<dindersioyun.com

 

1. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Doğruluğu ve Güvenilir Kişiliği

 

Peygamber efendimiz  çocukluğundan beri hep güvenilir, doğru dürüst biri olarak bilinmiş ve böyle anılmıştır. Böyle bir insan olduğu için ona ‘’Muhammedü’l-Emin’’ denilmiştir. Güvenilir kimse, kendisinden başkalarına zarar gelmeyen kişi anlamındadır.
Çünkü  O, verdiği sözleri her zaman yerine getirmiştir. Emanet edilen eşyları her zaman korumuş ve sahiplerine teslim etmiştir. Özü sözü doğru bir insan olduğu için Hz. Hatice ona ticari ortaklık teklif etmiştir. Bu görevini de layıkıyla yerine getirdiği için O’nunla evlenmiştir.
Kabe hakemliği; Kabe’nin onarımı sırasında çıkan anlaşmazlıta Peygamberimiz hakem olmuş ve anlaşmazlığı çözmüştür.
Mekkeliler ona çok güvenmesine rağmen, İslam dini hakkında söylediği hiçbir şeye inanmamış; kahin, büyücü diye ona asılsız yakıştırmalar yapmıştır. Her zaman onun söylediklerine karşı çıkmışlar ve Onu davasından vazgeçirmeye çalışmışlardır.
"Ey Muhammed! Biz çok iyi biliyoruz ki söyledikleri elbette seni incitiyor. Onlar gerçekte seni yalanlamıyorlar; fakat o zalimler Allah’ın âyetlerini inadına inkâr ediyorlar. " (En’am suresi, 33. ayet)
Okuduğumuz  Ayet-i kerime bu konuyu açıklamaktadır.
O her zaman dürüst olduğu gibi bizlerden de dürüst olmamızı  istemiştir.
"Müslüman elinden ve dilinden başkalarının güvende olduğu kimsedir."(Hadis-i şerif) buyurarak güvenilir
olmanın, dürüst olmanın önemini kavrayabilmemizi amaçlamıştır.
Yine O " Bizi aldatan bizden değildir." (Hadis-i şerif) buyurarak insanları aldatmanın yanlış olduğunu vurgulamıştır.
Allah Rasülü, kendisinden nasihat isteyenlere de "Allah’a inandım de.Sonra da dosdoğru ol..." (Hadis-i şerif) buyurmuş ve doğru dürüst bir insan olmanın imandan sonra gelen en önemli vazifemiz olduğunu dile getirmiştir.

2. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Merhametli ve Affedici Oluşu

"(Rasülüm) Biz seni alemlere ancak rahmet olarak gönderdik." (Enbiya suresi, 107. ayet)
Allah’ü Teala, Peygamber efendimizi bütün yaratılanlara şefkat kaynağı olarak göndermiştir. Hz. Peygamber insanlara karşı hep merhametli, affedici ve hoşgörülü davranmıştır. İnanan ve inanmayan ayrımı yapmaksızın insanlara şefkat elini uzatmıştır. Özellikle öksüz ve yetim çocuklarla yakından ilgilenmiştir. Onlara şefkat ve sevgi ile yanaşmış, onları koruyup gözetlemiştir.
İnsanların da kısa sürede Peygamberimizin etrafında toplanmalarının en önemli nedenlerinden biride bu halidir. Aksi takdirde insanlar O’nun yanından uzaklaşıp giderlerdi.
"Merhamet etmeyene Allah merhamet etmez." (Hadis-i şerif)
Hz.  Peygamber kendisini ve inananları yurtlarından çıkaran müşrikleri Mekke’nin fethinden sonra affetmiştir. Bu örnek olayda yine O’nun affediciliğine güzel bir örnektir.

3. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) İstişareye Önem Vermesi

"...(Ey Peygamber ) işlerinde onlarla fikir alışverişinde bulun..." (Al-i İmran suresi, 159. ayet)
Ayet-i kerimede de dile getirildiği gibi Hz. Peygamber toplumsal kararların alınmasında insanlarla konuşur onların fikirlerini dinlerdi. Buna danışma, istişare etme, görüş alma, bir iş için bilgi alıp yol sorma denir.
Danışarak iş yapılırsa;
* Farklı görüşleri değerlendirme fırsatı olur.
* Ortak hareket etme bilinci oluşur.
* Çeşitli görüşleri karşılaştırıp en iyiyi seçme olanağı ortaya çıkar.
* Sorumluluklar da paylaşılmış olur.
Hendek Savaşı öncesinde Peygamber efendimiz ümmetiyle istişare etmiş ve çeşitli fikirler ortaya çıkmıştır. Şehri savunmanın yolu etrafına hendek kazarak yapılabilir fikri Selman-ı Farisi’den gelmiştir. Hendek Savaşı isminide Medine’nin etrafına kazılan hendeklerden almıştır.

4. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Davasındaki Cesaret ve Kararlılığı

"Güçlü kimse, güreşte rakibini yenen değil, öfkelendiği zaman kendine hakim olabilen kimsedir. "(Hadis-i şerif)
Hz. Peygamber  insanların en sabırlısıydı. Hayatı boyunca birçok sıkıntı ile karşılaşmış hepsinde de sabırlı olmuştur. Hayata babasız başlamış, altı yaşında annesiz kalmış, sekiz yaşında da dedesini kaybetmiştir. Hz. Fatıma dışında bütün çocukları kendinden önce vefat etmiştir. Peygamberlik görevinde de baskı ve zulumlere maruz kalmıştır. O ise bütün bu sıkıntılara sabır göstermiştir.
Hz. Muhammed, hicret ederken Hz. Ebubekir ile Sevr Mağarası’nda gizlenirlerken müşrikler mağaranın girişine kadar gelmişlerdi. Bu durumdan endişelenen sadık arkadaşına: "... Üzülme! Allah bizimle beraberdir... "(Tevbe suresi, 40. ayet) diyerek onu teselli etmiş cesaretli ve soğukkanlı davranmıştır.
Bizler de her yönüyle olduğu gibi O’nun bu yönünü de iyi kavrayıp kendimize örnek almalıyız.

5. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Hakkı Gözetmedeki Hassasiyeti

 
"Güçsüzün, incindiği ve hakkını alamadığı bir toplum yücelemez."(Hadis-i şerif)
Hz. Peygamber küçükken Erdemliler Topluluğu(Hilfu’l Fudul)’a üye olmuş, güçsüzün ve kimsesizlerin yanında olmuştur. O yaşamı boyunca hep adaletli olmayı ilke edinmiş hiç kimseye ayrıcalık tanımamıştır. Bir karar verilirken de zengin fakir, kuvvetli zayıf ayrımı yapmadan hakkı savunmuştur.
Hırsızlık yapan bir kadının affedilmesi için Peygamberimizin çok sevdiği sahabelerden biri olan Üsame’yi gönderip affedilmesini söylettiler. Bu duruma çok üzülen Peygamberimiz: " Ey insanlar, sizden öncekilerin yok olmasının sebebi şudur: Varlıklı biri hırsızlık yapınca ona dokunmazlar; zayıf biri hırsızlık yaptığında ise onun cezası verilirdi. Allah onları bu yüzden helak etmiştir. (Allah’a yemin olsun ki) suçu işleyen o kadın kızım Fatıma bile olsaydı onun da cezasını veririm. "dedi. (Hadis-i şerif)
Hz. Peygamber hayatının son demlerinde de insanlara hitaben;
"...Kimin hakkı varsa işte şahsım işte malım gelsin alsın. "(Hatemü’l Enbiya Hz. Muhammed ve Hayatı)

6. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) İnsanlara Değer Vermesi

Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) bütün insanları, insan olarak görürdü. Aralarında ayrımcılık yapmaz herkese adaletli davranırdı. O, insanları cinsiyet, ırk, zenginlik, makam v.b hiçbir şekilde ayırmamıştır. Farklı farklı davranmamıştır.Bu konu ile ile ilgili bir Hadis-i şerif de şöyle buyurmuştur:

"Sizin en hayırlınız insanlara faydalı olanınızdır." (Hadis-i şerif)
Hz. Muhammed, insan onurunun korunmasını istemiş ve haksızlığa güçsüzlüğe uğrayanların yanında olmuştur. Kadınları ve kız çocuklarını korumuştur. Hastaları, yaşlıları, yetimleri, öksüzleri, fakirleri koruyup onlarla yakından ilgilenmiştir. Toplumsal görevlerde de yine o bizlere örnek olmuş; selamlaşma, davete icabet etme, cenazelere katılma, onlara hayır dua etme ve isteyene öğüt verme de daima en iyisini yapmıştır. Ayet-i kerimede de şöyle dile getirilmektedir:
"Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin. " (Kalem suresi, 4. ayet)

7. Bir Sure Tanıyorum: Kureyş Suresi ve Anlamı

Kureyş suresinde cahiliye dönemi Araplarının durumlarından bahsedilir. Cahiliye döneminde Kureyş kabilesi diğer kabileler içinde ayrıcalıklara sahipti. Hz. Peygamberin de mensup olduğu kabiledir. Özellikle ticari ayrıcalıkları vardı. Sure, yaz kış onlara verilen nimetler nedeniyle Allah'a (c.c.) ibadet etmek gerektiğini hatırlatıyor.
Kureyş kabilesi, Kâbe'nin gözetim ve bakımını üstlenmişti. Bu yüzden diğer Arap kabileleri onlara büyük saygı gösteriyorlardı. Özellikle fil olayından sonra bu saygınlıkları daha da arttı. Hatta Mekke dışında yaşayan Araplar katında da saygınlık kazandılar. Emirler ve krallar Kureyş soyuna özel ilgi duyar ve saygı gösterirlerdi.

Bismillehirrahmenirrahîm

1.Li’î lâfi Kureyş’in.
2. Îlâfihim rihleteşşitâi vessayf
3,4.Felya’büdû rabbe hâzelbeyt. Ellezî et’amehüm min cû’in ve âmenehüm min havf.

Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

1,2.Kureyş kabilesinin yaz ve kış yolculuklarında uzlaşması ve anlaşması sağlanmıştır.
3,4.Öyleyse kendilerini açken doyuran ve korku içindeyken güven veren bu Kâbe’nin Rabbine kulluk etsinler.