GÜNAHLARIYLA ÖVÜNEN ADAM
Şuayb peygamber zamanında bir adam,
''Allah benim birçok ayıbımı ve günahımı görüyor, suçlarımı
biliyor, fakat lutuf ve keremiyle beni hesaba çekmiyor'' dedi.
Hak Teâlâ Şuayb aleyhisselâma, o adamı şöyle uyarmasını
emretti:
''Ey aklı kıt, doğru yolu bırakıp çöllere düşen zavallı!
Bulunduğun durumunu tam tersine söylüyorsun. Sen kaç kere ceza
aldın, farkında değilsin. Nefsinin isteklerinin esiri
olmuşsun, haberin yok. Ayağından başına kendini günahlara
zincirlemişsin. Kalbin paslanmış, ilâhî sırları göremiyorsun.
Bu neye benzer biliyor musun?
Demirci zenci olursa, duman onun yüzünde iz bırakmaz. Çünkü
yüzünün rengi dumanla, isle aynıdır. Fakat beyaz tenli bir
adam demircilik yaparsa, isin ve dumanın etkisiyle yüzü
kararır.''
Aynen zenci demirci gibi, kötülüğü âdet haline getiren insan,
işlediği günahı görmez ve vicdan azabı çekmez.
Beyaz tenli demircinin yüzünde, anında duman lekesinin
görüldüğü gibi iyilik üzere yaşayan gönlü temiz biri günahın
tesirini anlar. ''Yâ rabbi, ben pişmanım'' diyerek tövbe eder.
***
''Demirin paslandığı gibi kalpler de paslanır'' buyuran
Peygamber Efendimiz'e ashap sormuş:
''Onun cilası nedir yâ Resûlallah?'' Peygamber Efendimiz
(s.a.v),
''Zikrullahtır'' buyurmuştur.
Kalplerimizi tövbe ve zikir ile temizleyip silmeliyiz. Günah
işlediğimizde vicdan azabı çekmiyorsak, Allah'a iltica
etmeliyiz.