“Allah, göklerin ve yerin nurudur (aydınlatıcısıdır). O’nun nurunun
temsili, içinde lamba bulunan bir kandil gibidir. O lamba bir billur
içindedir; o billur da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya
da batıya da nisbet edilemeyen mübarek bir ağaçtan çıkan yağdan
tutuşturulur. (Bu öyle bir ağaç ki) yağı, neredeyse, kendisine ateş
değmese bile ışık verir. (Bu ışık) nur üstüne nurdur. Allah dilediği
kimseyi (dileyeni de) nuruna eriştirir. Allah insanlara (işte böyle)
misaller verir; Allah her şeyi çok iyi bilendir.” Nûr, 35
“Ne zaman ki, Musa, mikatımıza geldi, Rabbi ona kelâmıyla ihsanda
bulundu. “Ey Rabbim, göster bana kendini de bakayım Sana”. dedi. Rabbi
ona buyurdu ki; “Beni katiyyen göremezsin ve lâkin dağa bak, eğer o
yerinde durabilirse, sen de Beni göreceksin”. Daha sonra Rabbi dağa
tecelli edince onu yerle bir ediverdi, Musa da baygın düştü. Ayılıp
kendine gelince, “Sen sübhansın”, “tevbe ettim, Sana döndüm ve ben
inananların ilkiyim,” dedi.” A’râf, 143
Nurun kaynağı âlemleri nurlandıran Yüce Allah, yüzleri, akıllari,
gönülleri ve kullarının iç âlemlerini nurlandırarak onları hidâyete
kavuşturan, hakkı, doğruyu görmesini sağlayandır.
|