Avlanmaya Çıkan Aslan, Kurt ve Tilki

Bir gün, arslan kurt ve tilki avlanmak için dağa çıkarlar.
Avlanırken birbirlerine yardım etmek için, aralarında
sözleşirler.
Geniş arazide, yardımlaşma sayesinde daha çok av
yakalayacaklardır. Aslanın kurt ve tilkiyle arkadaşlık yapmak
zoruna gitse de, yoldaşlığını ikram ve lutuf olarak görür.
İşleri rast gider. Bir yaban öküzü, bir dağ keçisi, bir de
tavşan avlarlar. Avlarını kanlar içerisinde sürükleyerek
ağaçlık bir su başına getirirler. İyice yorulmuşlar hem de
iyice acıkmışlar. Özellikle kurtla tilkinin, ağzının suyu
akmaya başlar, paylarını bir an önce almanın hırsı
içerisindedirler. Ormanlar padişahının, bu avları adaletle
paylaştırmasını beklerler.
Aslan, kurtla tilkinin açgözlülüklerini farkeder. Fakat sesini
çıkarmaz. Yüzlerine gülerken, kendi kendine, ''Dağıtacağım
paya, adaletime güvenmeyene ben ne yapacağımı bilirim'' diye
düşünür. Aslan, ''Ey tecrübeli ve ihtiyar kurt, avladığımız
hayvanları aramızda adaletli bir şekilde paylaştır. Yeni bir
adalet ortaya koy. Vekilim sensin.'' Kurt, ''Padişahım! Sizin
büyüklüğünüze, iri ve büyük olan bu yaban öküzü yakışır.
Çevikliğinize ve semizliğinize uygun düşer. Keçi, orta boyda
ve irilikte, o da bana uygun düşer. En küçüğümüz tilki
olduğuna göre, avımızın en küçük parçası olan tavşan da onun
hakkıdır'' der.
Aslan bu paylaştırma karşısında kızıp kükrer, ''Ey kurt! Nasıl
paylaştırdığını pek anlayamadım. Ey kendini bilmez eşek!
Yaklaş ve karşıma geç de bir daha söyle'' der. Yanına
yaklaşınca bir pençe vurarak kurdu parçalar. Aslan tilkiye:
''Ey tilki! Şimdi bu avları adaletli bir şekilde sen paylaştır
bakalım.'' Tilki önce aslanın önünde saygıyla eğilir, yer öper
sonra, ''Bu semiz yaban öküzü, efendimizin kuşluk yemeğidir.
Güne bunu yiyerek başlarsınız. Şu keçi de aziz padişahımıza,
öğle yemeği için güzel bir yahni olur. Lutuf ve kerem sahibi
sultanımızın akşam yemeğindeki çerezi de tavşan olsun''
deyince. Aslan, ''Ey tilki, adaletin ışığını sen yaktın. Tam
hakça paylaştırdın. Söyle bakalım, bu taksimi kimden
öğrendin?'' Tilki kuyruğunu bacaklarının arasına sıkıştırıp
kurnazca gülerek, ''Kurdun başına gelenlerden efendim, kurdun
başına gelenlerden'' der. Aslan, ''Alçak kurdun başına
gelenlerden ibret alıp hikmetle davrandığın için, bütün avları
sana bağışlıyorum'' diyerek tilkiyi ödüllendirir.
Paylaştırma işi önce kendisine verilmiş olsaydı, kurdun
âkıbetine uğrayacak olan tilki, avların taksimini kurttan
sonra yapmış olmaktan dolayı yüzlerce kere şükreder.
***
Bizler de, dünyaya sonradan geldiğimiz için şükredelim. Geçmiş
kavimlerin helâk olma sebeplerinden ibret alalım. Tilki gibi
kendimizi koruyalım. Âyet-i kerimede şöyle buyruluyor:
''Yeryüzünde gezin, dolaşın, peygamberlerini yalanlayanların
sonunun ne olduğunu görün'' (Âl-i İmrân 3/37).