımından
 
ANLAMI
Allah doğru yolda olanların doğruluğunu artırır. Baki kalacak yararlı işler Rabbinin katında sevap olarak da daha iyidir, sonuç olarak da daha iyidir.
SAYFA 311
Ayet 77 Arapça Ayet
أَفَرَءَيۡتَgördün mü?ٱلَّذِيkimseleriكَفَرَinkar eden(leri)بِـَٔايَٰتِنَاayetlerimiziوَقَالَve diyeniلَأُوتَيَنَّbana verilecekمَالٗاmalوَوَلَدًاve evlad
 
ANLAMI
Ayetlerimizi inkar eden ve "bana elbette mal ve çocuk verilecektir" diyeni gördün mu?
Ayet 78 Arapça Ayet
أَطَّلَعَbildi mi?ٱلۡغَيۡبَgaybıأَمِyoksaٱتَّخَذَaldı mı?عِندَhuzurundaٱلرَّحۡمَٰنِRahman'ınعَهۡدٗاbir söz
 
ANLAMI
O görülmeyeni mi biliyor, yoksa Rahman katından bir söz mü almıştır?
Ayet 79 Arapça Ayet
كَلَّاۚhayırسَنَكۡتُبُbiz yazacağızمَاşeyiيَقُولُonun dediğiوَنَمُدُّve uzatacağızلَهُۥonun içinمِنَazabıٱلۡعَذَابِ*مَدّٗاuzattıkça
 
ANLAMI
Hayır, söylediğini yazacağız ve onun azabını uzattıkça uzatacağız.
Ayet 80 Arapça Ayet
وَنَرِثُهُۥve varis olacağızمَاşeyeيَقُولُdediğiوَيَأۡتِينَاve o bize gelecekفَرۡدٗاtek başına
 
ANLAMI
Bahsettikleri şeyler Bize kalacaktır, kendisi Bize tek olarak gelecektir.
Ayet 81 Arapça Ayet
وَٱتَّخَذُواْve edindilerمِنbaşkaدُونِ*ٱللَّهِAllah'tanءَالِهَةٗtanrılarلِّيَكُونُواْolsun diyeلَهُمۡkendilerineعِزّٗاitibar
 
ANLAMI
Onlar kendilerine kuvvet ve şeref kazandırsın diye, Allah'ı bırakarak tanrılar edindiler.
Ayet 82 Arapça Ayet
كَلَّاۚhayırسَيَكۡفُرُونَinkar edeceklerبِعِبَادَتِهِمۡbunların tapmalarınıوَيَكُونُونَve olacaklardırعَلَيۡهِمۡbunlaraضِدًّاzıd
 
ANLAMI
Hayır, tanrıları kendilerinin ibadetlerini inkar edecekler ve onlara düşman olacaklardır.
Ayet 83 Arapça Ayet
أَلَمۡgörmedin mi?تَرَ*أَنَّآbizأَرۡسَلۡنَاgönderdikٱلشَّيَٰطِينَşeytanlarıعَلَىüzerineٱلۡكَٰفِرِينَkafirlerتَؤُزُّهُمۡonları kışkırtıyorlarأَزّٗاkışkırttıkça
 
ANLAMI
Kafirlerin üzerine onları kışkırtan şeytanlar gönderdiğimizi bilmiyor musun?
Ayet 84 Arapça Ayet
فَلَاaslaتَعۡجَلۡacele etmeعَلَيۡهِمۡۖonlar hakkındaإِنَّمَاelbetteنَعُدُّbiz sayıyoruzلَهُمۡonlar içinعَدّٗاsaydıkça
 
ANLAMI
Öyleyse onların acele yok olmalarını isteme. Biz onların günlerini saydıkça sayıyoruz.
Ayet 85 Arapça Ayet
يَوۡمَo günنَحۡشُرُtoplayacağızٱلۡمُتَّقِينَmuttakileri (sakınanları)إِلَىhuzurundaٱلرَّحۡمَٰنِRahmanınوَفۡدٗاkonuk olarak
 
ANLAMI
sakınanları o gün Rahman'ın huzurunda O'na gelmiş konuklar olarak toplarız, suçluları suya götürür gibi cehenneme süreriz.
Ayet 86 Arapça Ayet
وَنَسُوقُve süreceğizٱلۡمُجۡرِمِينَsuçluları daإِلَىٰcehennemeجَهَنَّمَ*وِرۡدٗاyaya ve susuz olarak
 
ANLAMI
sakınanları o gün Rahman'ın huzurunda O'na gelmiş konuklar olarak toplarız, suçluları suya götürür gibi cehenneme süreriz.
Ayet 87 Arapça Ayet
لَّاaslaيَمۡلِكُونَgüçleri yetmeyecektirٱلشَّفَٰعَةَşefa'ateإِلَّاdışındakilerinمَنِkimselerinٱتَّخَذَalanعِندَhuzurundaٱلرَّحۡمَٰنِRahman'ınعَهۡدٗاsöz
 
ANLAMI
Rahman'ın katında bir ahd almış olandan başkası asla şefaatte bulunamıyacaktır.
Ayet 88 Arapça Ayet
وَقَالُواْve dedilerٱتَّخَذَedindiٱلرَّحۡمَٰنُRahmanوَلَدٗاçocuk
 
ANLAMI
Bazı kimseler: "Rahman çocuk edindi" dediler
Ayet 89 Arapça Ayet
لَّقَدۡandolsun kiجِئۡتُمۡsiz bulundunuzشَيۡـًٔاbir şeyde (cür'ette)إِدّٗاpek kötü
 
ANLAMI
And olsun ki, ortaya pek kötü bir şey attınız.
Ayet 90 Arapça Ayet
تَكَادُneredeyseٱلسَّمَٰوَٰتُgöklerيَتَفَطَّرۡنَçatlayacakمِنۡهُondan dolayıوَتَنشَقُّve yarılacakٱلۡأَرۡضُyerوَتَخِرُّve dağılacakٱلۡجِبَالُdağlarهَدًّاyıkılıp
 
ANLAMI
Rahman'a çocuk isnat etmelerinden ötürü neredeyse gökler parçalanacak, yer yarılacak, dağlar göçecekti.
Ayet 91 Arapça Ayet
أَنiddia etmelerindenدَعَوۡاْ*لِلرَّحۡمَٰنِRahman içinوَلَدٗاçocuk
 
ANLAMI
Rahman'a çocuk isnat etmelerinden ötürü neredeyse gökler parçalanacak, yer yarılacak, dağlar göçecekti.
Ayet 92 Arapça Ayet
وَمَاveيَنۢبَغِيyakışmazلِلرَّحۡمَٰنِRahman'aأَنedinmekيَتَّخِذَ*وَلَدًاçocuk
 
ANLAMI
Oysa Rahman'a çocuk edinmek yaraşmaz, çünkü göklerde ve yerde olan her şey Rahman'a baş eğmiş kul olarak gelecektir.
Ayet 93 Arapça Ayet
إِنhepsiكُلُّ*مَنkimselerinفِيbulunanٱلسَّمَٰوَٰتِgöklerdeوَٱلۡأَرۡضِve yerdeإِلَّآancakءَاتِيgelecektirٱلرَّحۡمَٰنِRahman'aعَبۡدٗاkul olarak
 
ANLAMI
Oysa Rahman'a çocuk edinmek yaraşmaz, çünkü göklerde ve yerde olan her şey Rahman'a baş eğmiş kul olarak gelecektir.
Ayet 94 Arapça Ayet
لَّقَدۡmuhakkakأَحۡصَىٰهُمۡonları kuşatmışوَعَدَّهُمۡve onları saymıştırعَدّٗاbir bir
 
ANLAMI
And olsun ki onların adedini bilmiş ve teker teker saymıştır.
Ayet 95 Arapça Ayet
وَكُلُّهُمۡve onların hepsiءَاتِيهِO'na gelecektirيَوۡمَgünüٱلۡقِيَٰمَةِkıyametفَرۡدًاtek başına
 
ANLAMI
Kıyamet günü hepsi O'na tek olarak gelecektir.
SAYFA 312
Ayet 96 Arapça Ayet
إِنَّşüphesizٱلَّذِينَkimseler (için)ءَامَنُواْinanan(lar)وَعَمِلُواْve yapanlar (için)ٱلصَّـٰلِحَٰتِfaydalı işlerسَيَجۡعَلُyaratacaktırلَهُمُonlar içinٱلرَّحۡمَٰنُRahmanوُدّٗاbir sevgi
 
ANLAMI
İnanıp yararlı iş işleyenleri Rahman sevgili kılacaktır.
Ayet 97 Arapça Ayet
فَإِنَّمَاşüphesiz bizيَسَّرۡنَٰهُO'nu kolaylaştırdıkبِلِسَانِكَsenin dilineلِتُبَشِّرَmüjdelemen içinبِهِonunlaٱلۡمُتَّقِينَmuttakileri (sakınanları)وَتُنذِرَve uyarman içinبِهِۦonunlaقَوۡمٗاbir kavmiلُّدّٗاinatçı
 
ANLAMI
Biz Kuran'ı Allah'a karşı gelmekten sakınanları müjdelemen ve inatçı milleti uyarman için senin dilinde indirerek kolaylaştırdık.
Ayet 98 Arapça Ayet
وَكَمۡve nicesiniأَهۡلَكۡنَاhelak ettikقَبۡلَهُمonlardan önceمِّنnesillerdenقَرۡنٍ*هَلۡhissediyormusun?تُحِسُّ*مِنۡهُمonlardanمِّنۡhiçأَحَدٍbiriniأَوۡyahutتَسۡمَعُişitiyor (musun?)لَهُمۡonlarınرِكۡزَۢاcılız bir sesini
 
ANLAMI
Onlardan önce nice nesilleri yok ettik, şimdi onlardan hiçbirini duyuyor veya bir ses işitiyor musun?