1. Allah (c.c.) Vardır ve Birdir
Nasıl ki bir resim gördüğümüzde onu yapan bir ressamın varlığını düşünüyorsak, evreni ve içindeki her şeyi yaratan bir yaratıcının olduğunu da düşünürüz. Çünkü
evrende hiçbir şey kendiliğinden var olmaz.Her şeyin bir yapanı bir yaratıcısı vardır. Evreni yaratan da Allah’tır. Evrendeki varlıkların kendi
kendilerini var etme güçleri yoktur. Evren hiçbir şeye muhtaç olmayan yüce bir yaratıcı tarafından
yoktan var edilmiştir. Canlı ve cansız tüm varlıkları yaratan Allah’tır. Her şeyi yoktan var eden O’dur. İnsan var olanı kullanarak ya yeni ya da var olana benzer şeyler meydana getirir. Mesela ağaçtan kereste, keresteden mobilya yapar; akarsu üzerine baraj kurar, barajdan enerji elde eder. Ama insan hiçbir şeyi
yoktan var edemez. Her şeyi yoktan var eden Allah’tır.
‘…Allah, gökler ile yeri ve bunlar arasındakileri ancak hak ve hikmete uygun olarak ve belli bir
süre içinde yaratmıştır…’( Rum suresi, 8.Ayet)
Allah başka varlıklara benzemez. Allah sıfat ve nitelikleriyle tektir. Her şeyi bilip, gören,
duyan ve her şeye gücü yeten yalnızca Allah’tır. En affedici, en merhametli ve en adaletli
olan odur. Yalnızca O’na dua eder ve ondan yardım dileriz.
2. Allah (c.c.) Yaradandır
Güneş'in, Ay'ın, yıldızların, denizlerin, dağların, ağaçların, hayvanların ve
tabii ki biz insanların mükemmel bir
şekilde yaratıldığını görürüz. Sonra aklımıza şu sorular gelir:
"Bütün bunlar nasıl var olmuştur?"
"Evrendeki bu varlıklar kendi kendine var olabilir mi?"
"Her şeyi mükemmel bir şekilde yaratanın, tüm varlıklardan daha mükemmel ve üstün olması gerekmez mi?"
Bu sorular üzerinde düşündüğümüzde evrendeki her şeyin bir yaratıcısı olduğu sonucuna ulaşırız. İşte o yaratıcı, yarattıklarına benzemeyen ve her şeyden
üstün olan Yüce Allah'tır. Allah'ın (c.c.) her şeyi yarattığını Kur'an-ı Kerim bizlere şöyle
anlatır: "Allah her şeyin yaratıcısıdır ve her şeyi koruyup yöneten de O'dur."(Zümer suresi, 62. ayet.)
Hiçbir şey kendiliğinden var olmamıştır. Bütün varlıkların Yüce Allah tarafından
özenle yaratıldığını çevremize ve kendi
yaratılışımıza bakarak anlayabiliriz. İnsanı
yaratan, insan soyunun devam etmesini
sağlayan ve insanın hayatını sürdürmesi
için dünyayı yaşamaya elverişli şekilde düzenleyen Allah'tır (c.c.). Tüm varlıkları bir
amaç doğrultusunda yaratmak Allah (c.c.)
için çok kolaydır.
3. Allah (c.c.) Rahman ve Rahimdir
Rahman, Yüce Allah'ın güzel isimlerinden birisidir. Bu isim Kur'an-ı Kerim'de
şöyle geçer: "De ki: "(Rabbinizi) ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın,
nihayet en güzel isimler O'nundur..."(İsrâ suresi, 110. ayet.)
Evrendeki her varlık Allah'ın (c.c.) rahmetinin sonucu olarak varlığını devam ettirir. Allah'ın (c.c.) rahmeti çok geniştir. Allah (c.c.),
Rahman olmasının bir gereği olarak yarattığı
tüm kullarına merhamet eder.
Rahîm; dünyada yarattığı bütün varlıklara karşılıksız nimet veren, yarattıklarını
koruyan, esirgeyen, bağışlayan ve merhamet eden, ahirette ise sadece Allah'a (c.c.)
inanan kullarına şefkat eden anlamlarına gelir.
Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de "…O Rahman'dır,
Rahîm'dir."(Fâtiha suresi, 3. ayet.)
4. Allah (c.c.) Görür ve İşitir
Yüce Allah'ın işitmesi ve görmesi, yaratılmış varlıklardaki kulak, göz gibi organlar yoluyla
değildir. Çünkü Allah (c.c.) yarattıklarına benzemez. Göz
olmadan her şeyi görmek, kulak olmadan her şeyi işitmek nasıl olur? Bu insan için zor ama anlayabileceğimiz
bir durumdur. Örneğin, uyurken gördüğümüz rüyaları
da gözlerimizle görmeyiz. Çünkü gözlerimiz kapalıdır. Fakat rüyalarımızda o kadar çok şey görürüz ki bazen uyanık olarak göremediklerimizi bile görebiliriz. Demek ki
görmek sadece gözle sınırlı değildir. Bunu Allah (c.c.) için
düşündüğümüzde O'nun görmesi ve bilmesi insanınkinden farklı ve mükemmeldir. Allah (c.c.), evrenin ve bizlerin yaratıcısıdır. Her şeyi kolaylıkla yaratan Yüce Allah için
görmek, duymak ve bilmek de kolaydır. Bu konuda Yüce
Allah şöyle buyurur: "Bilmez misin ki kuşkusuz Allah
gökte ve yerde ne varsa hepsini bilir. Kuşkusuz bunların hepsi bir kitaptadır. Şüphesiz bu Allah'a göre
çok kolaydır."(Enfâl suresi, 75. ayet.)
İlim, Allah'ın her şeyi bilmesidir.
Semi, Allah'ın her şeyi işitmesidir.
Basar, Allah'ın her şeyi görmesidir.
5. Allah'ın (c.c.) Her Şeye Gücü Yeter
Allah (c.c.) için hiçbir işte
zorluk yoktur. O, her istediğini
hiçbir kısıtlama olmadan kolaylıkla yapar. Yaratıcımızın sınırsız bir güce sahip olduğunu
gösterir. Allah'ın (c.c.) bilmesi, görmesi ve işitmesi yanında evreni kuşatan sonsuz bir
gücü olduğunu Kur'an-ı Kerim
şöyle açıklar: "Göklerin, yerin ve bunlardaki her şeyin
hükümranlığı yalnızca Allah'ındır. O her şeye hakkıyla gücü yetendir."(Mâide suresi, 120. ayet.)
Kâdir, Allah'ın (c.c.)
güzel isimlerindendir. Allah'ın (c.c.)
her şeye gücünün
yetmesi anlamına
gelir.
6. Allah (c.c.) İle İrtibat: Dua
İnsanlar ibadetler sayesinde Allah'a (c.c.) yakınlaşır,
O'nunla iletişim ve irtibat kurarlar. Allah
(c.c.) ile irtibat kurmanın en güzel yolu dua
etmektir. Dua sözlükte yalvarma, yakarma, seslenme, dileme, istekte bulunma gibi anlamlara gelir. Dinî bir terim olarak dua,
insanın bütün samimiyetiyle Allah'a (c.c.)
yönelmesi, isteklerini Allah'a (c.c.) iletmesi, O'ndan yardım dilemesi ve O'na güvenip dayanmasıdır. Dua, sevinç ve üzüntü-
leri Allah (c.c.) ile paylaşmaktır. Allah'ın (c.c.) verdiği nimetlere şükretmektir. Yaptığı
hatalardan dolayı pişman olmak ve O'ndan af dilemektir. Zor ve sıkıntılı durumlarda Allah'tan (c.c.) yardım istemektir. Sıkıntılı durumlardan kurtulup rahata kavuştuğunda da memnuniyetini dile getirmektir.
Her namazda okunan Fâtiha suresinin, "Yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz."(Fâtiha suresi, 5. ayet.) ayetiyle de
ibadetin ve duanın sadece Allah'a (c.c.) yapıldığı vurgulanır. Duaya hamd ve şükür ile başlamalıyız. Dua
içerisinde Allah'ın (c.c.) güzel isimlerini anmalı ve Hz. Peygambere salavat getirmeliyiz.
Bir iyilik isterken sadece kendimiz için değil
ailemiz, arkadaşlarımız, sevdiklerimiz ve tüm
Müslümanlar için de istemeliyiz. Dualarımızda vatanımızı, milletimizi, şehitlerimizi ve
mazlumları unutmamalıyız. Nitekim Kur'an-ı
Kerim'de "Rabbimiz! Hesap görülecek günde, beni, annemi, babamı ve tüm inananları bağışla"(İbrâhîm suresi, 41. ayet) ayetiyle tüm inananlar için de
dua edilmesi istenmiştir.
Kur'an-ı Kerim'den ve Peygamberlerden Dua Örnekleri
"(Allah'ım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi
doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanların
ve yoldan çıkanların yoluna değil."(Fâtiha suresi, 5-7. ayetler.)
"Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle
kimseler yarat. Rabb'imiz! Duamı kabul eyle."(İbrâhîm suresi, 40. ayet.)
Hz. Yusuf'un (a.s) Duası:
"Ey gökleri ve yeri yaratan! Sen
dünyada da ahirette de benim sahibimsin. Beni Müslüman olarak öldür
ve beni salihler arasına kat."
(Yûsuf suresi, 101. ayet.)
Hz. Muhammed (s.a.v.) Kadir gecesinde
hangi duayı okuması gerektiğini soran Hz.
Âişe'ye (r.a.)*, "Allah'ım! Sen affedicisin,
ikram sahibisin, affetmeyi seversin, beni
de affet." şeklinde dua etmesini tavsiye
etmiştir.
(Tirmizî, Deavât, 84.)
"Allah'ım! Benim yaratılışımı güzel kıldığın gibi ahlâkımı da güzelleştir."(Ahmed b. Hanbel, I, 403.)
7. Bir Peygamber Tanıyorum: Hz. İbrahim (a.s.)
Hz. İbrahim (a.s.), Kur'an-ı Kerim'de kendisinden en çok söz edilen peygamberlerden biridir. Ayrıca Kur'an-ı Kerim'de İbrahim suresi adıyla da bir sure vardır. Hz.
İbrahim'in (a.s.) hayatında örnek alacağımız çok şey vardır. Onun Allah'a (c.c.) samimiyetle inanması, cömertliği ve Allah'a (c.c.) teslimiyeti tüm inananlar için güzel
örneklerdir.
Hanif, doğruya ve hakka bağlanmış, gerçeği görmüş ve samimiyetle Allah'a (c.c.)
inanmış kimse anlamına gelir. Kur'an-ı Kerim'de de geçen hanif kavramı, daha çok
Hz. İbrahim (a.s.) için kullanılmıştır. "İbrahim ne Yahudidir ne de Hıristiyandır.
Fakat o, hanif (Allah'ı bir tanıyan, hakka yönelen) bir Müslümandı. Allah'a ortak koşanlardan da değildi."(Â'l-i İmrân suresi, 67. ayet.) ayetinde Hz. İbrahim'in (a.s.) hanif bir Müslüman
olduğuna dikkat çekilmektedir.
Hz. İbrahim (a.s.); Irak ve çevresi, Urfa,
Harran, Filistin, Ken'an diyarı, Mısır ve Mekke'yi de içine alacak geniş bir coğrafyada
yaşamıştır. Bu bölgelerde insanları bir ve
tek olan Allah'a (c.c.) inanmaya çağırmıştır.
Ancak başta babası Azer olmak üzere yaşadığı toplumdan bazıları Hz. İbrahim'in (a.s.)
bu çağrısına inanmayıp Allah'ı (c.c.) inkar
etmişlerdir. Hatta Hz. İbrahim (a.s.) ile mü-
cadele edip onu engellemek istemişlerdir.
Ancak Hz. İbrahim (a.s.) tevhid mücadelesinden hiçbir zaman vaz geçmemiş yaşadığı
her yerde insanları tevhide çağırmaya devam etmiştir.
Kâbe, İslam dinin en önemli sembollerinden biridir. Müslümanlar her namazda
ona yönelirler. Ayrıca hac ve umre ibadeti yapılırken Kâbe'nin etrafı tavaf edilir. Kâbe,
Hz. İbrahim (a.s.) ve oğlu İsmail (a.s.) tarafından yapılmıştır. Kâbe'nin günümüzdeki
şekli Hz. İbrahim (a.s.) döneminden kalmadır.
Hz. İbrahim'in (a.s.) soyundan birçok peygamber geldiği için ona peygamberlerin
atası denilmektedir. Hz. İbrahim'in (a.s.) oğulları Hz. İsmail (a.s.) ve Hz. İshak (a.s.)
Allah (c.c.) tarafından peygamber olarak seçilmişlerdir.42 Hz. Muhammed (s.a.v.) de
Hz. İsmail'in (a.s.) soyundan gelmektedir.
8. Bir Sure Tanıyorum: İhlâs Suresi ve Anlamı
İhlâs suresi, Mekke döneminde indirilmiş olup, Kur'an-ı Kerim'in 112. suresidir.
İhlâs; samimi olmak, dine içtenlikle bağlanmak, inanç ve ibadetlerinde yalnızca Allah'ın rızasını gözetmek demektir. Bu surede Yüce Allah'ın bir ve tek olduğu, eşinin ve
benzerinin olmadığı anlatılır.
Bismillahirrahmanirrahim
1. Kul huvellâhu ehad
2. Allâhus samed
3. Lem yelid ve lem yûled
4. Ve lem yekul lehû küfüven ehad
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
1. De ki: O Allah’tır, bir tektir.
2. Allah samed’dir(her şey ona muhtaçtır, o hiçbir şeye muhtaç değildir.)
3. Ondan çocuk olmamıştır(kimsenin babası değildir.). kendisi de doğmamıştır(kimsenin
çocuğu da değildir.).
4. Hiçbir şey ona denk ve benzer değildir.