dindersioyun.com

 

1. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Evliliği ve Çocukları
 
        Hz. Muhammed (sav) geçimini sağlamak amacıyla ticaretle uğraşan dürüst ve güvenilir
bir kişiydi.
Güvenilir olduğu için insanlar ona Muhammedü’l- Emin (Güvenilir Muhammed) diyorlardı. Hz. Hatice zengin bir kadındı ve ticaretle uğraşıyordu. Üstün ahlakından dolayı
tertemiz kadın (Tahire) ismiyle anılıyordu.
Hz. Hatice ticaretle ilgili işlerini yürütmesi için Hz. Muhammed’e teklifte bulundu. Hz.
Muhammed (sav) bu teklifi kabul edip ticaret kervanıyla Şam’a gitti. Yaptığı ticarette
dürüst ve başarılı bir kişilik ortaya koydu.
Hz. Muhammed (sav) 25 yaşında Hz. Hatice ile evlendi. Bu mutlu evlilik 25 yıl sürdü. Hz.
Muhammed ve Hz. Hatice’nin bu evlilikten 6 çocukları dünyaya geldi.
Çocuklarının isimleri: Kasım, Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm, Fatma ve Abdullah’tır.
Hz. Hatice’nin vefatından sonra Hz. Muhammed (sav) Hz. Mariya ile evlendi. Bu evlilikten de İbrahim dünyaya geldi.
Peygamberimizin Fatıma dışındaki çocukları kendisinden önce vefat etmiştir.

2. Bir Eş Olarak Hz. Muhammed (s.a.v.)

         Aile toplumun temel taşıdır. Aile bağları güçlü olan toplum sağlam bir toplumdur. Hz.
Muhammed (sav) hayatın her alanında olduğu gibi aile hayatında da bizlere örnek olmuştur. Bu konuda Allah (cc) Ahzab suresi 21. ayette şöyle buyuruyor: ‘Andolsun ki
Rasulullah sizin için Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok anan kimseler için güzel bir örnektir.’
Hz. Muhammed’in aile içindeki davranışları saygı ve sevgiye dayalıdır. Hoşgörü, merhamet ve adalet Hz. Muhammed’in ailesinin en önemli özellikleridir.
Çocukların ilk eğitim yerleri aile ortamıdır. Aile ortamının huzuru için herkesin sorumluluğunu yerine getirmesi gerekir. Sevgi, saygı, şefkat, dayanışma ve fedakarlık gibi güzel
davranışlar aile ortamında öğrenilir. Hz. Muhammed (sav) söz ve davranışlarıyla aile
bireylerine örnek olmuştur.
Sevgili Peygamberimiz, aile bireylerinin tamamını ayrım yapmadan sevmiş ve onlara güler
yüzlü davranmıştır.
Çocuklarına ve eşine sevgiyle yaklaşmış, gönül kırıcı söz ve davranışlardan sakınmıştır.
Peygamberimiz çocuklarını ve torunlarını kucağına alır, bağrına basar ve zaman zaman
onların oyunlarına katılırdı.
Hz. Muhammed (sav) ailesini ilgilendiren herhangi bir konuda tek başına karar vermez
diğerlerinin de görüşlerini alırdı.

3. Bir Baba Olarak Hz. Muhammed (s.a.v.)

Anne ve babalar, çocuklarının her türlü sıkıntısını gidermek ve mutluluk içinde yaşamalarını isterler.
Hz. Muhammed (sav) özellikle düğün ve bayram gibi mutlu günlerde aile bireylerinin tamamını sevindirirdi. Ayrıca aile bireylerinden birinin sıkıntısı olduğunda en kısa zamanda o sıkıntıyı gidermeye çalışırdı. Peygamberimiz kızı Zeynep’in çocuğu hastalanınca
onu teselli etmiş ve çocuğu vefat ettiğinde ise acısını paylaşmıştır. Her seyahatten sonra
şehre döndüğünde kızı Hz. Fatıma’ya uğramış, onun hal-hatırını sormuştur.
Hz. Muhammed (sav) akrabalarına iyi davranarak güler yüz göstermiş ve güzel söz söylemiştir. Sıkıntıları olduğu zaman onların yardımlarına koşmuştur. Hastalıklarında onları ziyaret etmiş ve iyileşmeleri için elinden geleni yapmıştır. Bayramlarda ve özel günlerde
dost ve akrabalarını ziyaret etmiştir.
Hz. Muhammed (sav) komşularını ziyaret ederek komşuluk bağlarını güçlendirmiştir. Hz.
Peygamber ve ailesi komşularını rahatsız eden davranışlardan kaçınmışlardır. Onların bir
ihtiyacı olduğunda hemen yardımlarına koşmuş, onları sevinçli ve üzüntülü anlarında
yalnız bırakmamıştır.
Hz. Muhammed (s.a.v.) çocuklar arasında ayrım yapılmasını hoş karşılamazdı. Çocuklara adaletli davranılmasını ister, sahabeyi de bu konuda uyarırdı.

4. Bir Dede Olarak Hz. Muhammed (s.a.v.)

Hz. Muhammed (s.a.v.) torunlarına şefkat ve merhametle yaklaşırdı. Onların ihtiyaçlarıyla yakından ilgilenirdi. Torunları dünyaya geldiğinde onlara güzel isimler koymuş, onlar için akika kurbanı kesmiş ve sadaka vermiştir. Büyüdüklerinde onlarla şakalaşmış, oyunlar oynamıştır. Hastalandıklarında onları ziyaret etmiştir. Bu tutumuyla Hz. Peygamber bir dedenin torunlarına nasıl davranması gerektiği konusunda da en güzel örnek olmuştur.
Hz. Muhammed (s.a.v.) bazen torunlarının karşısına geçerek kollarını açar, kendisine doğru koşmalarını söylerdi. Hz. Hasan (r.a.) ve Hz. Hüseyin (r.a.) dedelerine ulaşmak için koşmaya başlardı. Hz. Peygamber kazanan torununu omuzlarına kaldırırdı. Hz. Muhammed (s.a.v.), yanlış yaptıkları konularda torunlarını uyarırdı. Onlara doğruyu ve güzeli en iyi şekilde öğretirdi. Hz. Muhammed (s.a.v.) sadece torunlarına değil bütün çocuklara sevgiyle yaklaşır ve onların da sevgisini kazanırdı.

5. Hz. Muhammed (s.a.v.) ve Ailesinin Örnek Davranışları

Peygamberimiz ailede sevgi ve saygıyı, merhameti, adaleti ve hoşgörüyü daima ön planda tutmuştur. Peygamberimizin ailesi de ona büyük bir sevgiyle bağlıydı. Peygamberimize yıllarca hizmet eden Enes bin Malik şöyle demiştir:
"Ben Peygamberimiz kadar ailesine ve çocuklarına merhametli olan başka hiç kimse görmedim."
Peygamberimiz aile halkından hiç kimseyi dövmez, azarlamaz, kötü söz söylemezdi. Onlarla sohbet eder, zaman zaman şakalaşırdı. Peygamberimizin aile halkı da onu küçük düşürecek davranışlarda bulunmaz, iyilikseverlik, hoşgörü, yardımlaşma konularında çevresindekilere örnek olurlardı. 
Onlar, Peygamberimizin en yakınlarıydı. Peygamberimize ilk vahiy geldiğinde, onu eşi Hz. Hatice anlayışla karşılamış, ona:
"Endişe etmene gerek yok... Üzülme, Allah senin gibi bir kulunu utandırmaz. Çünkü sen, doğruyu söyler, emanetleri korursun; yoksula yardım eder, misafire ikramda bulunursun; başı darda kalana yardıma koşarsın.." diyerek sakinleştirmiştir. 
Hz. Hatice aynı zamanda çocuklarna karşı da çok şefkatliydi. Zengin bir kadın olmasına rağmen, son derece alçakgönüllü biriydi. Peygamberimizle birlikte İslam'ı yaymak uğruna pekçok sıkıntıya katlanmıştır. 

Mutluluklar ve Üzüntüler Paylaşılırdı

       Hiç düşündünüz mü, İnsan sevinç ve üzüntülerini başkalarıyla niçin paylaşır? Çünkü bu bir ihtiyaçtır. Sevgi ve sıkıntıların paylaşılacağı en önemli yer aile ortamıdır. Anne ve babalar, çocuklarının her türlü sıkıntısını gidermek ve mutluluk içinde yaşamalarını isterler.
Hz. Muhammed (sav) özellikle düğün ve bayram gibi mutlu günlerde aile bireylerinin
tamamını sevindirirdi. Ayrıca aile bireylerinden birinin sıkıntısı olduğunda en kısa zamanda o sıkıntıyı gidermeye çalışırdı. Peygamberimiz kızı Zeynep’in çocuğu hastalanınca
onu teselli etmiş ve çocuğu vefat ettiğinde ise acısını paylaşmıştır. Her seyahatten sonra
şehre döndüğünde kızı Hz. Fatıma’ya uğramış, onun hal-hatırını sormuştur.

Akrabalık ve Komşuluk İlişkilerine Özen Gösterilirdi

     Sosyal çevrenin en önemli öğelerinden biri akrabalardır. İslam dini akrabayı ziyaret etmeyi ve onlara yardımda bulunmayı öğütlemiştir.
Peygamberimiz kendi yakınları ile eşinin yakınlarına özel ilgi gösterirdi. Onları ziyaret eder
ve gönüllerini alırdı. Hz. Muhammed (sav) amcası Ebu Talip’e yardımcı olmak için çocukları olan Hz. Ali’nin bakımını üstlenmiştir.
Hz. Muhammed (sav) akrabalarına iyi davranarak güler yüz göstermiş ve güzel söz söylemiştir. Sıkıntıları olduğu zaman onların yardımlarına koşmuştur. Hastalıklarında onları ziyaret etmiş ve iyileşmeleri için elinden geleni yapmıştır. Bayramlarda ve özel günlerde
dost ve akrabalarını ziyaret etmiştir.
Hz. Muhammed (sav) komşularını ziyaret ederek komşuluk bağlarını güçlendirmiştir. Hz.
Peygamber ve ailesi komşularını rahatsız eden davranışlardan kaçınmışlardır. Onların bir
ihtiyacı olduğunda hemen yardımlarına koşmuş, onları sevinçli ve üzüntülü anlarında
yalnız bırakmamıştır.

Yetimler ve Yoksullar Gözetilirdi

        İnsanın en önemli sorumluluklarından biri öksüz, yoksul ve kimsesizleri gözetmesidir. Öksüzü, yetimi ve kimsesizi gözetmeyen toplumlar sağlıklı ve huzurlu olamaz. Hz. Muhammed (sav)’in ailesi öksüzleri ve yoksulları gözetmiş, onlara sevgi ve şefkatle
yaklaşmıştır. Onlara ikramda bulunmuş ve en güzel şekilde davranmış, onlarla yiyecek
ve içeceklerini paylaşmıştır. Yine Hz. Muhammed (sav) şehit yakınlarıyla da ilgilenmiş ve
ihtiyaçlarını gidermiştir.

Misafirler En Güzel Şekilde Ağırlanırdı

      Misafir ağırlamak, ona ikramda bulunmak toplumsal dayanışmanın bir gereğidir. Dost, akraba ve komşular birbirlerini ziyaret ederek toplumsal bağları güçlendirirler. Misafire karşı
güler yüzlü ve güzel sözlü olmak, ona iyi davranmak dinimizin bir emridir.
Hz. Muhammed (sav) misafirlerine karşı cömert davranmıştır. Ailesi de evlerine gelen misafirlere en güzel şekilde ikramda bulunmuş ve onların ihtiyaçlarını karşılamıştır. Cömertliği ve paylaşmayı kendine ilke edinen Hz. Muhammed (sav) misafirperverlik konusunda
da bize örnek olmuş ve bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: “Allah’a ve ahiret
gününe iman eden kimse misafirine ikramda bulunsun…” (Hadis-i şerif)

İsraftan Kaçınılırdı

Dinimizin yasakladığı kötü davranışlardan biri israftır. İsraf gereksiz yere harcama yapmak
ve savurganlıktır.
Allah (cc), A’raf suresi 31. ayette “…yiyiniz, içiniz; ancak israf etmeyiniz. Bilin ki Allah (cc)
israf edenleri sevmez.” buyurarak israftan kaçınmamızı emreder.
Hz. Muhammed (sav)’in ailesinde her şey tutumlu bir şekilde kullanılmış ve ellerinden
geldiğince israftan uzak durulmuştur. İhtiyaçlarından fazla olan pek çok şeyi başkalarına
vermişlerdir.
Peygamberimiz bir gün, kendisine bir giysi daha almasını isteyen kızı Fatıma’ya kullandığı
giysilerin yeterli olduğunu söyledi. Ona ihtiyaç sahibi olan insanları hatırlatarak onun iste-
ğini nazik bir şekilde geri çevirmiştir.
Hz. Muhammed (sav) zaman israfından da kaçınırdı. Çünkü kişinin sahip olduğu en de-
ğerli hazinelerden biri zamandır.

6. Hz. Hasan (r.a.) ve Hz. Hüseyin (r.a.)

Hz. Hasan (r.a.) ve Hz. Hüseyin (r.a.), Hz. Peygamberin torunlarıdır. Babaları Hz. Ali (r.a.), anneleri ise Hz. Muhammed'in (s.a.v.) en küçük kızı Hz. Fatıma'dır (r.a.). Hz. Peygamber torunlarına iyilik ve güzellik anlamlarına gelen Hasan ve Hüseyin isimlerini vermiştir. Torunlarının kulağına ezan okumuş, onlara kavuşmanın sevinciyle Allah'a (c.c.) şükretmek için kurban kestirmiştir. Hz. Hasan (r.a.), Hz. Hüseyin'den (r.a.) bir yaş daha büyüktür. İki kardeş de dedeleri Hz. Muhammed'in (s.a.v.) terbiyesinde büyümüşlerdir. Hz. Peygamber, torunlarıyla yakından ilgilenmiştir. Onları yanlış yaptıklarında uyarmış ve onlara doğru olanı yapmaları için öğüt vermiştir. Hz. Hasan (r.a.) ve Hz. Hüseyin (r.a.) fizik ve ahlak olarak dedelerine çok benzerdi. Çok cömert ve takva sahibiydiler. Hz. Hasan (r.a.) hayır yapmayı çok severdi. Bir avuç yiyeceği varsa yarısını dağıtırdı.

Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin yaşlı bir amcanın abdestini yanlış aldığını gördüler. Ona en güzel şekilde abdest almayı öğretmek istediler. Adamın yanına gittiler. İçlerinden biri ona, "Bu bana abdesti yanlış alıyorsun diyor. İkimiz de senin yanında abdest alalım; bak bakalım hangimizin abdesti doğru?" dediler. İkisi de yaşlı adamın yanında abdest aldılar. Adam da; "Çocuklar! Sizin aldığınız abdest doğrudur, benim abdestim yanlışmış." diyerek kendi yanlışının farkına vardı ve yanlışını düzeltti. (Mevlana, Fîhi Mâ Fih, s. 135.)

7. Bir Sure Tanıyorum: Kevser Suresi ve Anlamı

Kevser sınırsız bolluk, bereket, neslin çoğalması, maddi ve manevi çokluk anlamlarına gelir. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) cennette müminlerle başında buluşacağı nehir veya havuza da kevser denir. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) erkek çocukları küçük yaşta vefat etmiştir. Bundan dolayı düşmanları nesli kesik anlamına gelen "ebter" diyerek Hz. Peygambere hakaret etmeye çalışmışlardır. Daha sonra Yüce Allah, başta nübüvvet olmak üzere Hz. Muhammed'e (s.a.v.) kevseri yani bitip tükenmez nimetleri verdiğini müjdelemiştir. Hz. Peygambere ebter diyenler unutulup giderken onun soyundan gelenler milyarlarca kişinin gönlünde taht kurmuş, isimleri geçtiğinde salâ- vatlar getirilerek kalplerde yaşatılmıştır.

Bismillâhirrahmânirrahîm

İnnâ a’taynâkel-kevser. Fesalli lirabbike venhar. İnne şânieke hüvel ebter.

Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla

Biz sana bol nimet verdik: O halde (yalnız) Rabbine ibadet et ve (yalnız O'nun adına) kurban kes. Şu gerçek ki, senden nefret eden, (her türlü iyilik ve güzellikten) kesilmektedir!