Tebriz'de esnafı denetleyen, ticarî hayatın düzenini sağlayan
Bedreddin Ömer adında zengin biri vardı. Zenginliğinin
yanında, cömertliğiyle de dillere destan olmuştu. Bu kerem
sahibi eli açık zatın şöhretini, yakın bir ilde yaşayan garip
bir derviş de duymuştu.
Bu derviş, Bedreddin Ömer'in cömertliğine güvenerek 9000 altın
borç aldı. Borcunu ödeme vakti geldiğinde, Tebriz'in yolunu
tuttu. Kendi kendine, ''Bedreddin Ömer'in huzuruna çıkar,
durumumu anlatırım. Yapacağı ihsanlarla da borcumun öderim''
diye düşündü.

Şehre vardığında Muhtesib Ömer Bedreddin'in evini sordu. O
yoldayken, Bedreddin Ömer fâni dünyadan sonsuzluk âlemine göç
etmişti. Bunu duyan derviş bir nâra atarak bayıldı. Gece
yarısına kadar kendine gelemedi. Gözlerini açtığında,
''Ey Allahım! Suçluyum. Senden isteyeceğime, ümidimi senin
yarattığın birine bağladım. Cömertlikte kim senin eşin
olabilir? Aslında onun verdiği de senindir. Cömertliği,
merhameti ona sen lutfettin'' diyerek rabbine tövbe etti.
Muhtesib Ömer Bedreddin'in yardımcısı olan kethüdâ, dervişin
durumunu öğrendi. Derdiyle dertlendi. Dervişe yardım toplamak
için esnafı gezdi. Fakat 100 dinar kadar para toplayabildi.

Derviş bu durum üzerine Bedreddin Ömer'in mezarının başına
gitti. Hayattaymış gibi onunla konuşmaya başladı.
''Ey yoksulların dayandığı, güvendiği büyük insan! Senin derya
gibi geniş bağışlarını duyup güvendim. Sağa sola 9000 altın
borç yaptım. Şimdi beni kim bu yoksulluktan kurtaracak, yüzümü
güldürecek, borcumu ödeyecek?''
Buna benzer sözlerle akşama kadar mezarın başında halini
arzetti. Akşam olunca Ömer Bedreddin'in yardımcısı ve
Tebriz'in kethüdâsı garip dervişi evine buyur etti. Topladığı
100 dinarı verdi. Dervişle gece yarısına kadar sohbet ettikten
sonra yatıp uyudular.
Tebriz'in kethüdâsı, rüyasında Bedreddin Ömer'i gördü.
Bedreddin Ömer ona, ''Bir yoksulun bana güvenerek
borçlandığını duymuştum. O yoksul için filan yerde birkaç
mücevher sakladım. Üzerine de ismini yazdım. O mücevherler
onun borcunu öder. Arta kalan parayı da istediği gibi
harcasın. Beni de duada unutmasın'' dedi.
Kethüdâ sevinçle uyandı. Mücevherleri tarif edilen yerden
çıkarıp, dervişe teslim etti.
***
Nice kişiler var toprak gibi, mezarında uyuduğu zannedilir.
Halbuki onlar fayda vermek, feyiz vermek bakımından yüzlerce
canlıdan daha iyidir.
Dünyadaki beden gölgesini alıp âhirete giden Allah dostlarının
gölgesinden, yüz binlerce insan istifade eder.